Okumanız Gereken 6 Yeraltı Edebiyatı Kitabı Daha

Yeraltı Edebiyatı,

egemen olana ve baskıya baş kaldırır

yasal olarak kabul görmüş olanın ötesine geçer

irkiltici olanı benimser, içerir

yabancılaşmayı temel alır

toplumda egemen olan kültür yapısına başkaldırır

pikaresk öğeler içerir

alt kültürlere ağırlık verir

ve

kültürün altını üstünü kalem törpüsü ile törpüler.

asilerin,

kaybedenlerin,

hayalperestlerin,

günahkârların,

küfürbazların,

beyaz zencilerin,

aşağı tırmananların,

yola çıkmaktan çekinmeyenlerin,

uçurumdan atlayanların...

dili,sesi

Yeraltı edebiyatı

Buyurunuz, size 6 yeraltı edebiyatı kitabı daha...

İçerdeki Kedi - William S. Burroughs

Karşıkültürün diğer temsilcileri için bile sıra dışı sayılabilecek deneyimleri ve tuhaf zekasıyla Beat Kuşağının öncülerinden William S. Burroughs'un son demleri ve kedileri: Ruski, Smokey, Fletch, Calico Jane... Hayatının son on altı yılını kedileriyle Kansas'ta geçiren Burroughs, bu dönemde kedilerini ruhani birer dost olarak görmeye başlamış ve kendisi üzerindeki etkilerini her fırsatta vurgulamıştı: 'Kedilerimle aramdaki ilişki beni ölümcül ve her şeye nüfuz eden bir cehaletten kurtardı.'

İçerdeki Kedi, Burroughs'un kedi güzellemelerini, rüyalarını ve gördüğü yarı halüsinatif hayalleri bir araya getirdiği pasajlarıyla Burroughsseverler için olduğu kadar kediseverler için de farklı bir tecrübe olacak alternatif bir günlük.

'Bu kitap; yazarın hayatının, kendisine kedilerin oynadığı bir sessiz sinema olarak sunulduğu bir alegoridir. Kedilerin birer kukla olduğunu söylemiyorum. Hiç de öyle değiller. Yaşayan, nefes alıp veren canlılar onlar ve insan ne zaman başka bir varlığa temas etse üzülüyor: Çünkü sınırları, acıyı, korkuyu ve nihayetinde de ölümü görüyor. Temasın anlamı budur işte. Bir kediye dokunduğumda bunu görüyor ve gözlerimden yaşlar aktığını fark ediyorum.'

KİTAPÇILARDA BULABİLİRSİNİZ.

İsis - Tristan Hawkins

' İsis, hayattan “başarılı” olarak intikam almaya azmetmiş genç bir reklam yazarının bu uğurda kendine karşı verdiği ölümcül savaşı, kanlı bir aşk hikâyesi eşliğinde anlatıyor. Fonda ise iş dünyasının inanılmaz temposu, kokuşmuşluğu ve Londra’nın kozmopolitliği yer alıyor... Çalıştığı reklam şirketinin genç yeteneklerinden Richard, daha yirmi üç yaşında hayatını istediği yöne çevirmiş görünmektedir. Sağlam bir işi, hızlı bir arabası ve işten artakalan zamanının tümünü içki ve uyuşturucuyla geçirmesine yetecek kadar parası vardır. Yakışıklı, zeki, bencil ve dolayısıyla başarılıdır. Dengesiz ve öfkeli Richard’ın hayat projesi, şirkete yeni alınan genç sekretere sırılsıklam âşık olmasıyla sekteye uğrar. Kızıl saçlı, egzamalı ve iyi huylu Pepper, bir tanrıça olmaktan çok uzaktır; kötü giyinmektedir, yatakta marifetli değildir ve pek de güzel sayılmaz. Kısacası reklam dünyasının çıtırlarını rahatlıkla götüren Richard’ın ulaşmak istediği hedef için şaşılası bir seçimdir. Bu koşullar altında başlayan ilişkileri doğal olarak sarpa saracak, hızla psikolojik bir gelgite dönüşecek ve Richard, neredeyse her şeyini kaybetmesiyle sonuçlanacak bir uçuruma tepetaklak yuvarlanacaktır. Daha önce Anarşist adlı romanını yayımladığımız Britanyalı yazar Tristan Hawkins’in ilk romanı olan İsis, cesur anlatımı ve tempolu mizahıyla tanıdık bir öyküye şaşırtıcı bir derinlik kazandırıyor. Hayatın karanlık yüzüne gülerek bakmayı başaran, baş döndürücü bir “dibe vurma” öyküsü...

