Okunduğunda Ufku İki Katına Çıkarıp Aydınlanma Yaşatan İnce Kitaplar

Kişiye bir şeyler katan kitapların genellikle çok kalın olduğuna dair bir öngörü olsa da sizler için listelediğimiz bu ince kitaplar okuduğunuz an ufkunuzu açacak bilgilerle bezendi. Eğer hazırsanız listemiz aşağıda!

Not: Kitap açıklamaları tanıtım bültenlerinden alınmıştır.

'Önerdiğimiz ürünleri seveceğinizi umuyoruz! Bu içerikten alışveriş yapmaya karar verirseniz, Onedio sayfadaki bağlantılardan gelir elde edebilir'

Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir'

1. İnsancıklar - Dostoyevski

Yıl 1846'dır. Genç Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar'ı tamamlar tamamlamaz ev arkadaşı yazar Grigoroviç'e okutur. Grigoroviç o kadar heyecanlanır ki birkaç kez kalkıp Fyodor'un boynuna sarılmak ister; fakat arkadaşının aşırı duygu gösterilerinden hoşlanmadığını bildiği için yapmaz. Grigoroviç ertesi gün romanı yazar ve yayımcı Nekrasov'a götürür; kitaptan çok etkilenen Nekrasov da eleştirmen Belinski'ye... 'Yeni Gogol doğdu!' der, Nekrasov, daha kapı ağzında. Aynı günün akşamı, Belinski'ye tekrar uğradığında onu heyecan içinde bulur: 'Nerede kaldınız? Nerede bu Dostoyevskiniz? Genç mi? Kaç yaşında? Hemen getirin bana onu!'

Belinski'nin evine getirilen yirmi üç yaşındaki genç yazar, daha sonra orada olanları şöyle anlatacaktır: 'Ve işte... beni onun yanına götürdüler. Belinski'yi birkaç yıl önce heyecanla okumuştum, ama bana ürkütücü ve sert gelmişti ve benim İnsancıklar'ımla alay edecek diye düşünüyordum. Beni çok saygılı ve ağırbaşlı bir şekilde karşıladı; ama daha bir dakika bile geçmeden her şey bambaşka oldu... Ateşli ateşli, alevli gözlerle konuşuyordu. 'Siz kendiniz anlıyor musunuz?' diyordu bana tekrar tekrar, alışkanlığı olduğu üzere bağırarak, 'Ne yazmış olduğunuzu anlıyor musunuz?.. Bütün bu korkunç gerçeği, bizlere göstermiş olduğunuz bu gerçeği siz mi düşündünüz? Olamaz, sizin gibi yirmi yaşında birinin bütün bunları anlamış olmasına imkân yok... Gerçeği keşfetmiş ve bir sanatçı olarak ilan etmişsiniz, size bir yetenek verilmiş, yeteneğinizin değerini bilin ve emin olun, siz büyük bir yazar olacaksınız.'

Kitabı satın almak için tıklayınız.

2. Şimdi'nin Gücü - Eckhart Tolle

Üstat Eckhart Tolle kısa sürede bir bestseller haline gelen bilgelik dolu bu eserinde bilincimizde ve yaşamımızda mucizevi bir değişiklik yaratabilecek evrensel bir öğreti sunuyor. Tolle, tüm ıstırap, endişe ve korkularımızın dolayısıyla mutsuzluğumuzun gerçek kaynağını çarpıcı bir biçimde gösterip, onu şimdi ve burada nasıl aşabileceğimizi, huzur ve mutluluğa hemen şimdi nasıl kavuşabileceğimizi, bilincimizi hemen şimdi dönüşüme uğratıp nasıl aydınlanabileceğimizi anlatıyor. Eleştirmenler böyle bir kitabın çok nadir olarak geldiği konusunda görüş birliğine varırken, okurlar yaşamlarında olağanüstü değişimlerin meydana geldiğini bildiriyorlar. Şimdi'nin Gücü yaşamımızın her anının bir mucize olduğunu fark etmemizi sağlıyor ve büyük bir yetkinlikle Şimdinin Gücüne nasıl erişebileceğimizi açıklıyor.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

