Bugün akıllarda birçok soru işareti bırakan ve hala çözümlenememiş 17 gizemli vakaya bakacağız.
Bugün akıllarda birçok soru işareti bırakan ve hala çözümlenememiş 17 gizemli vakaya bakacağız.
12 Aralık 1985'te, Spanaway, Washington'daki bir Kmart mağazasında yalnızca dolaşan bir çocuk tespit edildi. Ebeveyn ya da vasi gözetiminde olmayan bu çocuğun ebeveynlerini bulmaya çalışan yetkililere çocuğun tek verebildiği bilgi şuydu: 'Anneciğim ağaçlardaydı.' Fotoğrafı yerel gazeteye konuldu ve çocuk kısa süre sonra Louise Conrad tarafından tanındı. Louise, Crystal'in rahatsız ve şaşırmış gibi göründüğünü belirtti, belki de gördüğü bir şeyden dolayıydı. Peki annesi neredeydi? Yaklaşık iki ay sonra, Crystal'ın annesi Diana'nın cesedi, Washington'daki Elbe ormanlarında derinlerde 17 bıçak yarası ve boynuna bağlı bir çorap ile bulundu. Yakında terk edilmiş bir 1982 model Plymouth kamyoneti kan lekeleriyle kaplanmış ve gösterge tablosunda sadece 'Seni seviyorum, Diana.' yazılı bir not bulunmuştu.
Bu kamyonet, partneri Mike Riemer'a aitti, bir doğa adamı ve tuzakçı olan Mike çoğunlukla bu ormanlarda zaman geçirirdi. Ancak, Mike hiçbir yerde bulunamadı. Başlangıçta polis, Diana'nın cinayetinden sorumlu olduğuna inanıyordu; yalnızca iki ay önce, 19 Ekim 1985'te, Mike'ın onun apartman dairesinin kapısını tekmeledikten sonra, onu yere fırlatıp yüzünü halıya sürttüğü iddia edilen aile içi ve kötü niyetli şiddet nedeniyle gözaltına alındığı ve cezalandırıldığı olmuştu.
Ayrıca, onun cinayeti, aynı ormanlarda dört ay önce gerçekleşen bir çift cinayetle ilişkilendirildi. Stephen Harkins adında bir adamın uyku tulumunda vurulmuş olarak bulunduğu, arkadaşı Ruth Cooper'ın ise iki ay sonra boğularak bulunduğu bu ormanlarda. İkisinin de boynuna bağlı bir çorap vardı. Peki Mike bir seri katil miydi? Görünüşe göre Harkins ve Cooper öldürüldüğü sırada ormanda bulunmuştu ve karmaşık araziyi nasıl kullanacağını biliyordu. Ancak ondan hiçbir iz olmadığı için kesin bir şey söylemek mümkün değildi. 20 yılın üzerinde bir süre sonra, 26 Mart 2011'de, bir dağcı Diana'nın cesedinin bulunduğu yerden yaklaşık bir mil uzakta, Mineral, Washington yakınlarındaki Lewis County State Route 7'deki ormanlarda kısmi bir insan kafatası keşfetti. Sonraki analizler, bu kişinin gerçekten de Mike olduğunu ve muhtemelen cinayet kurbanı olduğunu gösterdi. Bilinmeyen bir saldırgan tarafından aynı ormanlarda işlenen dört cinayet. Soru hala şu: Crystal nasıl oldu da kendisini 30 mil uzaktaki Kmart'ın etrafında dolaşırken buldu? Onu muhtemelen seri katilin arabayla götürdüğü ve bıraktığı düşünülse de Crystal'in katil ile arabada sessiz bir şekilde 45 dakika geçirmiş olması gerekiyordu...
Kyron Horman üvey annesi tarafından okula getirildi, okulun jimnastik salonundaki Bilim Fuarı'nda dolaştıktan sonra sınıfına gitti ve o zamandan beri görülmedi. Bir an okuldaydı ve artık yaklaşık on yıldır kayıp.
Küçük bir Kansas kasabası olan Lacygne'de birkaç arkadaşıyla bir partiye gitti. Alonzo partide birkaç kişi ile sözlü tartışmaya girdi ve arkadaşları kaçtı. Alonzo eve o gün dönmedi. Ertesi gün ayakkabıları yolun aşağısında ayrı ayrı bulundu ama polisin araştırmalarına rağmen Alonzo bulunamadı.
