'Bir kitap okudum ve hayatım değişti...' cümlesi kulağa klişe gibi gelse de çoğunlukla doğru oluyor. Bu tarz kitaplar genellikle dünya görüşümüze yön verecek kadar güçlüler. Biz de sizler için birbirinden kült kitaplardaki en etkileyici cümleleri bir araya getirdik. Bu harika kitap alıntılarını okuduktan sonra öylece kalabilirsiniz. Eminiz ki, birçoğunda kendinize ait bir şeyler bulacaksınız.
Şimdiden keyifli okumalar...
'İnsanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok.'
'Cenneti görmemiz için gözlerimizi açmamız değil, belki de kapamamız gerekir.'
'Anlamlı bir hayat, zorluklar içinde geçse de son derece tatmin edici olabilir, buna karşılık anlamsız bir hayat da ne kadar konforlu olursa olsun korkunç olabilir.'
'İsimler değer verilmeyecek önemsiz şeyler değildir. İsimler her şey demektir. Dünya isimlerden yapılmamış mıdır?'
'Yaşamak için toprağımız olmayabilir, ama ölmek için toprak bulunur nasıl olsa.'
'Haydi seninle saklambaç oynayalım. Yüreğime saklanırsan eğer, seni bulmak zor olmaz. Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen, seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz.'
'Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.'
'Bütün hızımızla geleceğe doğru yol alıyoruz, o kadar hızlı gidiyoruz ki şimdiyi göremiyoruz; arkada bıraktığımız toz duman, geçmişi de siliyor gözümüzden.'
'Sana hiçbir zaman gül bahçesini vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ve mutluluk vadetmedim. Sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.'
'Senden başka hiç kimse senin kurtarıcın olamaz.'
'Yaşamak her şeye rağmen iz bırakmaktır yeryüzünde.'
'Savaş barıştır. Özgürlük köleliktir. Cehalet kuvvettir.'
'Hepimiz suyun altındayız. Aşık olduğumuz anlarda, güldüğümüz ya da bir sanat eserine baktığımız anlarda suyun üstüne çıkıp ciğerlerimizi hava ile dolduruyoruz. Sonra tekrar suyun altına giriyoruz. Her an boğuluyoruz ama ölmüyoruz...'
'O zamanlar sık sık şöyle düşündüm; beni kuru bir ağacın gövdesine hapsetseler de başımın üstündeki gök parçasına bakmaktan başka yapacak işim olmasa da yavaş yavaş ona da bakacaktım.'
'Lakin işte görüyorum ki, bir çanak suda bir damla zeytinyağı gibiyim. Ne karışıyorum ne de dibe çökebiliyorum.'
'Sözcükleri tek tek kafasının içinden alıp yüreğine koydu. Yüreğini 'Güp! Güp!' attıran sözcüğü hemen kağıda yazdı. Yüreğini attırmayan sözcüğü yüreğinden çekip aldı.'
'Olmayan bir şey olandan çok sarsıyor beni:
Tek o kalıyor ortada, o olmayan şey.'
'Konuşmaya ne lüzum vardı? Bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.'
'Yengeç, suda yaşar; ama, yüzme bilmez - suyun içinde, yürür...'
'İnsan kendisinin eksik bir parçasını bulmak umuduyla aşık olur.'
'Oysa yaşam diye belledikleri bir kandırmaca. Genelgeçer bir mutluluk yutturmacası.'
'Yaşamak öyle saçma bir şey ki, insan dünyaya gelişin saçmalığına bile tutunmaya çalışıyor...'
'Birden her günkü hayatın deli gömleğini sırtımda düğümlenmiş buldum.'
'Olduğuna inanmadığınız bir şeyi yok edemezsiniz. Ama bir şeyin varlığını zedelemek istiyorsanız ona olan inancı yok ederek işe başlayabilirsiniz.'
'.... ama bazen öyle anlar olur ki, hiçbir şeyin değeri kalmaz. Bu duyguyu herkes bilir.'
'Mühim olan varış değil, gidiştir.'
'Dünyayı yalnızca bilgi değiştirebilir ancak bu işi dünyayı olduğu gibi bırakarak, değiştirmeyerek yapar. Bu pencereden bakıldığında dünya sonsuza dek hem değişmeyecek hem de sürekli değişecek bir yere benzer.'
'Bu akışın devam etmesi için yaşıyoruz. Yaşıyoruz. Belki artık yokuş aşağı. Sahip olduklarımızı, en başta da o baş döndürücü, o hoş yüksekliği kaybederek. Ama yaşıyoruz.'
'Evet, bizler böyle akıntıya karşı kürek çekerek çabalarız ama aslında durmadan geriye, geçmişe doğru sürüklenip gideriz.'
'Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi. Her şeyi feda etti ona; dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile.. Ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu. İnsanların çoğu gibi canı sıkılıyordu.'
'Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar.'
'Sevginin bulunmadığı durumlarda bile insan vicdan azabından kaynaklanan bir tür şok geçirebilir.'
'Yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın insan oğluna, yani dinleyeceksin onu, niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın. Bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden daha çok açığa vurur...'
'İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları kişiyi anlatırlar.'
