Sagawa, yaklaşık 2 senelik bir yalnızlık döneminin ardından, kendisiyle aynı üniversitede okuyan Hollandalı Renée Hartevelt ile tanışır. Bir şekilde aralarındaki muhabbeti bir seviyede tutmayı başaran Sagawa, Hartevelt’ten kendisine Almanca öğretmesini ister. Bu bahane ile, kendi doğum günü olan 11 Haziran 1981 günü, Hartevelt’i dairesine davet eder. Sagawa, evine gelen Hartevelt'i sevdiğini, onunla birlikte olmak istediğini söyler. Fakat Hollandalı kadın bu isteği reddeder.
Bunun üzerine Sagawa, masada oturan Hartevelt’i evinde bulunan tüfeği ile ensesinden vurur. Daha sonrasında ise Harteveltin ölü bedenine önce tecavüz eder, sonrasında da onu yemek için iğrenç bir planı kurgulamaya başlar.
Kitabının İngilizce çevirisini okumuştum, adam kadının (Renée) yemek yediği tabaktan yemek yiyordu, aç olduğu için değil de, kadının 'kokusunu' hissedebilmek için. Lise yıllarında kahveli süt içen bir kızın boş şişesini alır, son damlalarını içermiş, bu hissi de olağanüstü olarak tanımlıyordu. 'Sanki onun (kızın) tadına bakmışım.' diye belirtmişti. Bir de lise yıllarında beden dersine gitmek için fazla zayıf olduğunu, bu yüzden sınıfta kaldığından bahsetmişti. Bahsettiği kızın öğle yemeği kutusunu açıp, chopstiklerinin uçlarını yalarmış, aldığı zevkten dolayı titrermiş bunu yaparken. Şu anda (büyümüş olmasına rağmen) bile kızın öğle yemeği kutusunun kokusunu alabiliyorum diyordu. Bunları okurken garip hissetmiştim ama zihninde geçenler hakkında güzel bir içgörü vermişti bana. Eğer okuma fırsatınız olursa mutlaka okuyun.
Millet aç aç