Bir efsaneye göre Tanrı dünyayı yedi günde yaratmış. Kahvesini yudumlayıp, yarattığı güzelliği seyrederken ''Bundan daha güzel n'apabilirim ki?'' diye düşünmüş. Aklına dahiyane bir fikir gelmiş. Gece gündüz uğraşmış. Tam sekiz gün sonra gözlerini alamadan, yarattığı kusursuzluğa doğru bakarken aynen şöyle demiş: ''Ben Tanrı'yım ve ben bile daha güzelini yapamam.''
Boynu kuğu gibi ince ve uzun, vücudu ancak bir çocuğa ait olabilecek kadar zayıf ve kırılgan, tavırları bir kraliyet ailesinden fırlamışçasına aristokratik, çok sonraları masumiyet ve zarafetin simgesi olarak anılacak o kadını yaratmış: Audrey Hepburn.
Hayatımda gördüğüm en güzel kadın... Aynı zamanda şu dikkatimi çekti; Natalie Portman, Audrey'nin gençliğinin bir kopyası gibi.
zerafetin ete kemige burunmus hali.
Ne de güzel kadınsın..