Söz konusu ulusal anıtlar olduğunda Amerika öne çıkıyor. Ulusal anıtların doğal güzellikler ile buluştuğu bu manzaralara hayran kalacaksınız. Hayatınızda en az bir kez ziyaret etmeniz gereken 15 ulusal anıtı sizler için derledik.
Söz konusu ulusal anıtlar olduğunda Amerika öne çıkıyor. Ulusal anıtların doğal güzellikler ile buluştuğu bu manzaralara hayran kalacaksınız. Hayatınızda en az bir kez ziyaret etmeniz gereken 15 ulusal anıtı sizler için derledik.
Lakotaların ünlü lideri Çılgın At anısına inşa edilen bu anıt hala tamamlanamadı. 1948 yılında inşasına başlandığında 30 yıl içerisinde bitirilmesi planlanıyordu. İnşası tamamlandığında dünyanın sekizinci harikası unvanını alacağına dair söylentiler dolanıyor.
Amerika'nın ilk ulusal anıtı olan Şeytan Kulesi, tırmanma sporunu sevenlerin gözdesi. Magmatik kayaçtan oluşan anıtın yüzeyi çatlak gibi duruyor. Tırmanmak istemeseniz dahi anıtın çevresinde çeşitli yürüyüşlere katılma şansınız var. Hatta geceleri çadırınızla kamp yapabilir ve yıldızlı bir gecenin tadını çıkarabilirsiniz.
Martin Luther King Jr'ın meşhur 'Bir Hayalim Var' konuşmasını yaptığı yer olarak akıllara kazınan bu anıt, başkan Abraham Lincoln anısına inşa edildi. Bu anıt hakkında ilginç bir bilgi de bulunuyor: Anıtın 36 sütunu bulunuyor ve bu sütunlar Lincoln zamanında bulunan 36 eyaleti simgeliyor.
Apaçi halkı buraya 'dik duran taşların yeri' demeyi tercih ediyor. Taşların aldığı bu şekil tamamen doğal yollar sonucu oluşmuş. Gruplarla yapılan gezilerde bu taşları yakından inceleme fırsatı elde edebilirsiniz.
Sivil Haklar Hareketi, 1960'larda Birmingham'da yaşandı. Martin Luther King Jr. tarafından yönetilen bu hareket, herhangi bir şiddet eylemi olmadan gerçekleşti. 2017'de yapılan bu anıt, ayrı tuvalet, çeşme ve büfeleri protesto etme amaçlı inşa edildi.
Bu ulusal anıt için doğa severlerin favorisi diyebiliriz. Burada dilediğiniz her şeyi yapmak mümkün. Yürüyüş yapabilir, bisiklet sürebilir, balık tutabilirsiniz. Sırf bu anıtın yapılabilmesi için Burt's Bees ortak kurucusu Roxanne Quimby, 80 milyon değerinde bir alanı bağışladı.
Dünya üzerinde en çok tanınan ulusal anıtlarından biri olabilir. Ancak bu görülmesine gerek yok demek değil! Bu anıt aslında, Fransa'nın Amerika'ya hediyesiydi. Demokrasi ve özgürlüğün uluslararası temsili olarak görülüyor.
Çiçeklerin açtığı aylarda ziyaret etmeniz durumunda, kendinizi bir masal diyarında hissetmenizi sağlayacak ulusal anıt. Mart ortasında açmaya başlayan çiçekleri Haziran'a kadar ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Kaliforniya'daki en büyük, doğal otlak alanıdır.
Amerika'daki en ıssız ve insan eli değmemiş yer olarak da biliniyor. Baktığınız her yerde bir kartpostal manzarası karşınızda uzanıyor olacak. Ancak buraya gitmek biraz zor. Gerçekleşen turlara katılabilir ya da deniz uçağı gibi taşıtlarla ulaşım sağlayabilirsiniz.
20 milyon yıl önceden kalma kalıntıların çevresinde bir yürüyüş yapmak kulağa ilginç geliyor, değil mi? Daeodon ve Stenomylus gibi tarih öncesinden kalma hayvan fosilleri bu ulusal anıtta yer alıyor.
2 metreden fazla derinliğe sahip olan bu ulusal anıt, yürüyüş için benzersiz bir deneyim sunuyor. Ayrıca dünya üzerindeki karanlık gökyüzü parkları arasında yer alıyor. Gökbilim ilgilileri bu anıta bayılacak. Gündüzleri yürüyüş ve geceleriniz yıldız izlemekle geçecek.
Kaç yaşında olduğu tam olarak bilinmeyen bu doğal alanın çok eski olduğu düşünülüyor. Arkeologlar bu yerin tarihine dair bir bilgiye sahip değil. Tamamen işçilik sonucu ortaya çıkan bu alan, hiçbir araç ya da hayvan yardımı olmadan yapıldı. Bu yerin tarihi olarak anlamı bilinmese de, Amerika için oldukça değerli bir alan.
Yabani hayatın sürdüğü bu bölge, adeta doğal hazine niteliğinde. Balıkçılıktan avcılığa, kamptan yürüyüşe kadar her aktiviteye uygun. Hayatın yoğunluğundan kaçmak için mükemmel bir yer denebilir. Yalnızca yaya olarak giriş mümkün, araçlara izin yok.
Jura devrine ait bu kalıntılara bakmak isterseniz, Dinozor ulusal anıtı aradığınız yer. 1900'lerin başında keşfedilen bu alan, bir paleontolojist tarafından keşfedildi. Devamında sayısız dinozor fosili bulundu. Dinozor kemiklerine bakmak ya da tarih öncesinden kalma taşları incelemek yerine rafting ve doğa yürüyüşü gibi aktiviteler de yapabilirsiniz.
Ayın kraterlerini andıran yüzeyi ile bu anıt, alışılmadık bir yürüyüş deneyimini sizlere sunuyor. Lava akıntıları sonucunda oluşan bu yüzey farklı bir gezegene aitmiş gibi görünüyor. Ancak şunu hatırlatmakta fayda var: Ay Kraterleri bölgesi aktif volkandan oluşuyor ve yüksek riskli kategoride yer alıyor.
Beğenmeyenler neyi beğenmemiş anlamadım. Heykelleri es geçersek doğal oluşumlar gayet muhteşem