Birkaç hafta sonra polis, daha önce karışmalarına izin vermedikten sonra ailenin arama yapmasına izin verdi ve Alonzo'nun cesedi hemen aynı dere boyunda bulundu. Bununla birlikte, vücudunda beklenen herhangi bir bozulma veya ayrışma belirtisi göstermediği dikkat çekiyordu. Yani Alonzo öldükten sonra cesedi büyük ihtimalle bir et dolabında saklanmıştı!
Partide yaklaşık 100 kişi vardı. Birisi kesinlikle bir şeyler biliyor ama kimse bir şey söylemiyordu...
Bir bara gitmek için giderken görüldü ve eve gitmek için yürürken bir yerde kayboldu. Birkaç gün boyunca sevdiklerine birkaç mesaj ve arama yapabildi, ancak nerede olduğu konusunda çok bilgi vermekten kaçındı.
Son telefon görüşmesi ise gizemli ve çok ürkütücü. Konuşma sırasında, kendisinin esir alınıp alınmadığını soran bir soruya hafif bir 'evet' yanıtı veriyor ama hemen ardından yüksek bir 'hayır' cevabı duyuluyor. Bu telefon görüşmesinden sonra iletişim kesildi. Cesedi birkaç ay sonra ormanlık bir alanda bulundu ve kimin neden yapıldığı hiç bulunamadı.
Bir dönem hastanede karın ameliyatı olmuş bir adam vardı ve neredeyse hareket edemiyordu. Bir gün bir hemşire, yatak çarşaflarını değiştirmek için odaya girdiğinde, adamı odasından kaybolmuş olarak buldu. Hastane bir hafta boyunca arama yaptı ama adam bulunamadı. Daha sonra çatıdaki bakım işlemini gerçekleştirmek için çalışanlar, tavanı açtığında, Teteteke Gqontsi'yi çatıda, cenin pozisyonunda buldular ve o sırada ölmüştü. Otopsi ölümünün doğal nedenlerden kaynaklanmadığını ve onun bir şey tarafından çatıya konulduğunu gösterdi.
Birkaç ay sonra, başka bir hastaneye kırık femurünün tedavisi için kabul edilen Sandile Sibaya adında bir adam vardı. Birkaç gün hastanede kaldıktan sonra, onu almak için gittiklerinde yoktu. Onu aradılar ve sadece hastaneye kötü bir koku yayıldığında buldular. Personel çatıyı açtığında, Sandile'nin Teteteke gibi cenin pozisyonunda ölü olduğunu buldular ve Sandile'nin ölümünün doğal nedenlerden kaynaklanmadığını ve bir şey tarafından çatıya konulduğunu söylediler.
İngiltere'deki bir otoyolda koşan Eriksson ikizlerinin hikayesi oldukça şaşırtıcı. Gerçekten ne kadar tuhaf olduğunu öğrendikçe hikayenin gizemi daha da artıyor.
Önce ikizlerden birisi yola koşuyor ve tır çarpıyor. Daha sonra kız kardeşi yola koşuyor ve başka bir araba da ona çarpıyor. Her iki ikiz de çarpıldıktan sonra hayatta kalıyor ancak Ursula'nın bacakları ezildiği için hastaneye kaldırılıyor. Daha sonra araba çarpan kız kardeş Sabina serbest bırakılıyor ve kardeşini ararken tanıştığı bir adamı bıçaklayarak öldürüyor. Bütün hikaye bunu gibi gariplik ve detaylar ile dolu.
Belki tüm zamanların en ürkütücü olaylarından biri değil, ancak kesinlikle en üzücü olanlardan biri. 1991'de Austin, Teksas'taki bir dondurma dükkanında dört kızın öldürüldüğü olaydır. Birkaç genç tutuklandı, yargılandı ve mahkum edildi, sonra mahkumiyetleri iptal edildi. Ayrıca, kurbanlardan birinin içinde bulunan [spermlerden] DNA, bu adamlar ile uyuşmuyordu.
Daha da garip olanı, dükkanı kapatmadan hemen önce ayrılan bir çift, masaların yanındaki bir kulübede oturan yaşlı ve oldukça tehditkâr görünen iki adam gördüğünü söyledi. Olay bugüne kadar daha çözülemedi ve kızlara böylesine bir kötülüğü kim yaptı bilmiyoruz.