KİTAPÇILARDA BULABİLİRSİNİZ.

Saydam - Cumhur Orancı

Bir akşam-ki, o gece Murat ölecektir-, Naciye Anne, yetimhanedeki bütün çocukları, her akşam olduğu gibi yemekhaneye toplamış, onlara İstanbul denilen kocaman bir şehri anlatmıştı: İstanbul, ortasından deniz geçen bir şehirdi. Şehrin bir tarafında da Bizans İmparatorluğu denilen küçük bir devletcik, bir tarafında da, dünya üzerindeki bütün günahkarların mekanı olan Kafirland vardı. Ve hiç kimse tarafından yönetilmeyen, belki de tarihin tek özgürlükler diyarıydı burası... Kafirland'de, deniz kıyısında, çok büyük, ama çok çok büyük bir cami vardı. Öyle bir camiydi ki bu, kubbesi göğe kadar yükseliyor, minareleri ise ta aya kadar uzanıyordu. Zamanla, bu cami bir yetimhaneye dönüştürülmüştü. Ancak, bu yetimhanede , sadece ve sadece hilkat garibesi çocuklar barınıyordu: Kalpleri, karaciğerleri dışarıda doğmuş çocuklar, sadece güneş enerjisiyle beslenen ve sırtlarında güneş ışınlarını toplayan biyolijk panellerle doğmuş çocuklar... Ve bu çocukların arasında, hilkat garibesi olmayan tek bir çocuk vardı. O da Türkler'in soyundan gelen ve bir gün dünyanın lideri olacak çocuktu. Adı da Sultan X. Murat'tı.'Olmayan ülkelere, bilinmeyen yönlere, hayali otobüslerle yapılan düşsel yolculuklara meraklı gezginlerdenseniz, şu an elinizde tutmakta olduğunuz biletin 'Yolcu bilgileri' bölümünü dikkatle okuyunuz; hakkınızdaki bilgileri kontrol ediniz. Firmamız, sarsıntılı, rahatsız edici, soluksuz, molasız, ömrünüzce sürecek keyifli yolculuklar diler...

KİTAPÇILARDA BULABİLİRSİNİZ.

Oğlak Dönencesi - Henry Miller

Arkadaşlığın gerçek anlamını kavrayabilmek için insanın arkadaşlarından kopması gereken zamanlar vardır. Bunu söylemek biraz tuhaf kaçacak ama, bu kitabın keşfi etrafımda bulunan ve benim için artık bir şey ifade etmeyen arkadaşlarımı yaralayabileceğim bir silah, bir aygıt keşfetmekten farksızdı. Bu kitap dostum oldu çünkü bana arkadaşa ihtiyacım olmadığını öğretti. Bana tek başıma durma cesareti verdi ve yalnızlığın kıymetini bilmemi sağladı.

Sözünü sakınmayan dev bir yazardan, isyanla haykıran bir klasik: Oğlak Dönencesi.

Dünyaya biçili koordinatlara, medeniyet adı altında savaş, silah ve beton üreten düzene, insanı yok etmek pahasına köleleştiren sisteme karşı bir çığlık, gemlenemeyen bir ezgi ya da çağdaş yaşamın çarklarına atılan sert bir tekme... Henry Miller, Oğlak Dönencesi'nde rahimden mezara, kasıklardan zihne uzanıyor, benzersiz bir atlasın sayfalarını kendi renklerine boyayarak bambaşka bir dünya resmi ortaya koyuyor. Burada savaş saçma, yaşam beyhude; burada aşk siyah bir yıldızın gölgesinde ve ekmek aslanın ağzında... Burada kölelik özgürlüğü, yalanlar gerçekleri ve sürü bireyleri ezip geçiyor; burası Amerika, ama başka bir yer de olabilir; kitlelerin günbegün topluca cephelere veya işe yürüdüğü herhangi bir yer... Ve Henry Miller, akıntının tersine doğru gitmekte, kendi şarkısını haykırmakta kararlı. 

Yayımlandığı günden bu yana yasaklarla boğuşan Oğlak Dönencesi, bir açıdan Henry Miller'ın yaşam öyküsü... Rahme düşmesinden aşka yuvarlanmasına, sürüye katılmasından kendi yazgısını ele geçirmesine ve dünyanın başlangıcından geleceğin müziğine varan bir öykü. Yaşam adı verilen sonsuz döngünün her zerresine uzanan bir varoluş çığlığı bu ve şiddeti dünyayı yerinden sarsmaya yetiyor. 