3. Şeker Portakalı - Jose Mauro de Vasconcelos

Kitabın başkahramanı Zeze, yaramazlıklarıyla meşhur bir afacan. Mahallelinin “şeytan” olarak andığı bu çocuğu, öğretmeni ise bir “melek” olarak görüyor. Günün birinde Zeze ve ailesi, maddi imkansızlıklar nedeniyle oturdukları evden taşınmak zorunda kalıyor. Zeze, önceleri taşınmalarına çok üzülse de bu durumu yeni taşındıkları evin bahçesindeki şeker portakalı fidanıyla telafi ediyor. Fidan, çok geçmeden Zeze’nin en iyi arkadaşı oluveriyor. 

Zeze bir gün, en büyük hayalini, daha doğrusu yapmayı en çok istediği yaramazlıklardan birini gerçekleştiriyor. Bu yaptığının bedelini ise mahallede Portekizli adıyla bilinen bir adamdan fena halde dayak yiyerek ödüyor. 

Küçük kahramanımız, başta bu adamdan nefret etse de sonradan onu çok seviyor. Hatta Portekizliyi o kadar çok seviyor ki bu sayede haylazlığı da bırakıyor. Zamanla ikilinin arasında, baba-oğul ilişkisi gibi bir bağ kuruluyor. Ancak hikayenin sonunda bu bağlılık, Zeze’yi iyileştirdiği kadar onun ömür boyu unutamayacağı bir acıyı da beraberinde getirecek.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

4. Kambur - Şule Gürbüz

Kitap, adını başkahramanı ve anlatıcısının sırtındaki kamburdan alıyor. Hem gerçek anlamıyla kullanılan hem de yaşamın yükünü ifade eden bu ad, okurlarına bilinçsizce yaptıkları davranışları sorgulamak için geniş bir kapı aralıyor. Eserinde beklentilerin bireyin omuzlarına nasıl büyük bir yük bindirdiğini ifade eden yazar; tüm bunları okurlarına ustaca işlenmiş bir dil ve katmanlı bir anlatımla aktarıyor.

Eser, kambur bir adamın ağzından bir yıllık bir zaman dilimini ele alıyor. Kitaptaki olaylar, hakkında kambur olmasından başka herhangi bir şey bilinmeyen başkahramanın bir cenazeye katılmasıyla başlıyor. Çevresinde olup bitenleri başkahramanın dilinden müthiş bir gözlem yeteneği ile aktaran yazar, insanın kendisiyle ve yaşamla olan çarpık ilişkisini tüm gerçekliğiyle yansıtıyor. Bilinç akışına benzer bir teknikle kaleme alınan kitap, olay örgüsü ve kurgudan ziyade düşünce ve anlatım şeklini ön plana çıkarıyor. Yazarın henüz çok genç bir yaşta kaleme aldığı bu esere, olgun üslubu ve düşünsel derinliğinden dolayı siz de hayran kalacaksınız.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

5. Katya'nın Yazı - Trevanian

Dinginliği ve gerilimi aynı zaman aralığında veren, Bask kültürünün ince ayrıntılarını içinde barındıran, metin aralarındaki ipuçlarını takip edenler için soluk soluğa, edemeyenler için şok bir son…

Gerçek olamayacak kadar kusursuz ve katlanılamayacak kadar acı.

İnsan ruhunun derinliklerine inen sürpriz dönüşlerle umulmadık bir etki yaratan inanması zor bir yaz…

Kitabı satın almak için tıklayınız.

6. Bonzai - Alejandro Zambra

Bonzai, Julio ve Emilia’nın hikâyesiyle yoğrulan ufacık ve zarif bir roman, tıpkı bonzailer gibi. Onların birliktelikleri yalnızca cinsel ya da duygusal değil, aynı zamanda edebi. Her gece sevişmeden önce birbirlerine şiirler, romanlar, öyküler okuyorlar. Falubert’in Madame Bovary’sinden Yukio Mişima’nın Altın Tapınak’ına, Perec’in Uyuyan Adam’ından Raymond Carver’ın öykülerine...

