Edebiyat dünyasının önde gelen isimlerinden Sir Arthur Conan Doyle'un edebi zekası tartışılmaz! Yaratıcılığını yaptığı Sherlock Holmes karakteri ve serisi tüm okurların dikkatini çekiyor. Peki birçok diziye ve filme ilham kaynağı olan Sherlock karakteri aslında nereden esinlenilmiş dersiniz? Sir Arthur Conan Doyle'un Sherlock'u yaratma hikayesine gelin birlikte bakalım... 👇
Bu hikayeler zekice kurgulanmış olay örgülerinden oluşuyordu. Doyle'un bu karakteri oluşturma süreci tıpla ilgilenmeyi bırakıp yazarlığa adım atmasıyla başlamış.
Edgar Allan Poe'nun yarattığı C. Auguste Dupin karakterinden etkilenen Doyle, kendi dedektif karakterini yaratmak için kolları sıvamış.
Arthur Conan Doyle kendi karakterini yaratırken Dupin karakterinin gözlem ve tümdengelim mantığını göz önüne almış. Holmes ve Dupin karakterleri her ne kadar aynı çizgide olmasalar da ikisi de 'garip' özellikler taşıyor. Paralel evrende bu iki karakter suçları birlikte çözen iki arkadaş olabilirler desek yanılmayız.
Takdir edersiniz ki bir karakteri en ince ayrıntısına kadar yazabilmek zordur. Yazarın tüm ufkunu olabildiğince genişletip karakteri takdir edilenin ötesine taşıması gerekiyor. Aslında Doyle'un yaptığı tam olarak buymuş.
Sir Arthur Conan Doyle tıp eğitime devam edebilmek için birçok yatırım yapmış. Tıp eğitime devam ederken de aslında Sherlock karakterine ilham veren 'o' kişiyle tanışmış.
Birleşik Krallık'ta da bilimsel cerrah olarak bilinen Bell, konuşmalarında iyi bir gözlemin tıbbi teşhislerde önemli olduğunun altını çizmiş.
Öğrencileri tarafından da takdir edilen Bell, İskoçya'yı ziyaret ettiğinde Kraliçe Viktorya'nın da özel cerrahlığını yapmış. Bell'in bu yeteneği Doyle'un içindeki ilham perilerini canlandırmış ve ikisinin arasındaki öğrenci-öğretmen ilişkisi arkadaşlığa dönüşmüş. Dr. Bell, Doyle'u katibi olarak atamış.
Doyle tıbba olan ilgisini kaybettiğinde öğretmeninin gerçek hayattaki anekdotlarını edebi başyapıtlarında kullanmış. Anlayacağınız Dr. Joseph Bell, Sherlock Holmes'a ilham vermiş.