2008 yılında gece yarısından kısa bir süre sonra, Brandon Swanson, Minnesota West Community and Technical College'in Canby kampüsünde arkadaşlarıyla bahar döneminin sonunu kutladıktan sonra evine giderken arabasını bir hendeğe sürdü. Yaralanmadan arabadan çıktı ve cep telefonuyla ailesini aradı. Tam olarak nerede olduğundan emin olmadığı için, kendisinin Lynd yakınlarında olduğuna inandığını söyledi ve ailesi onu almaya geldi ancak onu bulamadılar.
Ürkütücü olan ise Brandon'ın 47 dakika süren telefon konuşmasını kapatmadan hemen önce 'Oh, lanet!' demiş olmasıydı. Görüşmenin geri kalanında sessizdi, ailesi telefonu kapattı ve onu tekrar aramak için birden fazla deneme yaptı. Brandon'dan o zamandan beri haber alınamadı.
Üniversitede olurken, Bryce Laspisa endişe verici davranışlar sergilemeye başladı ve ailesi ondan endişeliydi. Eve üniversiteden döneceğini ve konuşması gereken çok şeyi olduğunu söyledi. Eve dönerken, üç farklı kez mola verdi ve saatlerce durdu. Yolda ilerlerken yolun yarısında yakıtı tükendi ve bir yol yardımı çalışanı saat 9'da ona benzin getirdi.
Bryce hala eve ulaşmamışken, annesi sigorta şirketini aradı ve Bryce'yi kontrol etmesi için yol yardımı çalışanını arayarak onunla iletişim kurabildi. Kontrol etmeye giden adam, Bryce'i, saatler önce benzin teslim edilen aynı noktada buldu. Bryce, annesini aramasını istedi ve saat 15:00'e kadar evde olacağını söyledi. Ancak saat 18:00'da hala eve ulaşmadığında, ailesi onu kayıp olarak bildirdi. Daha sonra Bryce hiç bulunamadı.
Hinterkaifeck, bir ailenin (baba, anne, kız, torun) ve yeni hizmetçilerinin cinayetinin işlendiği uzak bir çiftlikte gerçekleşti. Cinayetlerin ardından cesetler, çiftlikte yığılmış olarak bulundu, sadece torunları bebek yatağında bırakılmıştı. Hizmetçi, cinayetlerden önce tavan arasından gelen sesleri duymuştu ve katil muhtemelen cinayetlerden önce uzun süre oradaydı. Baba, evin yakınında tuhaf ayak izleri görmüştü, ancak dönüş izi bulunmuyordu. Cinayetlerin ardından katil birkaç gün boyunca evde yaşadı, hayvanları besledi ve sağdı. Olaydan sonraki günlerde birçok insan, o orada yaşarken çiftliği ziyaret etti, ancak daha fazla inceleme yapmadan ayrıldı.
Köyün yarısı, katilin aileyi muhtemelen tanıdığından şüpheleniyordu. İddialara göre, kızın komşusu/eski sevgilisi/nişanlısı, torunun babası olabilecek kızın babası ile kızının arasındaki ensest ilişki nedeniyle sinirlenmiş ve aileyi katletmişti.
2004 yılında İskoçya'nın Nairn bölgesinde meydana gelen Alistair Wilson cinayeti, bilinen en büyük cinayet soruşturmalarından biriydi ve günümüze kadar çözülmedi. Birisi 30 yaşında ve sessiz bir mahallede yaşayan bir bankacı olan Alistair Wilson'ın evinin kapısını çaldı. Karısı kapıyı açtı ve bir beyzbol şapkalı bir adam, Alistair'i adıyla sordu ve karısına boş bir mavi zarf verdi. Zarfın üzerinde 'Paul' yazıyordu. Bunun üzerine Alistair kapıyı kontrol etmeye gitti ve üç silah sesi duyuldu. Cinayet soruşturması İskoçya tarihinin en büyüklerinden biri oldu ama olaylar asla çözülemedi.