Bonzai’deki yazar adayı anlatıcı, “Bu, gerçeğe, gerçek gibi görünen cümleleri etrafa saçmaya, bitmek bilmeyen sigaralar içmeye ve daha iyi olduklarına, geriye kalanlardan, o uçsuz bucaksız ve aşağılık geriye kalanlar denen gruptan daha iyi ve saf olduklarına inananların vahşi suç ortaklığında hapsolmaya tutkun iki öğrencinin hikâyesi,” diyor Julio ve Emilia’nın gittikçe ağırlaşan hafif hikâyesi için. Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

7. Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü

Tezer Özlü, bir başka kutupta kendisiyle aynı yazgıyı paylaşan Oğuz Atay gibi, beklenmedik bir anda edebiyatımızdan demir aldı. Yazar ile sahici efsanesini birleştiren bu anlatı, hem yoğun bir vasiyetname niteliği taşıyor, hem de hayata ender görülen acılıkta bir perspektiften tanıklık ediyor.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

8. Dinle, Küçük Adam - Wilhelm Reich

Wilhelm Reich, Dinle Küçük Adam’da insan yaşamını temsil eden en önemli özelliğin “ilişkilerdeki doğallık ve saflık” olduğunu öne sürüyor. Bu güçlü özelliğin esasen tüm insanlarda var olduğunu söyleyen yazar, acımasız yaşam koşullarına sorgusuzca boyun eğmenin bunu zedelediğini savunuyor. Bu itaatkar tutumu fark etmeksizin geliştiren birey, bozulduğunda tüm insanların da kendisi gibi kötüye meyilli olduğunu düşünüyor. Aksine, doğal yani bozulmamış bireyler ise karşılaştığı herkeste saflık ve iyilik arıyor. Peki, sizce siz hangi taraftasınız? Ve tarafınızdan emin misiniz?

Kitabı satın almak için tıklayınız.

9. Beyaz Zambaklar Ülkesinde - Grigory Petrov

Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserinde Petrov, 20’nci yüzyılın başında Finlandiya’nın Rusya’ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini tüm yönleriyle ele alıyor. Kitap; bataklık bir bölgenin, üzerinde beyaz zambakların açtığı güzel bir alana dönüştürülmesini hem gerçek hem de sembolik yönüyle anlatıyor.

Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinden olan Finlandiya’nın sahip olduğu refah ve kültür düzeyi, halkının çalışkanlığı ve azmine dayanıyor. Fin halkının kurtuluşunu ve yükselişini sağlayan ortak bilincin oluşturulmasında ise Snellman büyük rol oynuyor. Romanda Finlandiya’nın gelişimi, 1806 ila 1881 yılları arasında yaşayan Finlandiyalı filozof ve devlet adamı Johan Vilhelm Snellman’ın ağzından anlatılıyor.

Ülkenin önce eğitim sisteminden başlayarak her alanında iyileşme sağlamak için çalışan Snellman, tüm ülkenin seferber olmasında öncülük ediyor. Aydınlardan devlet adamlarına, din adamlarından ordu mensuplarına, çiftçilerden halkın çeşitli tabakalarına kadar herkesin yer aldığı bir kalkınma hamlesi başlatıyor. O dönemki faaliyetlerinden dolayı “Halk Öğretmeni” unvanı alan Snellman, bugün dahi dünyanın en iyi eğitim sistemi olarak değerlendirilen Finlandiya Modeli’nin kurucusu konumunda yer alıyor.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

