Evet belki şimdi özledik ama o zamanlar neredeyse hepsi kabusumuzdu.Bir tek Yılan hikayesinin müziğini çalabildiğimiz, müzikten sözlü olacağımız zaman bütün gün evde elimize alıp, tüm apartmanda kaos rüzgarları estirdiğimiz alet. Çok çaldıktan sonra da alt kısmını çıkartıp şöyle bir sallıyorduk elimizde, tükürüklerimiz çıksın diye. 😂Ya zaten 120 santim boyumuz var, hemen hemen 30-35 kiloyuz. Kendi boyumuzdan büyük resim defterlerine resim yapmaya çalışıyoruz.Sıraya koyunca iki defter birlikte sıraya bile sığmıyordu hocam. Yazık değil miydi bize hocam? 😢Yürürken her yere çarpmamıza neden olan, sınıfa gidince koyacak yer bulamadığımız çantalar. Bir de gittiğimiz her yerde unutuyorduk bu boyumuzdan büyük çantaları. Yemin ediyorum öğrenciye eziyet olsun diye varlardı.Okuldaki bu silgiler sürekli yer değiştirirdi. Bir sınıf silgisi çalınınca başka bir sınıfın silgisini çalmak için operasyon düzenlerdi. Böyle böyle devam ederdi bu. Sınıfta silginiz yoksa, kağıt mendille silmeye mahkum olurdunuz.Bir süreden sonra ya durup dururken kaybolurdu ya da sınıftaki silgi savaşlarının malzemesi olurdu.Sıra dayağı yemiş olan nesil bilir bunun bıraktığı acıyı. 😅Nerede kırık, az kalmış bir tebeşir varsa; o an yaramazlık yapan öğrencinin kafasına atılırdı.Ya sen pergelsin, azcık sabit dur. 😅'Ya bunu nasıl tutuyorduk şuradan mı? A aaaa, boya döküldü. 😱'Derslere bir katkısı olur diye okula götürdüğümüz bu ceset ağırlığındaki kitap şimdiki omuz ağrılarınızın asıl sebebi olabilir.Bir de uç takmaya çalıştığınızda, önceki ucun küçük bir kısmı kalemde sıkışıp kaldıysa onu çıkarmaya uğraşırsınız. Siz hocanın anlattıklarını kaçırırsınız. Kaleme de içinde takılı kalan uca da ne kadar küfretseniz azdır.Ne kadar özenle kullansanız da o defterin o köşeleri kırışacak arkadaş. Başka yolu yok. Bir de tellerin arasındaki boşluktan sayfalar çıkmaya başlarsa o zaman işte ne kadar nefret ediliyorsa o kadar nefret edersiniz o defterden.Kurşun kalem düşmanı. Yer yer bitirir. Uçlarını kırar sonra da hiçbir şey yokmuş gibi atar bir kenara.Ya neden mürekkebine sahip çıkamıyorsun kalem? Neden taşırıyorsun mürekkebi çantama? Senin benimle ne alıp veremediğin var kalem? 😠Yemin ediyorum, senin yüzünden defterden çok kendimi boyadım. Bunu yaparken de su döküldü, fırça halıya düştü, sense hep uzaktan gülerek bunları izledin sulu boya.Sıradan bir okul gününde, durup dururken bozulur fermuarı. Kapatayım dersiniz kapatamazsınız. Daha dönemin yarısıdır, yeni çanta da aldıramazsınız. Eve gidersiniz öylece, çantanız açık bir şekilde. Ama sonra çengelli iğne yetişir yardımınıza. Çengelli iğne ile tutturursunuz çantanızın açık kalan fermuarını. Ama her seferinde o çantaya lanet okumaktan kendinizi alıkoyamazsınız. 😒Arkasından kolonya takviyesi yapılıp yeniden kullanılmaya çalışılır. 😁Ayda yılda bir heves ettik, zengin çocuklarında gördük bin bir rica ile babamıza ay başında aldırdık. Ama daha iki gün geçmeden, uç değiştirirken uçlardan biri yere düştü ve kayboldu. Bütün mühendislik yöntemlerini denesek de o kalemi bir daha hiç kullanamadık. 😞😂😂
Hepsi de çok güzeldi, keske o yaslara donsem de derdim harclik biriktirip de bunlardan alabilmek olsa...
Harika tespitler😂😂😂
Dönsek ya o günlere birinden şikayet eder miyim.