'Herkesin öyle bir hikayesi yok muydu? Başlayıp da bitiremediği. Çünkü kimsenin dinlemediği... İçine atmak, diye bir şey varken, anlatmaya ne gerek vardı? İçine atıp sifonu çekmek varken.'
'Kolomb, Amerika'yı bulduğunda mutlu olmadı, ararken mutluydu.'
'İyi Değiliz. Hiç Değiliz.'
'Ne makine şu insan be; içine ekmek, şarap, balık, turp koyuyorsun. İç çekmeleri, gülüşler ve düşler çıkıyor!”
'Her insan kendisi olması karşılığında topluma bir bedel öder. Az ya da çok ama mutlaka bir bedel... Kimse bedelsiz kendi olamaz. Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.'
'Ya şeytan bizim sandığımızdan daha güçlü ya da biz, dünyanın kötücül tarafı ile iyicil tarafı arasında çok ciddi bir zımni -en azından zımni- bir suç ortaklığıyla karşı karşıyayız.'
'İnsan, kaldıkça küflenir, gidemedikçe çürür.'
' 'Ne bekliyorsun?' diye sormuştu İrfan. 'Bilmiyorum' demişti Hidayet. 'Zaten işin güzel tarafı da bu değil mi! Hayatın karşıma ne çıkaracağını bilmiyorum.' '
'Ah, bir insanın gözlerinin içine bakmak, hiç de kolay değildir! Binlerce göze rastlarsın. Bakışları, bir an için seninkilerle karşılaşır, sonra mezbahaya götürülen öküz sürülerinin bakışları gibi, bir daha görüşmemek üzere kimi sağından kimi solundan geçip gider.'
'Bazen küçücük bir ayrıntı dikkatini çeker ve alır götürür insanı.'
'Birlikte geçirilen bir felaket kadar insanları birbirine bağlayan hiçbir şey yoktur.'
' 'Bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik nedir?' sorusunun cevabı 19. yüzyıldan hazırdır. 'İkisini de gazeteyle öldürebilirsin!' '
'...yakınlık duyuyordum ona. Belki de, sızılı gözlerinde hep yıldızlar kaydığı için.'
“Anlamıyorum; bugün kimse, kendisine verilen rolü oynamak istemiyor.”
'İnsan için önüne çıkan bütün yollar 'yürünebilir' yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.'
'Her şeyin boş olduğunu ve rüzgârın peşinde koşmak olduğunu gördüm.'
“Ben aşktan daima kaçtım. Hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu. Fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde.. Fakat daima ödersiniz… Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz.”
“Bir kitap okudum, seni buldum. Ölmek buysa, ben yeniden doğdum.”
'Hepsini dize getirdim diyemem ama, dize de gelmedim.'
'Sanma ki bu talihsizlik nevi şahsına münhasır...'
'Görmeyi öğrenmeli, düşünmeyi öğrenmeli, konuşmayı ve yazmayı öğrenmeli: bu üçünün de hedefi seçkin bir kültürdür.'
'Solunan hava, yüzülen su, oturup-kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir.'
'Söyle bana Toprak Ana, gerçeği söyle: insanlar savaşmadan yaşayamazlar mı?'
'Gözünün önünde, upuzun, amaçsız, bin çeşit sıkıntı ve yalnızlıkla dolup taşan yaz beliriyor; günler, iyice geç kararan havalar, bir parça esintinin özlemle beklendiği geceyarısı sonraları, kendisini terk etmeye, terk ederek can yakmaya hazır aşklar gibi kimlik kazanıyordu.'
'Ben tümüyle saf dışı bırakılıp öldürüldü mü, gönüldeki tüm tutku ve dürtülerin sesleri kısıldı mı, işte o zaman gözlerini açacaktı en son şey, varlıktaki artık ben olmayan öz, o büyük giz.'
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.'
'Böylece iki çocuk gibi el ele duruyorduk ve çevremizi saran tüm karanlık şeylere karşın yüreklerimiz huzur buluyordu.'
'Gittikçe soğuduğumu fark ediyorum ve bu bana hiç de sevinç gelmiyor. Çünkü özün soğuması çok tehlikeli.'
'Ölümden daha korkunç şey olur mu? diyeceksiniz. Olur: Felaketlerin en büyüğü akıldır. Onu yarım yamalak bile olsa, bulduktan sonra kaybetmek, ölümlerin içinde en dehşetlisidir.'
'...daha sert bir kadın böyle bir durumda karşısındakine gücenebilirdi ama Ruth’un yaşadığı, hayal kırıklığından öte bir şey değildi. Hayal kırıklığına neden olansa, şekillendirmek üzere eline aldığı adamın, kalıba sokulmayı reddetmesiydi.'
'Akşam oldu, çiftçilerin hepsi çiftten döndü. İnce Memed gelmedi. Gün battı. İnce Memed gelmedi. Karanlık kavuştu, gene İnce Memed gelmedi.'
Hepsi de birbirinden güzel.Bu tarz içeriklerin artmasını istiyorum Onedio.
Edit son dönem pamuk okumuş belliki
1984, Martin Eden, 65. Tutunamayanlar - Oğuz Atay çok beğenmiştim.