Olimpiyatın Sosyal Medya Savaşları: Hangi Mecra Ne Yaptı, Gelecekte Bizi Ne Bekliyor?

Antik Yunan’da ilk ateşin yakılmasından asırlar sonra, olimpiyatlar artık sadece sportif yarışmaların gerçekleştirildiği bir arena olmaktan çıktı. Milyarlarca dolar seviyesindeki bu ekonomi, elbette teknolojideki temel gelişmeleri takip ederek, dönüşümünü teknolojinin imkânlarıyla bütünleştirdi. 

Deyim yerindeyse, sosyal medya kanalları olimpiyatlar konusunda daha çok tercih edilen taraf olmak için birbirine girdi! Bakalım Rio 2016 sosyal medyaya nasıl yansımış; üstelik bunun bir de gelecek yılları var 👊

1. 2016 Rio Olimpiyatları, mobil cihazlar ile birlikte tarihin en fazla izleyici çeken oyunu oldu.

Bundan önce, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları, ilk sosyal veya dijital oyunlar olarak tarihe geçmişti.

2. Öncelikle Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne bakalım. Komite bu yıl, sosyal medya kullanımı için özel bir rehber hazırladı.

Rehber şurada. IOC bu çerçevede, uluslararası yayın haklarını koruyabilmek adına GIF vb. formatta yayın yapılmasını yasakladı.

3. Çünkü sosyal medyada, olimpiyatlar konusunda akıl almaz bir rekabet kendini gösterdi.

Seyirci deneyimini sunmak konusundaki yarış, sosyal medya kanallarında da en az olimpiyatlar kadar yoğun bir rekabet ortamı sundu.

4. Örneğin Twitter, emojiler ve hashtag’lerle takip edecek insanlar için, olimpiyat oyunlarını kendisi üzerinden hareketlendirmeye çalıştı.

Ayrıca yaptığı ölçümlemelerle içerik yaratılmasına da destek verdi. Mesela Twitter üzerinde olimpiyatlar hakkında en çok konuşan 3 ülke Amerika, Brezilya ve Japonya olarak tespit edilmiş, spor dallarında ise basketbol, voleybol ve yüzmenin en çok konuşulan spor dalları olduğu belirlenmiş.

5. Vine ve Periscope da aynı şekilde.

Destekleyici Twitter uygulamalarında da olimpiyatlar için özel takip hesapları açıldı.

6. Peki ya Facebook?

Benzer şekilde, Facebook haber akışında olimpiyatlar özelinde kişiselleştirilmiş bir bölümün yanı sıra, özel olimpiyat filtreleri ve çerçevelerini de olimpiyat heyecanını yaşamak isteyen kullanıcılarının kullanımına açtı.

7. Ve elbette Google.

Google hazırladığı içerik kanalları ile kullanıcılarının Olimpiyat Oyunları süresince yaptıkları aramalarda gerçek zamanlı verilere Genel Bakış”, “Spor Dalları”, “Program”, ”Sporcular”, “Madalyalar” ve “Ülkeler” gibi kategoriler altında erişmesine destek verdi.

Arama sonuçları ile ilgili analizleri paylaştı.

8. Google aynı zamanda, kullanıcı deneyimini artırabilmek için resmi etkinlik alanlarını da haritalandırdı.

Şurada görebilirsiniz.

9. Bu haritalandırmanın belki de bir üst boyutu ise, sanal gerçeklik ile oyunların takibi oldu.

Amerikan yayın kuruluşu NBC, olimpiyatlar boyunca 85 saatlik yayınını sanal gerçeklik üzerinden vereceğini duyurdu; Kanada merkezli CBC ise oyunlar boyunca her gün en az bir karşılaşmayı sanal gerçeklik platformları üzerinden yayınladı.

10. Öte yandan, sporcular da oyunlara dijital imkanları kullanarak hazırlandı.

Hareket, çalışma, antrenman, taktik, beslenme ve uyku sporcuların hazırlanmasındaki temel unsurlar tabii. Ancak sporcular ve takımlarda dijital alandaki gelişmeleri yarışmalara hazırlık süreçlerine de dahil etmeye başladı.

11. Nasıl mı? Şöyle:

Türkçe’ye “Kazanma Sanatı” olarak çevrilen “Moneyball” filmi, istatistiki yöntemler kullanılarak bir beysbol takımının gerçek kuruluş hikâyesini anlatır. 

Günümüzde kognitif çözümler ise sadece oyuncuların geçmiş performansını değil, olası saha şartlarını, oyuncuların performanslarını da gerçek zamanda paylaşarak daha iyi antrenman yaparak hazırlanmalarını da sağlıyor.

12. Bir örnek vermek gerekirse,

Pist bisiklet yarışlarında başarıyı etkileyen teknik konuların başında sahanın farklı noktalarındaki eğitim, sürücü, bisiklet ve diğer yarışmacılara ait birçok farklı veri var. Bu çerçevede örneğin, kadınlarda Amerikan Pist Bisiklet ekibi olimpiyat hazırlıklarında IBM’in kognitif çözümlerinden destek aldı. IBM Watson, her antrenman sonrasında problemleri belirleyip, bisikletçilere gerekli geri bildirimleri vermesi konusunda antrenörlere kognitif temelli danışmanlık sağladı.

13. Peki bu işler gelecekte, bir sonraki olimpiyatlarda nasıl olur?

Elbette hayatın her alanında olduğu gibi sporun da dijitalde evrimleşmesi kaçınılmaz. Dijital oyunların başlı başına büyüyen bir sektör olması dijital oyunları da resmi yapılar altında birleştiriyor. Gelecekte, dijital oyunlar da olimpiyatların bir parçası haline bile gelebilir.

14. Yalnızca öngörülebilen kısım bile hayli ilginç...

Seyirci deneyiminde sanallaştırma uygulamalarının artması, oyuncuların gözünden – ki okçuluk, golf, eskrim gibi sporlar başlangıç için uygun sporlar olabilir – yayınların yapılması, sensörler ile görüntü dışında dokunma duyusuna hitap edici uygulamalar ortaya çıkarabilir.

15. Özetle gelecekte, sporcular ve takımların hazırlanmasında başarının temel faktörlerinden biri de, kuşkusuz dijitalin etkin şekilde kullanımı olacak.

Spor dünyasının ihtiyaç duyacağı dijitali spora entegre etmiş insan kaynağını destekleyebilmek için, kitlesel açık çevrimiçi kurs (MOOC) sağlayıcılarından Coursera’nın, olimpiyatların başarısına katkı sağlayacak analistler, programcılar, yöneticiler ve tasarımcıları içine alınması gereken eğitimler portföyünü de paylaşmış olması, bu alanın hızla büyüyeceğini gösteriyor...

Ceyhun Göcenoğlu

Harvard Business Review Türkiye

Popüler İçerikler

Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı