Okurken Gözyaşlarınızdan Önünüzü Göremeyeceğiniz Hüngür Hüngür Ağlatan Kitaplar

Herkesin kitap zevki birbirinden farklı olsa da bazılarımız özellikle ağlatan duygusal kitaplar sever. Peki okumaya başladığınız an sizi hüngür hüngür ağlatacak kitapları merak ediyor musunuz?

Not: Kitap açıklamaları tanıtım bültenlerinden alınmıştır.

1. Kinyas ve Kayra - Hakan Günday

Roman, Kinyas ve Kayra’nın Afrika’daki yaşamlarının anlatıldığı kısım ile başlar. Bu iki arkadaş, Afrika’da suçtan suça karışmaktadır. Hırsızlık, cinayet, içki, kumar ve hatta tecavüze varan suçlarının ardı arkası kesilmez. Karakterlere bakıldığında ise açıkça hayattan duydukları kin ve nefret ile kaybettikleri inançsızlık göze çarpmaktadır. Bu sebepledir ki oldukça hızlı yaşayan bu iki arkadaş, suç işlemekten de kendilerini alıkoymazlar.

Bir gün, beraber bir banka soymaya karar veren iki kafadar, soygunda başarılı olup yüklü miktarda paraya sahip olurlar. Ancak Kinyas, Kayra’ya sadık kalmaz ve paraları alıp kaçar. Kayra artık yalnızdır ve kendisine farklı bir yol çizecektir. Bu esnada Türkiye’ye dönme kararı alır. Ancak hiçbir şey geride bıraktığı gibi değildir. Ailesi, evi ve çevresi bir anda değişen Kayra, yeni yaşamına ayak uydurabilecek midir? Ya Kinyas? Onunla yeniden karşılaşmaları nasıl olacaktır? Peki Kinyas ve Kayra, kendilerini bekleyen sona hazırlıklı mıdırlar?

2. Çoluk Çocuk - Patti Smith

kitantik.s3.cloud.ngn.com.tr

Pek çok eleştirmen tarafından 2010’un en iyi kitabı olarak gösterilen ve son olarak prestijli National Book Award’u kazanan Çoluk Çocuk, bir aşk hikâyesi olarak başlayıp bir ağıt olarak sona eriyor. Altmışların sonu, yetmişlerin başındaki New York’a, onun zengin ve fakir insanlarına, sanatçılarına ve serserilerine bir selam çakıyor. Yolun başında birbirlerine göz kulak olmaya söz vermiş iki genç sanatçı, Patti Smith ve Robert Mapplethorpe’un yükselişini ve şöhret kapısını aralayışlarını nefes kesici bir içtenlik ve saflıkta anlatan bu kitap, gerçek bir masal.

3. Mavi Tebeşir - Vedat Akyol

Bu kitapta, küçücük bir Anadolu köyünde basit bir çiftçi olarak yaşayan büyük dedem Mehmet’in Çanakkale Cephesi’ne gitmesiyle başlayan yolculuğu içinde, zamanla Aborjin Mehmet’e ve sonrasında Avustralyalı Logan Faraway’e dönüşümünü göreceğiz. Bazen iradesi dışında bazen de kendi verdiği kararlar nedeniyle hayatının nasıl evrildiğini izleyeceğiz. Savaşın, vahşetin, dostluğun, aşkın, merhametin, sevginin ve umudun yoğrulduğu hayatının içinde bir yolculuğa çıkacağız. Belki de bu sürprizlerle dolu maceranın sonunda oturup sıradan hayatlarımızı sorgulayacağız. En azından ben böyle yaptım…

“Bir yaralıdan başka bir yaralıya koşar adımlarla ilerleyen Doktor Hudson, cepheden gelen her askerin genel durumuna bakıyor, acil müdahale ile kurtulabilecek yaralıları mavi tebeşirle, kurtarılmasını mümkün görmediği yaralıları da kırmızı tebeşirle işaretliyordu. Bir tanrı gibi, ölecek veya yaşayacak insanları seçiyordu. Kırmızı tebeşir neredeyse ölüm demekti, mavi tebeşir ise belki yaşam.”

4. Masumiyet Müzesi - Orhan Pamuk

1975'te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen, İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun'un hikâyesi: Hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği, mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme gücüyle, Masumiyet Müzesi, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri olacak.

Masumiyet Müzesi'ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, cinsellik, tutku, aile ve mutluluk hakkındaki bütün düşüncelerinizin derinden etkilendiğini ve kitabın rengârenk dünyasından hiç ayrılmak istemediğinizi göreceksiniz.