Tek başına duracak, kendi doğrularınca yaşayacak cesareti olanlar için.

KİTAPÇILARDA BULABİLİRSİNİZ.

Üzümün Kardeşliği - John Fante

Sekiz-dokuzu arka taraftaki yeşil çuha örtülü masada toplanmıştı. Yukarıdan sarkıtılmış lamba iskambil oynayan beş kişiyi aydınlatıyordu. Diğerleri masanın çevresinde dikilmiş, birbirlerine laf çakıyorlardı. Seyredenlerden biri de babamdı. Huysuz, mendebur, buruk bir sigorta emeklileri grubu; gergin, hırlayıp duran kötü niyetli ihtiyar hergeleler; buruktular ama acımasız zekalarının, bozuk ağızlarının ve paylaştıkları dostluğun deneyiminin derinliğinden konuşan yaşlı bilgeler yoktu. Zamanın tükenmesini beklerken vakit öldüren sıradan yaşlı insanlar sadece. Babam da onlardan biriydi. Şok etkisi yaptı bende bunu hissetmek. Kendi türlerinin arasında görünceye kadar öyle algılamamıştım onu. Etrafındakilerden de yaşlı göründü gözüme birden.

KİTAPÇILARDA BULABİLİRSİNİZ.

Kozmik Haydutlar - A.C. Weisbecker

' Bir uyuşturucu kaçakçısı, gasp ettikleri eşyaları vakit öldürmek için karıştırırken karşısına çıkan kitaplardan kuantum fiziğine merak sarar ve hayatı onunla açıklama çabasına girişir. Orta ve Güney Amerika’da uyuşturucu kralları, haydutlar (banditolar), birbirinden kaçık tipler ve tabii ki CIA ve FBI gibi örgütler eşliğinde çizgi filmvari maceralar yaşanırken bir yandan da “gerçekliğin temel doğası”na heyecan verici bir yolculuk başlar... Kozmik Haydutlar, artık, “yaşamınızı değiştirin” terapilerine bile sokulan son yılların en büyüleyici ve bulaşıcı “dini” olmaya aday kuantum fiziğini belki de ona en çok yakışan banditolar ve öteki esrarkeş maceraperestler aracılığıyla açıklıyor. Neredeyse her hükümetin polis teşkilatını peşlerine takan bu gamsız grup, külüstür uçak ve gemilerle kaçakçılık yaparak gittikleri yerleri yakıp yıkıp kaos yaratıyor. El bombasıyla gemi tamirinden, uçakta fazla içerek yerçekimini azaltma projelerine kadar pek çok şenlikli absürdlük örgütlüyorlar. Neden sonuç ilişkisinin ortadan kalkışıyla, yaşadığımız dünyaya hiç benzemeyen atomaltı âleminden, evrenin nasıl oluştuğuna, kara deliklere ve zaman yolculuklarına kadar sokaktaki insanın da ilgi alanına girecek bir dizi bilimsel olgu ve kuramı okuru üzmeden ve tabii ki sıkmadan mizahi bir üslupla anlatıyor yazar. Evrende hâlâ şaşıracak şeyler varken bütün mevsimlerin en haylaz, en neşeli kitabı Kozmik Haydutlar’ı kaçırmayın. 

KİTAPÇILARDA BULABİLİRSİNİZ.

Serinin sonuna geldik sayılır. Bundan sonra bir 'okumanız gereken yeraltı edebiyatı kitabı' daha yapacağız ve seriyi bitireceğiz. Ardından bir çok seri daha yapacağız. Bir kaç örnek vermek gerekirse,

*Okumanız Gereken Türk Şairlerden Şiirler

*Okumanız Gereken Çocuk Kitapları

*Okumanız Gereken Çizgi Romanlar

*Okumanız Gereken Yabancı Şairlerden Şiirler

vb.

Bol kitaplı günler dilerim :)

Popüler İçerikler

İsrail’de Türk Turist Öldürüldü İddiası: Polise Bıçakla Saldırmış!
Kızıl Goncalar Naim'in Yıllar Öncesinin Efsane Dizisinde Oynadığı Ortaya Çıktı!
Yalı Çapkını Hayranları Ferit'i Görmek İçin Tekneyle Sete Gitti!