Olimpiyat oyunlarının tarihi Antik Yunan'a kadar uzanıyor. Olimpiyat dendiğinde ise aklımıza 'spor etiği', 'centilmenlik' gibi kavramları barındıran, sporun dinî, millî, kültürel ön yargıları aşmaya yardımcı olan evrensel 'ruhu' geliyor.
Peki bu ruhun varlığından hâlâ söz edebilir miyiz? Ya da ne kadar edebiliriz? İçeriğimizde bu sorunun izini sürerek, olimpiyat oyunlarında büyük başarılar elde eden fakat, bunu yaparken olimpiyat ruhuna zarar veren sporcuları bir araya getirdik.
dopingin yakalanırsan cezası var ama yakalanmazsan yanına kar kalıyor. 7 kere tour de france'ı kazanan lance armstrong kendisi itiraf edene kadar halk kahramanı muamelesi görüyordu. bir de kimi ilaçlar wada tarafından henüz doping etkisi yaptığı tespit edilene kadar kimi sporcular tarafından sömürülüyor. misal geçenlerde sharapovanın 10 sene boyunca meldonium ilacı kullandığı tespit edildi. wada sene başında doping listesine alana kadar sorunsuz bir şekilde kullanmış. normalde bir kaç haftalık tedavilerde kullanılan ilacı 10 sene kullanmış. kim bilir daha neler var.
2012 Londra harikaydı. 2016 Rio ise rezalet.
Farkettiyseniz, ne hikmetse, genel olarak Batı karşıtı devletlerin sporcuları dopingten ceza yiyor. Özellikle bu sene Rus atletlerin atılması olayı tamamen politik amaçlı. Ya iftira atıyorlar, ya da herkes doping kullanıyor ama işlerine gelince ortaya çıkarıyorlar.