Romanı yazdıktan dört yıl sonra, 2012’de, Pamuk romanıyla aynı adlı müzeyi Çukurcuma’da açtı. Şimdiye dek on binlerce ziyaretçinin gezdiği müze için ünlü sanat tarihçisi Simon Schama, Financial Times gazetesine yazdığı yazıda, “Dünyadaki en güçlü, en güzel, en insanî ve en etkileyici çağdaş sanat eseri,” diye yazdı. Aynı zamanda hem şiir hem kara mizah gibi; hem zarif ve şefkatle dolu, hem de kutu kutu, vitrin vitrin, estetik olarak muhteşem.

5. Sevgili Bay Daniels - Brittainy C. Cherry

İlgili kişiye,

Aşkımıza yasak demek kolay, bize ruh eşi demek zordu. Bence ikisi de doğruydu. Biz yasak ruh eşleriydik.

Edgewood, Wisconsin’e geldiğimde onu bulmak gibi bir planım yoktu. Joe’nun barına girmeyi, Daniel’ın müziğinin bende böylesine duygular uyandırmasını beklemiyordum. Sesinin, acılarımı dindirebileceğini tahmin etmezdim. Mutluluğumun geri geleceğini de.

Lise son sınıfa yeni okulumda başladığımda, ona Bay Daniels diye hitap etmeye hazır değildim ama bazen hayat yanlış zamanda, doğru nedenlerle karşınıza çıkardı.

Aşk hikâyemiz sadece fiziksel yakınlıktan ibaret değildi.

Aile de vardı işin içinde, yas da. Hayatta olmakla alakalıydı. Aptalcaydı. Acı vericiydi. Kederliydi. Kahkahaydı.

Bizimdi.

Bütün bu nedenlerden dolayı da, asla Bay Daniels’ı sevdiğim için özür dilemeyecektim.

6. Algernon'a Çiçekler - Daniel Keyes

Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, bilim adamlarının, zeka seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir adaydır. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde test edilmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir.

Ameliyattan sonra, Charlie'nin durumu günlüğüne yazdığı raporlarla takip edilmeye başlanır. İlk yazdığı raporlara çocuksu bir dil ve imla hataları hakimdir. Ve sonra ameliyat etkisini göstermeye başlar. Charlie artık, insanların kendisiyle dalga geçemeyeceğini ve bir sürü arkadaş edineceğini, aşık olduğu kadına açılabileceğini düşünür. Fakat zekası normalin çok üstüne fırladığından, çevresinde yadırganır, kıskanılır ve istemiş olduğu arkadaşları edinmekte yine başarısız olur ve yine yalnızdır...

Bu deney, son derece önemli bir buluş olarak görülüyordu, ta ki Algernon'da ani bir gerileme baş gösterene kadar... Acaba Charlie'de de aynı gerileme olacak mıydı?

7. Sadece Rüzgar Bilir - Amy Harmon

Bırakalım da hikâye kendini anlatsın.

Anne Gallagher, yıllarca İrlanda'ya dair hikâyeler dinlemiş ancak o masalsı ülkeye adımını bile atmamıştı. Büyükbabasının ölmeden hemen önce ona aile tarihi hakkında anlattıkları, artık köklerine kavuşma zamanının yaklaştığına işaretti. Fakat asıl çağrı başka bir yüzyıldan gelmekteydi.

1921'de savaşın eşiğindeki İrlanda, neler yaşanacağını çok iyi bilen biri için bile tekin bir yer sayılmazdı. Kendini birden hem çok tanıdık hem de bir o kadar yabancı insanlar arasında bulan Anne, içine düştüğü zamanda yolunu bulmak zorundaydı.

Çünkü bu düğümü çözebilecek tek kişi, henüz yaşamamış olandı.

8. Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseini

Uçurtma Avcısı’nda, birlikte büyüyen Emir ve Hasan adlı iki çocuğun hikayesi anlatılıyor. İki çocuk, ait oldukları sınıflar bakımından birbirinden çok farklı şartlarda büyüyor. Emir’in babası, Afganistan’ın varlıklı ve tanınmış kişileri arasında yer alıyor. Hasan’ın babası ise Emir’in babasının yanında hizmetkar olarak çalışıyor.

Hasan Emir’e koşulsuz şartsız bir sevgi ve bağlılık duyarken, Emir onu sürekli aşağılıyor. Bir gün Uçurtma Şenliği’nde Hasan’ın Emir’i mutlu etmek için yaptığı bir fedakarlık, çok kötü bir olayla sonuçlanıyor. Emir ise bu olaya şahit olmasına rağmen müdahale etmek için adım atmıyor. Dahası, Hasan’a karşı düşmanca tavırlarına devam ediyor.