Larry Baker evli ve üç çocuk babasıydı. Mart 1957'de bir fırtınanın geleceğini bilmesine rağmen tek başına Erie Gölü'nde balık tutmaya gitti. Ertesi gün batan teknesini buldular ama Larry'nin kendisi hiçbir yerde görünmüyordu. Neredeyse 10 yıl sonra, 1965'te yeğeni tarafından aslen Ohio'luyken Nebraska'da okçuluk gösterisi yaparken bulundu. Karşılaştığında, Fritz Johnson olduğunu söyledi ve Larry Bader adında birini tanımadığına yemin etti. Hayatı boyunca Nebraska'da yaşadığını, Fritz adında bir çocukken anıları olduğunu iddia etti. Ayrıca evlenmiş ve başka bir çocuğu olmuştu. Fritz'in amcası olduğuna ikna olan yeğeni, polise gidip DNA'sını test ettirmesini istedi. Aslında o, Larry Bader'dı, ama önceki hayatından hiçbir şey hatırlamıyordu.
Bir Alman adam Bulgaristan'da arkadaşlarıyla vakit geçirirken yaşanan bir kavga sonucu kulak zarı yaralanır ve arkadaşlarıyla birlikte geri dönemeyecek kadar hasta olur. Yalnız kaldığında ise tuhaf davranmaya başlar ve annesine telefonla birisinin onu öldürmeye çalıştığını söyler. Varna havalimanından hızla koşarak kaçarken son görülen (ve güvenlik kamerasına yakalanan) bu adam, ormana doğru kaçıyor ve o günden beri görülmedi. Kulak yaralanması, ilaçlar, olası beyin sarsıntısı etrafında birçok spekülasyon var. Ayrıca, muhtemelen ölü olduğu kesin olsa da cesedi hiç bulunmadı.
2021 yılında Minneapolis'ten Adam Richard Johnson adlı bir adam öldürüldü, parçalara ayrıldı ve birkaç hafta boyunca birçok kamuya açık yerlere atıldı. Başı bir park bankında bırakıldı ve tesadüfen oradan geçen birisinin bulmasıyla keşfedildi. 2021 Ekim ayından bu yana herhangi bir güncelleme olmadı.
Sukumara Kurup, 80'lerin ortalarında, Dubai'den karısı ve oğluyla birlikte Kerala, Hindistan'da bulunan bir köyü ziyaret eder. Arkadaşlarıyla içmeye çıkar ve dönüşte rastgele bir yabancıyı alır ve onu öldürür. Cesedin içinde bulunduğu arabayı yakar. Polis, Kurup'un cesedi olmadığını bulana kadar herkes arabada Kurup'un cesedi olduğunu düşünür. Arkadaşları yakalanır, ancak o hala kayıp.
Polis, o zamanlar oldukça büyük bir miktar olan yaklaşık 10 bin dolarlık sigorta parasını almak için yaptığını düşünüyor.
Çekingen ve sosyal açıdan garip bir 21 yaşındaki üniversite öğrencisi olan Skye Budnick, hiç kimseye haber vermeden Japonya'ya tek yönlü bir bilet alır. Yanına telefon almaz, sadece 800 dolar, bir dizüstü bilgisayar ve bir Nintendo DS ile gider. E-posta taslaklarında gönderilmemiş, muhtemelen intihar notu olarak yorumlanabilecek belirsiz bir not bırakır.
Uçaktan inmiş ve belki de otele gitmişti, ancak bundan sonra iz bırakmadan kayboldu. Bu olay on yıl önce gerçekleşti ve hala ne olduğu ve kiminle tanışmış olabileceğine dair hiçbir şey bilinmiyor. Arabasını Amerika Birleşik Devletleri'nde havalimanında bıraktı. Anahtarları hiç bulunmadı. Dizüstü bilgisayarı ya da DS konsolu da bulunmadı. Peki, Skye'a ne oldu?
2008 yılında Chicago'nun bir banliyösü olan Tinley Park'taki bir Lane Bryant mağazasında gerçekleşen bu olay tamamen ürperticiydi. Teslimatçı gibi davranan bir adam mağazaya girer, bir grup kadını rehin alır ve sonra hiçbir neden olmaksızın ateş etmeye başlar. Beş kadın hayatını kaybetti ve biri yaralandı. Çılgınca olanı ise adam aniden kayboldu. Ciddi anlamda, polisleri bile atlatmayı başardı.
Listede nasıl Cem Garipoğlu olmaz ya? Yukarıdakilerin hepsinden daha gizemli herifin ölümü/intiharı/firarı artık her neyse. Hala çözülemedi ve muhtemelen orada olanlar hep sır olarak kalacak.