10. Donsuz Geceler Sayın Seyirciler - Orhan Baykal

1973 ilkbaharından 2008 sonbaharına uzanan bir süreç. Bir benzetmeyle Dante'nin yarı ömrü 35 yıl. Dostlukla, sevgiyle, dayanışmayla, keyifle, heyecanlarla, yalanlarla, ihanetlerle, entrikalarla, üzüntü ve hüzünlerle dolu 35 yıl. Pek tabii ki bu 35 yılı tek bir kitabın sayfalarına yansıtmak olanağı yok. Anıların bir özelliği de kaçınılmaz olarak yüzeysel olmaları. Amacım bu yıllar için TRT'nin önemli kilometre taşlarını ortaya koyabilmek, bu kilometre taşları arasındaki ilginç ve hoş anıları aktarabilmek ve bizzat yaşadığım ya da birebir olay kahramanlarından dinlediğim trajikomik olayları sizlerle paylaşabilmek. Bu zaman zaman güldüren, zaman zaman da düşündüren olayların Aziz Nesin'in hikayelerinin adeta bir canlandırması olduğunu görecek ve TRT'nin de ünlü yazarın yaşadığı bereketli toprakların küçük bir modeli olduğuna tanık olacaksınız.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

11. Milanolular Cumartesi Cinayet İşler - Giorgio Scerbanenco

Sevgili küçük kızının kaybolduğunu söyleyen acılı bir baba, Dedektif Duca Lamberti’nin yardımını ister. Güzeller güzeli Donatella, 28 yaşında, 1.90 boyunda, heybetli ve biçimli bir genç kızdır, ancak beş yaşında bir çocuğun zekâsına sahiptir. Gördüğü her erkeğe gülümsemek gibi bir huyu da olan bu yarım akıllı Afrodit, bir gün kilitli kapılar arasından buhar olup uçar. Bunun üzerine Lamberti, kayıp kızı bulmak için muhabbet tellallarıyla randevuevlerinin dünyasına dalar.

İtalyan dedektif yazının ustalarından Giorgio Scarbenenco’nun ünlü kahramanı Duca Lamberti’nin, polisin artık suçluları tek tek arayacak vakte sahip olmadığı bir dönemde, Milano’da gündelik hayat üzerine odaklanan heyecanlı ve hüzünlü bir macerası...

Kitabı satın almak için tıklayınız.

12. Siddhartha - Herman Hesse

Hermann Hesse, Siddhartha karakterinin çıktığı yolculuklar üzerinden, Doğu inancına dair en merak edilen kavramlardan olan Nirvana’nın tanımını yapıyor. Tıpkı Buddha gibi gençlik çağlarında hayatın anlamını merak eden Siddhartha, yaşadığı bölgede hakim olan inancın bazı boşluklarını keşfediyor. Ve köy halkı onun babası gibi dini bütün bir Brahman olmasını beklerken, o aradığı hakikati bulabilmek için yaşadığı yerden ayrılmaya karar veriyor. Bu ayrılığın vesilesi ise köyü ziyaret eden Samanas adlı küçük bir dini cemiyet oluyor. Ancak Siddhartha’nın birlikte yola çıktığı Samanas grubu da bir süre sonra onun dini arayışını tatmin etmemeye başlıyor.

Bunun üzerine Siddhartha, bir süredir adını duyduğu Buddha’yı aramak için yeniden yola koyuluyor. Onu bulduğunda ise müritleri arasına katılarak Budizm inancının incelikleri öğreniyor. Fakat bir süre sonra bu durumdan da memnun kalmayarak arayışını sürdürüyor. Siddhartha, yolculuğu sırasında birden, bunca zaman takip ettiği yolun tersine yönelerek dünyevi yaşama adım atıyor. Uzun yıllar dünya zevklerine bağlı bir yaşam sürdükten sonra düşünceleri onu bir nehre yöneltiyor. Ve arayışına dair tüm ümitlerini kaybettiği anda, hakikatin izlerine burada rastlıyor.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

13. Balıkçıl Gözü - Ursula K. Le Guin

Victoria'ya Dünya'dan üç türlü yaratık geldi: insanoğlu, Bitler ve şantiyeliler.

''Bana öyle geliyor ki, erkeklerin zayıf ve tehlikeli oldukları nokta, kibirleri. Kadının bir merkezi vardır, bir merkezdir kadın. Ama erkekler öyle değil, onlar erişmektir, uzanmaktır. O yüzden uzanırlar ve bir şeyler koparırlar, bunları etraflarına istif ederler ve 'ben buyum, ben şuyum, bu benim, şu da benim, benim en olduğumu size kanıtlayacağım', derler. Ve bunu kanıtlayayım derken de, bir çuval inciri berbat ederler.''

Kitabı satın almak için tıklayınız.

14. Varolmayan Şövalye - Italo Calvino

Varolmayan Şövalye'nin kahramanı Agilulfo, çok yiğit ve soylu bir şövalye olmakla beraber, bir tek kusuru vardır: varolmamaktadır. Daha doğrusu parlak, gösterişli bir zırhtan ibarettir, ama ne yazık ki zırhın içi boştur.

Soğuk bir zırha bürünmüş, korkusuz, idealleri olan, ama bir boşluktan ve bir bilinç varlığından başka bir şey olmayan Agilulfo ile karşı karşıyayızdır.

Onun karşı kahramanı ise bedensel varlığa sahip, ama akıldan yoksun Gurdulù'dur. Biri bedensel varlıktan, diğeri bilinçten yoksun bu iki kahraman aslında varolan ile varolmayanın çatışmasıdır.

Çevremizdeki her insanın, kendimizin dahi yüzünde, Calvino'nun 'atalarımız' dediği bu kahramanların izleri saklıdır...

Varolmayan Şövalye, Italo Calvino'nun İkiye Bölünen Vikont ve Ağaca Tüneyen Baron'dan sonra Atalarımız üçlemesinin son halkası olarak yayımladığı kitaptır.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

15. Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler - Yalçın Tosun

Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler bir ilk kitap... Olgun bir dille, dipdiri öyküler kotarıyor Yalçın Tosun. İnsana, dünyaya, çevresine, dahası kendi içine eğilip bakma gözü pekliğini gösterirken dostluğu, sevgiyi, mutluluk arayışını da hüzünle dillendiriyor. Dile gelmeyen, onun kaleminde incelikli bir kurguyla, alttan alta duyuruluyor.

Bu kitabı, yeni öykücülüğümüze hatırı sayılır bir katkı olarak da görüp okumalı.

Kamyonetin bıraktığı toz dumanı çöküp her şey eski haline büründüğünde, hâlâ yolun başında duran iki küçük çocuğun ceplerinden, unutmabeni çiçeklerinden örülmüş birbirinden habersiz iki kolye sahibini bulamamanın verdiği hüzünle öylece sarkıyor.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

16. Kabil - Jose Saramago

Kitaptaki olaylar, insanlığın en eski ve klasik hikayelerinden olan “Habil ve Kabil” anlatısı ile başlıyor. Adem ve Havva’nın ikiz oğullarından biri olan Kabil, bir gün kıskançlığından dolayı kardeşi Habil’in canına kıyıyor. Bunun üzerine Efendi (tanrı), onu lanetleyerek zaman ve mekanın bulunmadığı bir sürgün cezasına çarptırıyor. Kabil’in bugün ve gelecek arasındaki sıra dışı yolculuğu böylece başlamış oluyor.

Kabil, yolculukları esnasında kendi devrinden sonra oluşan tüm kutsal anlatıların iç yüzüne tanıklık ediyor. Lut kavminden İshak peygambere, Lilith’ten Musa ve Nuh peygamberlere kadar pek çok ismin de dahil olduğu bu yolculuk, bilinen tüm kıssadan hisseleri unutturan sorgulamalar eşliğinde sürüp gidiyor. Tüm bu süreçte Kabil’in aklındaki asıl soru işaretini ise şu oluşturuyor: Efendi, masumların zulme uğramasına ve iyiliğin de kötülükle birlikte cezalandırılmasına neden böylesine müsaade ediyor?

Kitabı satın almak için tıklayınız.

17. Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı - Bilge Karasu

Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda baskı, bir dış etken, insan eliyle oluşturulduğu ne denli bilinse de bir tür kıran gibi ortaya çıkar. Bizans'ta 'resim-kırıcılık' diye adlandırılan baskı dönemi başlatılırken genç keşiş Andronikos'un kendi kendine sorduğu soru şudur: Birey olarak bu baskı karşısında, benimsemediğim, ama bana zorla benimsetilmek istenen bu yeni inanç karşısında ne yapmalıyım?

İnsan içerikleri, toplumdan topluma, dönemden döneme, çağdan çağa değişebiliyor. Bunların taşıdığı değerin saltık değil göreli olduğu, 'Ada' ve 'Tepe' öykülerinden oluşan 'Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda sürekli olarak altı çizilen bir düşünce. 'Dutlar' ise Bizans'taki baskı ortamının çağdaş zaman dilimi içinde, iki ayrı zaman noktasında yeniden öykülenişi. 'Ada' ve 'Tepe'nin yazarı olarak Bilge Karasu'nun, dolaylı - dolaysız yoldan tanıklık ettiği bu yeni baskı dönemi sonunda, inanç konusunda bir karara varması, kendi öykülerini de karara bağlayışının öyküsü..

Kitabı satın almak için tıklayınız.

18. Sevme Sanatı - Erich Fromm

Her sanat dalı disiplin, odaklanma ve sabır gerektirir. Sanatta ustalaşma, bir çocuğun yeni yürümeye başladığı evredeki gibi düşe kalka ama denemekten vazgeçmemekle elde edilir. Sevmek de içinde sevme ve sevilme eylemini birlikte muhafaza eden bir sanattır. Hatta diğer sanat dallarından daha fazla içgörüye ve anlayışa sahip olmaya ihtiyaç duyar. Bir ustası, bir kılavuzu yoktur; kişinin salt kendisi için ve tek başına edinebileceği bireysel bir deneyimdir.

Sevme Sanatı, bu sanatın nasıl ve hangi araçlarla icra edileceğinin anlatıldığı bir reçete ya da sevginin ne olduğu konusunda binlercesi bulunan bir kişisel gelişim kitabı değildir. Bunun çok ötesinde, artık bir klasik sayılan, hemen hemen tüm dünya dillerine çevrilen, yayımlandığı ülkelerde milyonlarca satan bu kitap, insanlığın geleceği için hümanist bir yaklaşım, sevme hakkında kusursuz bir felsefi manifestodur.

Sevme Sanatı, “sevmek” eyleminin ana hatlarını belirleyen ve bunu felsefe ve psikoloji temelinde ele alan, incitmeyen, eleştirmeyen, dili ve içeriği asla eskimeyen bir kitap.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

19. Tembellik Hakkı - Paul Lafargue

Özel mülkiyetin hâkim olduğu toplumlarda 'çalışma' katı bir 'zorunluluk' kapsamında gerçekleşir. Kapitalizm, çalışanların bedenini olduğu kadar zamanlarını da satın almıştır. Oysa insanın çalışmamak, yaşamını sürgit kılmak için zahmete girmemek gibi bir içgüdüsü vardır; bu içgüdünün adı 'tembellik'tir. Tembellik, çalışmanın kutsallaştırıldığı toplumlarda hakir görülür, aşağılanır. Tembellik Hakkı, çalışmanın sarsılmaz bir değer haline getirildiği toplumların eleştirisini sunuyor; tembelliğin bir başıboşluk yahut aylaklık olmadığını öne sürerken, ütopik özleminin odağına özgürlüğü koyuyor: İnsanlığın kadim özlemi olarak zorunlulukların alt edildiği, insanın kendini tekrar bulduğu, özel mülkiyet hapishanesinin duvarlarının yıkıldığı, devletin ve diğer baskı araçlarının ortadan kalktığı bir toplumsal ve bireysel varoluşa işaret ediyor... Karl Marx'ın damadı Paul Lafargue'ın kaleme aldığı Tembellik Hakkı, Komünist Manifesto yahut Kapital gibi kendi alanında klasik haline gelen metinlere benzer bir şekilde, yayımlandığı tarihten bu yana hâlâ büyük bir ilgiyle okunuyor.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

20. Göğü Delen Adam - Erich Scheurmann

Dünya edebiyatının klasiklerinden sayılan Göğü Delen Adam, okurları fethetmeye devam ediyor.