Afganistan’da Sovyet işgalinin başlamasıyla bölgede yaşayan birçok kişi gibi Emir ve babası da ABD’ye göç ediyor. Burada babasıyla birlikte eski hayatından daha yoksul bir halde yaşayan Emir, Hasan’a yaptığı eziyetler yüzünden sürekli vicdan azabı çekiyor. Ve günün birinde Hasan’a dair bir haber alıp apar topar Afganistan’a dönüyor. Emir’in burada öğrendikleri ise hikayenin akışını baştan sona değiştiriyor.

9. Ahraz - Deniz Gezgin

Ahraz suyla başlayıp suyla biten bir roman. Romanın başkarakteri İsrafil, yüzüne kapıların kapandığı, küçük bir kıyı kasabasında toplumun günah keçisi yaptığı çaresiz Adile’nin tek oğludur. Suyun içine doğan bu ahraz çocuk, talihsiz annesi gibi çöp toplayarak ayakta kalır. Gelgelelim hayata sırtını dönmek yerine taşları, martıları, kayaların tüylü derisi yosunları, denizin dili balıkları arkadaş bilir; gökyüzünü yoldaş, ağacı rehber yapar. Yıllar sonra bir gün, kasabadaki tek dostu Marangoz Yusuf’la birlikte, kıyıya vuran iki yabancıya yardım eli uzatmasıyla ortalık karışacak, tüm kasaba halkını karşısına alacak, suyun zıddı ateşe kapı aralayacaktır.

10. Angela'nın Külleri - Frank McCourt

Ekonomik kriz sırasında, Amerika'ya yeni gelmiş bir göçmen ailesinin çocuğu olarak, Brooklyn'de dünyaya gelen ve İrlanda'nın Limerick kentindeki yoksul mahallelerde büyüyen Frank McCourt'un anıları böyle başlıyor. Frank'ın babası Malachy, genellikle çalışmadığı, çalıştığı zamanlar da aldığı parayı içkiye yatırdığı için, annesi Angela'nın çocuklarını bakıp besleyecek parası yoktur. Ancak aynı Malachy, sorumsuz ve garip bir adam olmasına karşın, Frank'ın hikâye yazma yeteneğini ortaya çıkaracaktır. Frank, babasının, İrlanda'yı kurtaran Cuchulain hakkında anlattığı hikâyelerle, annesine bebekler getiren, Yedinci Basamaktaki Meleğin hikâyesiyle büyür.

11. Cam Çocuk- Jodi Picoult

Yürekli bir şeyler kırılır.

Bardaklar, tabaklar, tırnaklar…

Yaşamdaki işlevlerini artık yerine getiremez hale gelirler. Arabalar, verilen sözler, patates cipsleri. Hepsi un ufak olur. Buzu kırabilirsiniz; dalgaları da öyle; ses çatlar, sessizlik bir anda paramparça olup dağılır. Yürekler kırılır; umutlar da öyle. Zaman ortadan yarılıverir; insanlar molalar alırlar, hapse girip yaşamdan bir süreliğine koparlar; günler yarılır, tekdüzeliğinden sıyrılır ya da tam tersi aydınlık gidiş birden tersine döner. Zincirler kırılır, sessizlik kırılır, bağlılıklar, sadakatler kırılır.

Yaşamdaki birçok şey kırılgandır.

En çok da yaşamın kendisine yönelik akit kırılgandır.

Kırık dökük bir hayatın içinde Osteogenesis Imperfecta hastalığıyla dünyaya gelen bir bebek: Cam çocuk Willow.

Sayısız kırıkları sarmaya çalışan bir anne: Charlotte.

Buz gibi görünümü altında parçalanan bir baba: Sean.

Kardeşinin kırıkları altında ezilen bir diğer kız: Amelia.

Ve Charlotte’nin biricik arkadaşı ve doktoru: Piper.

Buzun üstünde gezinen bu karakterlerin etik ve kişisel kararlarla ilgili söyleyecek çok sözü olacak.

Jodi Picoult Cam Çocuk’ta bir kez daha edebi dehasıyla son derece kaygan bir zeminde önemli ve kışkırtıcı sorulara yanıt arıyor.

12. Boyalı Kuş - Jerzy Kosinski

d2hdivuvzlcc3x.cloudfront.net

II. Dünya Savaşı sırasında ailesi tarafından güvenliği için uzak bir köye gönderilen bir çocuğun oradan oraya savruluşunun sinirleri hırpalayan hikayesi olan Boyalı Kuş, dehşetle vahşetin, masumiyetle sevginin yakınlığını irdeleyen bir şaheserdir.

13. Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk - Bruce D. Perry ve Maia Szalavitz

Dr. Bruce Perry, olağandışı durumlara maruz kalmış çocuklara yardım ederek onları hayata yeniden kazandıran dünyaca ünlü bir çocuk psikiyatristidir. Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk’ta, karşılaştığı travma vakalarını bilimsel bir gözle irdeleyerek ve bunları herkesin kolaylıkla anlayabileceği hikayelere dökerek, aşırı strese maruz kalan beyinde tam olarak ne olduğunu açıklıyor ve bu beynin akıl almaz iyileşme kapasitesini ortaya koyuyor. Perry’nin stratejilerini öğrendiğinizde, travma geçirmiş çocukların fiziksel, ruhsal ve duygusal bakımdan nasıl iyileştirileceğinin ve sağlıklı bireylere dönüştürüleceğinin formülünü de elinizde tutuyor olacaksınız.

14. Günler Aylar Yıllar - Yan Lianke

Kuraklık, Balou Sıradağları’nda tüm yıkıcılığıyla baş göstermiştir. İnsanlar çareyi evlerini terk edip su ve yiyecek bulabilecekleri yerlere kaçmakta bulurken geride sadece ihtiyar ile kör köpeği kalır ve bu iki kader ortağı, birkaç damla su, bir avuç mısır tanesi, bir karış gölgelik peşinde dolanır durur. Günleri, geceleri en sert, en çetin koşullarla sınanır; zamanın ve mekânın izleri silinip iskeletleri daha da belirginleşirken önlerindeki yollar da gitgide çatallanır. Bu zorluklardan geriye kalan, olağanüstü bir varoluş inadıdır.

15. Yaşamak - Yu Hua

Aile servetini yiyip tükettiği gençlik günlerinde, uzun bir hayatın ona neler sunacağından habersizdir elbette Fugui. 

Yıllar sonra, yaşlı öküzüyle tarlasını sürerken tanıştığı bir yabancıya hayatından söz etmeye başladığında, şımarık bir gencin başına gelenlerden fazlasını sayıp dökecektir bu yüzden: Fugui, kendisiyle birlikte altı insanın hayatını, kaderin sürprizlerini, yaşamın acılarını ve sevinçlerini anlatır. Onun dilinden -daha doğru bir ifadeyle Yu Hua’nın kaleminden- dökülenler, insanlık durumlarına dair epik bir romana dönüşür böylece. Basit bir anlatım, güçlü bir anlatı doğurur: Sabanın toprakta bıraktığı izlere benzer kâğıt üzerinde satırlar. Yaşamın her şeyi kapsaması gibi, Yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla...

Yayımlandığında ülkesinde yasaklanmasına rağmen, bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış olduklarını söyleyen okurlarının her geçen gün artmasıyla bir “modern klasik”e dönüşen Yaşamak’ı Bahar Kılıç, Çince aslından çevirdi.

gizle

16. Haset ve Şükran - Melanie Klein

'Nesne ilişkileri' okulunun kurucusu Melanie Klein, Freud'dan sonra psikanaliz tarihinde en etkili olmuş kuramcıların başında yer alır. Çalışmalarıyla, günümüzün önde gelen psikanaliz kuramcısı Kernberg'e kadar uzanan yolda pek çok psikanalisti etkilemiş olan Klein'ın en önemli metinlerinden 'Haset ve Şükran', insandaki iyi ve kötünün mücadelesini soyut bir metapsikolojiden hareketle değil, karmaşık içsel deneyimlere yakın bir noktadan ele almak bakımından psikanaliz tarihinde önemli bir yer tutar.

17. Vadideki Zambak - Honore de Balzac

İnsanlık Komedyası'nın Töre İncelemesi ayağında Taşra Yaşamından Sahneler başlığı altında yer alan Vadideki Zambak 1836 yılında yayımlandı. Roman, gençlikten yetişkinliğe uzanan yolu, evli bir kadına duyduğu aşkla yürüten Felix'in hikâyesini anlatıyor.

