Bu gemide korsanlara karşı bazı önlemler alınmıştı, bunlardan biri de kapıların kilitlenmesiydi.
Diğer arkadaşları ne yazık ki kapılar kilitli olduğundan su ile dolan gemiden kaçmayı da kurtulmayı da başaramadılar.
Geminin içinde akıntıya kapıldıktan sonra kendini başka bir tuvalette bulmuştu ve şans eseri bu tuvalette bir havalandırma boşluğu vardı. Bu boşluk onu boğulmaktan kurtaracaktı.
Oksijeni bulsa da hem vücudu çarpmanın etkisiyle çok fazla hasar almış, hem de soğuğun etkisiyle donacağını düşünmeye başlamıştı. Bu yüzden etrafında bulabildiği eşyalarla kendini soğuktan korumaya çalışmaya başlamıştı.
Amacı gemideki cesetleri toplamak olan ekipten bir kişi Okene'nin sallanan elini görünce ona doğru ilerlemiş, elini sıkmasıyla da büyük bir şok yaşamıştı.
Bu sorunu atlatsa da bir de okyanusun dibinden yüzeye çıkınca vurgun yeme ihtimali vardı. Bu iki olasılık Okene'nin sağlıklı bir şekilde kurtarılma ihtimalini fazlasıyla düşürmüştü.
Bu da yetmezmiş gibi gemi enkazından kurtulmak için önce aşağı sonra yukarı doğru yüzmeleri gerekmişti. Bu basınç farkı Okene'nin ölümüne yol açabilirdi.
Okene sudan çıktıktan sonra kendine gelene kadar birkaç gün basınç odasında tutulmuştu. Birkaç gün sonra tamamen sağlığına kavuştu.
Mucizenin adı olan Okene'ye sağlıklı bir ömür dileriz!
Ben okurken dahi daraldım, kendisini hiç düşünemiyorum. Gerçekten mucizevi bir durum.
Şanslı mı, şanssız mı karar veremedim ama filmi yapılsa, hikayeyi bilmesek bu kadar da olmaz çok abartmışsınız derdik sanırım. :)
Bir gemici abimiz vardı. Gemide sıkışıp, 1 günden fazla mahsur kalmış. 1 tane bel çantası vardı. İçinde 1 tane kontörlü telefon, pili telefon şarj cihazı, bisküvi ve su. Bırak demiri, gemi limanda olsa dahi belinden çıkartmazdı. "abi neden bırakmadın?" diyene de "deniz suyu adamın götüne bir kere kaçınca daha iflah olmuyor" demişti. Kazadan sonra 1-2 sene fabrikalarda çalışmış. Dayanamamış