Papalagi denince “beyazlar” ya da “yabancılar” anlaşılır, ama sözcüğü sözcüğüne çevrilirse “göğü delen” anlamına gelir.

Samoa’ya ilk misyoner, bir yelkenliyle gelmişti. Yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir delik olarak gördüler, beyaz adamın içinden çıkıp kendilerine geldiği bir delik. O, göğü delip geçmişti.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

21. 1984 - George Orwell

Büyük Birader olarak adlandırılan kişi ve onun denetimindeki partisi, Okyanusya yönetiminin başıdır. Okyanusya’da Büyük Birader’in otoritesiyle, toplumda hiyerarşik bir sınıflandırma bulunur. Topluma, tüm insani duygulardan arınmalarını emreden Büyük Birader; ülkede aşkı, erotizmi, bireysel evliliği ve günlük tutmak gibi insani eylemleri de yasaklamıştır. Evlilikler, tamamen devlet kontrolündedir ve amaç yalnızca devlete hizmet edecek çocuklar yetiştirmektir. Diğer yandan, ülkedeki tüm yazılı ve yazısız yayın organları, sadece devlete bağlıdır ve asla kendi düşüncelerinizi ifade etmenize izin verilmez.

Çoğunluğun bu sisteme uyduğu ve itiraz etmeksizin Büyük Birader’e saygı gösterdiği Okyanusya’da, elbette ki sisteme karşı gelen kişiler olacaktır. Bunlardan biri de Doğruluk Bakanlığı’nda çalışan Winston’dır. İçerisinde bulunduğu sıkışmışlık hissi, onu her şeye karşı gelmeye itecektir. Hikayede burada başlar. Winston’ın başkaldırışı, Julia ile olan yakınlaşması ve eylemleri sonucu başına gelenleri George Orwell, büyük bir ustalıkla işlemiştir. Kitabın sonundaysa Winston’ın türlü işkenceler sonucu, devlete bağlı bir vatandaşa dönüştürüldüğüne tanık oluruz.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

22. Güvercin - Patrick Süskind

Daha önce yayımladığımız ve aralıksız yeni basımlarını yaptığımız Koku adlı romanıyla, bütün dünyada olduğu gibi yurdumuzda da alışılmadık kalabalıklara ulaşan genç Alman romancısı Patrick Süskind'in bu ikinci romanını, Güvercin'i de yine usta çevirmen Tevfik Turan'ın Türkçesiyle sunuyoruz. Bu kısa romanın başkişisi Jonathan Noel, olaylardan kaçan, içine kapanık, sıradan bir insandır. Yıllardır bir bankanın bekçiliğini yapmaktadır. Bütün yaptığı da bankanın müdürünü karşılamak, arabasının kapısını açmaktır. Paris'te bir çatı katında yaşamakta, bu katın sahibi olmaya çalışmaktadır. Ama bir gün karşısına çıkan bir güvercin, bu sıradan insanın tekdüze yaşamını altüst eder. Patrick Süskind, gerçekten okutmasını bilen usta bir yazar. Koku gibi Güvercin'i de bir solukta büyük bir ilgi ve keyifle okuyacağınızdan hiç kuşkumuz yok.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

