Bu içeriğimizde edebiyatımızın ünlü şairlerinin elinden çıkmış, okuyunca kalp atışlarınızı hızlandıracak birbirinden erotik şiirleri derledik! 👇
Bu içeriğimizde edebiyatımızın ünlü şairlerinin elinden çıkmış, okuyunca kalp atışlarınızı hızlandıracak birbirinden erotik şiirleri derledik! 👇
Size baktım. Sesin eski ve yalnız
Sizi soyuyorum. Büyük ağzınız.
Gözlerinizi alıyorum. Gözleriniz Ortaçağ. Kocaman ve ıssız.
Alıp ellerini beyaz diyorum
Beyaz çıplak etin, oralarınız.
Oralarınızı açıyorum. Gökyüzü, ağaçlar gibi kokuyorsunuz.
Uzanıp sesinizi alıyorum
Sesiniz! İstanbul. Elgin. Sonrasız.
Dik bir suru çıkıyoruz. Bir attan
iniyorum. Beyazım. Beyazsınız.
Sonra ben bütün gün dolaştım durdum
Bu gazeli yazdım belki duydunuz.
Ellerimle soydum seni
Taç yaprakların açması gibi
Nar gibi diş dişti tazeliğin.
Ah şakıyan ormanı solukların,
Öpüşün, bakışın yüreği,
Soran diri sessizliğinde.
Bağladım seni dişlerimle
Doymak bilmez ipek böceği gibi,
Ay gibi yarıktı kırmızılığın.
İki dilim lâle döşekte.
Entarisi sıyrılmış, hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama…
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!
Kirlidir aşk, çocuğum, o sıvı fosil
Döl yatağı, o sürgün, her şeydir
Düşün durmadan yinelenen taşı
Hem bilmem biliyor musun tarih de tendir
Ağzın, o alev, ağzımda
Sevgilim, sevişelim.
Şiddetle ihtiyacım var beni öpmene
Dudakların dudaklarımı hacize gelsin
Dokun! dokun! dokun etime,
Etimle süslensin ardıç gözlerin
Akşam olup da delikanlılar siyah giydiler mi
(dışavurumcu zifir ve seni seviyorum)
Turuncu soyundu mu orospu karılar ve dönmeler
Bir şelale çalarım en yakın vitrin camını kırıp
Ceplerimde bahar şiirleri ve ilkokul öğretmenleri
En güzel sesleri çizip anahtarımın kenarıyla
Ağlarım! Ağlarım ulan sana ne, sen soyun -mumları söndür- yatağına uzan!
Süte aşkı üfle!
Bu akşam bir ateş duyup etimde
Kadın, kadın diye içimi oydum
Ruhuma bir serin yer istedim de
Alnımı mermerin üstüne koydum
Birden karanlıklar sökülüverdi
Odama bir hayal dökülüverdi
Karşımda gerindi bükülüverdi
Onu gözlerimle çırılçıplak soydum
Artık ben ne günah olsa işlerim
Yumuşacık yastığa geçti dişlerim
Bir an kadar sürdü can verişlerim
Ey kadın, bu akşam sana da doydum
Bereketli göğüslerin
Dudakların aşkla ıslak
Cennetten kovulan ırmak
Yatağımda çırılçıplak
Her gece gürül gürül ak
Yıkık yönlerimi götür
Umutsuzluğumu yıka
Yarına beni değiştir
Geldiğin yerlerim yeşil
Gittiğin yerlerim kurak
Ay ışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
Çok uzun bir gündü aşka dönüyordum
Çok uzun, yavrum, çok uzun seni sevmekten
İşte diyordum ilk öpüş, işte masmavi yarığın
İşte yedisi sabahın ve ıslak ağzının
İşte eski bir otu kasıklarının ve karnının
İşte dilinin getirdikleri işte ormanlarım
İşte döşekte çırılçıplak upuzun uyanışın
İşte kayaya vuran eski gölgen, eski sesin
İşte o ağzındaki esmer kuş, o yaban ırmak
Kal öyle diyordum böyle anadan doğma iç içe
Kal öyle ilkin orandan öpeceğim diyordum
Aşk ki karadır tek heceli bir sözcüktür
İşte tam böyle, sevdalım, tam böyle diyordum.
Yeni sağılmış sütlerin tadına varıyorum
Göğüslerinin arasındaki o esmer çukurdan akıyor kanım
Kimsenin girmediği ıssız ormanına dalıyorum senin,
Bir kaplansın! Ben önünde can çekişen hayvan
Bir yılanın süzülüşünü duyuyorum karanlık çalılardan
Gerinen kasıklarında büyüyor bu ipeksi koku
Elime değen zehir dokununca pul pul dağılacak
Gece gündüze, kılıç kınına kavuşacak
Yaprağa düşen ateş nasıl tutuşturursa ormanı
Ellerin bana uzanınca hayat ve ölüm beni çağırıyor
Bir dalga bir at oluyor, kişneyen bir at, kayalıkların
Öfkeyle soluyan bir kalenin burçlarında dağılan aşkım
Sözlerin ve seslerin dişi budaklarında kök salıyor
Köpüklere ve ölü deniz kabuklarına çarpıyor başım
Sen soğuyan taşların rengini alıyorsun
Bronz heykellerin, deliren çıplaklığın
Uçsuz bucaksız bir ülke oluyor avuçlarımda tenin
Bir mağara, kuytu…
Uzun keşiflerden sonra dinlenmek
Ve yeniden uyanmak için...