18. Küçük Ağacın Eğitimi - Forrest Carter

Egemenlik ve güç tutkusu peşinde koşan Beyaz Adam’ın acımasızca yok ettiği Çerokilere ithaf edilen bu kitap, insanı umursayan, acılarını paylaşan, yaşamın bütünselliğini savunan bir kültürün mesajı... Evrensel dostluk ve barışın hikâyesi... İnsani duyarlılığın görkemli direnişi... Yüzeysel ve mekanik ilişkilerin hâkim olduğu günümüzde, yitirilen değerlere saygı duruşunda bulunma denemesi... Heidi, Küçük Prens, Şeker Portakalı ve Martı’daki samimiyeti, dürüstlüğü özleyenler; coşmak, sevmek, özgür olmak, hüzünlenmek, doya doya ağlamak isteyenler için... En çok da kitle iletişim araçlarının kölesi olanlar, yaratıcılığı körelten eğitimi sorgulamak isteyenler için...

19. Dave Adında Bir Adam - Dave Pelzer

'Bütün o yıllar boyurca, beni yok etmek için elinden geleni yaptın; ama ben hala buradayım. Hatalar yaptım, başarısız oldum; ama öğrendim. Kendi sorunlarım için başka insanları suçlamıyorum. Kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Ve göreceksin, bir gün kendi adıma bir şey başaracağım.'

Gerçek bir öykü... Hem de keşke bir kurgu olsaydı diyeceğiniz türden... Dave'in hayatından kesitleri okumak gerçekten de son derece zorlayıcı. Zaman zaman öfkelenecek, ağlayacak, bir sonraki sayfayı çeviremeyeceğinizi farkedeceksiniz. Ancek ne olursa olsun yılmayın. Bu kitabı okuyup bitirmek kendi geçmişinize, bu gününüze, şu an sahip olduğunuz ya da gelecekte bir gün sahip olacağınız doğmamış çocuğunuza olan borcunuz. Öfkenize, göz yaşlarınıza, Dave için, Dave gibi olanlar için duyduğunuz acımaya katlandığınızda yaşamınızı bambaşka bir gözle, sevgi ile, cesaret ile, ve yılmaz bir inancın sonucunda her şeyin başarılabileceği gerçeğiyle görebileceğiniz inanç dolu bir düzeye ulaşacaksınız. Öfke, nefret ve korku ile beslenen, bir kuşaktan diğerine aktarılan, bir türlü tanımadığımız, tanımak istemediğimiz ama içimize kök salmış olan acımasız bir düşmanı, bulaşıcı bir hastalığı yenecek tek silahın sevgi, inanç ve affedicilik olduğunu öğrendiğimiz Dave'in olağanüstü hikayesi, hepimizin içinde varolan yaşamın gerçek gücünün en iyi kanıtı.

20. Taşıdıkları Şeyler - Tim O'Brien

Hafızaya ve yazının gücüne dair çağdaş bir klasik: Taşıdıkları Şeyler. Tim O’Brien, Pulitzer’e aday olan bu kitapta kurmaca ve hakikatin arasındaki ince çizgide geziniyor, siperlerden yazı masasına uzanarak savaşı ve sonrasını anlatıyor. Helikopterler durmaksızın uğulduyor, en karanlık gecelerden sonra bile pırıl pırıl bir güneş doğuyor ve napalm tesirindeki bu hikayelerde savaşın tüm gerçekliği bulanık bir düşe, düşler ise yaşam iştahına dönüşüyor. Tim O’Brien, Taşıdıkları Şeyler’de yazının dönüştürücü gücünü, mucizelerini gösteriyor; çocuklarını ölüme yollamaktan usanmayan ve şiddete bir türlü doymayan dünyanın yükünü, kolay kolay unutulmayacak ayrıntılar eşliğinde sayfalara döküyor.

Yayımlandığı tarihten bu yana tüm dünyada iki milyondan fazla okura ulaşan ve Pulitzer adaylığı bir yana pek çok saygın ödüle layık bulunan Taşıdıkları Şeyler, yaşamın mucizesine, yazının tılsımına ve savaşın dehşetine dair unutulmayacak, sert ve sarsıcı bir kitap.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

2022'de Okuma Listenizde Yer Alması Gereken Kitaplar
Özenle Oluşturulmuş Bir Kütüphanenin Olmazsa Olmazı Olan 33 Şahane Kitap
Ölmeden Önce Okumanız Gereken Bir Döneme Damgasını Vurmuş 100 Kitap

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
26.02.2022

Livaneli - Serenad nasıl olmaz bu listede…

28.02.2022

Mavi Tebeşir'i tek geçerim. Çocuklar görmesin diye tuvalete girip hıçkıra hıçkıra ağlarken bulmuştum kendimi. Neden yaşlı bir gelincik gibi görünüyorum böyle kırmızılar içinde ?

26.02.2022

Füsun & Kemal sizi unutmayacağım . Masumiyet müzesi ❤️

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