23. Ermiş - Halil Cibran

En uzakların arayışında olan sen, gemini bulmak için uzun zaman uzakları gözledin. Ve gemin geldi işte, artık gitmelisin. Hatıralarının ülkesine ve en büyük arzularının meskenine derin bir hasret besliyorsun; ne bizim sevgimiz bağlar seni buraya ne de sana olan ihtiyacımız alıkoyabilir. Fakat ayrılmadan önce bizimle konuşmanı ve bize kendi hakikatinden bahşetmeni istiyoruz. Anlat ki, biz de onları kendi çocuklarımıza, onlar da kendi çocuklarına anlatabilsin ve hiçbir zaman yok olmasın bu hakikatler. Yalnızlığında bizim günlerimizi izledin ve uyanıklığında uykumuzun ağlayışını ve gülüşünü dinledin. Bu yüzden bizi bize anlat. Doğumdan ölüme ne varsa sana gösterileni anlat bize. On iki yıl yaşadığı şehirden ayrılırken etrafını saran halk insan yaşamının odağında yer alan aşk, evlilik, dostluk, çocuklar, kanunlar, özgürlük, güzellik, din, ölüm ve daha pek çok konu hakkında sorular sorar Ermiş’e, kendilerine kendilerini anlatmasını isterler. Ermiş, insan ve hayata dair paha biçilmez öğütler verir onlara. Öyle ki bu kıymetli öğütlerin her bir cümlesi derin anlamlar yüklüdür. Ermiş’in ana fikri yazarın şu sözlerinde yatar: “Ermiş tek bir şey söyler: ‘Bildiğinizden daha iyi bir insansınız ve sizinle ilgili her şey iyidir. Cibran’ın sözleri herhangi bir dinden bağımsız olarak bilge bir rehberlik ve iç huzuru sunmaktadır. İhtiyacımız olan bilginin zaten içimizde var olduğunu öğreniriz ondan. İlk yayımlandığı 1923 yılından bu yana milyonlarca okura ulaşan Ermiş günümüzde tüm zamanların en çok satan kitaplarından biri hâline gelmiştir. Ermiş, zamanın ötesinde, zamansız bir başucu kitabı.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

24. Sıcak Su Müziği - Charles Bukowski

Amerika'nın her bir yanındaki sabahın üçü sarhoşları nihayet pes etmiş olarak duvarları seyrediyorlardı. Acı çekmek için ayyaş olmak, bir kadın tarafından sıfırlanmak gerekmiyordu, ama acı çekip ayyaş olunabilirdi. Bir süre, gençlikte özellikle, talihin senden yana olduğunu sanabilirdin, bazen senden yanadır da gerçekten. Ama senin farkında bile olmadığın ve senin aleyhine işleyen bir takım ortalama hesaplar ve kanunlar vardır, her şeyin yolunda gittiğini sandığın zamanlarda bile. Bir gece, sıcak bir Salı gecesi o ayyaş sen oluverirsin, sensin o ucuz pansiyon odasında olan ve daha önce o odalarda olmuş olmanın da bir yararı olmaz, daha da kötüdür hatta, çünkü bir daha bu duruma düşmemeye karar vermişliğin vardır. Bir sigara daha yakmaktan, bir içki daha içmekten, o sıvası dökük duvarlarda bir çift göz, bir çift dudak aramaktan başka bir şey de gelmez elden.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

25. Palto - Gogol

'Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkar hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.'

'Küçük adam'ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy Akakiyeviç'in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya'sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında büyük bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılansa, otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza'nın büyüleyici çizimleri.

Kitabı satın almak için tıklayınız.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

İlber Ortaylı'dan Altın Değerinde Tavsiye: Türkiye Yakın Tarihini Anlamak İçin Okumanız Gereken Kitaplar
Kitaplarıyla Bizi Duygudan Duyguya Sürükleyen Başarılı Yazar Khaled Hosseini ve Muhteşem Kitapları
Bu Kitapları Okumaya Cesaretiniz Var mı? Herkesin Harcı Olmayan Ağır Kitaplar

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
YORUMLAR
05.05.2022

Peter Schlemihl'in Olağanüstü Öyküsü - Adelbert Von Chamisso

12.05.2022

Üniversite sınavına hazırlanan öğrenciler için ücretsiz ve bütün sorularına rehberlik hizmeti de dahil olmak üzere uzman kadrosuyla eğlenerek cevap bulabilecekleri yepyeni bir platform yapılmış. İsmi "QANKALAND". Web sitesini ve İnstagram hesabını da buraya bırakıyorum. Umarım bütün öğrenciler en iyi şekilde faydalanır ve hayallerine kavuşur. https://qanka.land/ https://www.instagram.com/qankaland/

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