Okuduktan Sonra Derin Düşüncelere Dalıp Uzun Süre Etkisinden Çıkamayacağınız Kitaplar

Herkesin kitap zevki farklı olsa da bazı 'özel' kitaplar okuyucuyu sürükleyiciliğiyle etkisi altına alır ve kitap bitse bile bir türlü bırakmaz. Sizler için en sürükleyici ve etki altına alan kitapları derledik!

Not: Kitap açıklamaları tanıtım bültenlerinden alınmıştır.

'Önerdiğimiz ürünleri seveceğinizi umuyoruz! Bu içerikten alışveriş yapmaya karar verirseniz, Onedio sayfadaki bağlantılardan gelir elde edebilir. Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir.'

1. Ve Dağlar Yankılandı - Khaled Hosseini

Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba. Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek. Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öte. On yaşındaki Abdullah’a sorsanız Peri, her şey demek. Köylerinden Kâbil’e varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Fakat aslında bu bir son değil... Kardeşlerin başlarına gelenler -yakın ya da uzak- ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanacak...

Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakârlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistan’ın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbil’den Paris’e, San Francisco’dan Tinos adasına taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor.

Ve Dağlar Yankılandı, bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla yazıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, büyüleyici bir roman. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş ile dünya çapında sevilen bir yazar olan Khaled Hosseini’nin yazarlığında bir dönüm noktası.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

2. Mai ve Siyah - Halit Ziya Uşaklıgil

Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılan ve Tanpınar'ın 'Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser' diye tanımladığı Mai ve Siyah, dönemin basın, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle de ayrı bir öneme sahiptir.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

3. Empati - Adam Fawer

Yaşamınızın kontrolü sizde değil! Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece 'isteklerinizin' tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

4. Bülbülü Öldürmek - Harper Lee

“İstediğin kadar saksağan vur vurabilirsen, ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.”

Tüm zamanların en sevilen hikâyelerinden biri olan, kırktan fazla dile çevrilen, Oscar ödüllü bir sinema filmi için temel oluşturan ve yirminci yüzyılın en iyi romanlardan biri seçilen Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika’nın acımasız bir önyargı ile zehirlenmiş güneyinde geçen, sürükleyici, yürek burkan ve dikkat çekici bir büyüme hikâyesi. Büyüleyici güzellikler ve vahşi eşitsizlikler dünyasında haksız yere korkunç bir suçla suçlanan bir “zenci”yi savunmak için her şeyi riske atan bir adamın hikâyesi çocuk kahramanın gözünden anlatılıyor.

Şefkat dolu, dramatik ve düşündürücü Bülbülü Öldürmek okurları insan doğasının köklerine; masumiyet ve deneyime, nezaket ve zulme, sevgi ve nefrete, mizah ve pathosa götürüyor. Harper Lee'nin her zaman basit bir aşk hikâyesi olarak gördüğü romanı bugün Amerikan edebiyatının bir şaheseri olarak kabul ediliyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

5. Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık - Mehmed Uzun

Aşka en çok çaresizlerin mi ihtiyacı vardır?

İki çaresiz, yalnız, eksik ve kırgın yürek aynı topraktan olmalarına rağmen yazgılarına yenik düşüp, farklı cephelerde yer alır. Baz devletin derinliklerinde, yalancı bir geçmişle beslenmiş bir komutan, Kevok, üniversiteyi bırakıp sevdiğinin ardı sıra dağları mekan tutan idealist bir genç kız. Ve bununla birlikte akıp giden, bir halkın makus talihi ve gelecek işaretleri. Yazgıları, onları en umulmadık zamanda buluşturup ölüme yolcu eder.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

6. Gösteri Peygamberi - Chuck Palahniuk

Yalnızlık, yabancılaşma, şiddet, pornografi, tüketim ve şöhret açlığı... Televizyon kanallarından boca edilen sayısız yalanla kirlenmiş, hiçbir şeyin dolduramadığı bir boşluk... Gösteri Peygamberi, yeni bir binyılın başındaki modern dünyanın ürkütücü çılgınlığına ilişkin karanlık bir taşlama; medya, şöhret ve pop kültürüne yönelik sivri dilli bir aşağılama...

Tender Branson, Creedish mezhebinin dünyadan yalıtılmış sahte cennetinde doğup büyümüş ve dış dünyaya gönderilmiş binlerce misyonerden biri. Kilise doktrinine göre görevi, yaşadığı sürece çalışmak ve gerekli olduğunda ölmek. Kaderi beklenmedik biçimde değişip onu şöhretin doruklarına taşırken aynı zamanda medya ve popüler kültürün içyüzüyle tanıştırıyor. Yarı tanrıya dönüşme yolunda yaşadıkları yakında yüzleşeceğimiz kıyametin çarpıcı bir habercisine dönüşüyor... Branson, mezhepte kendisine zaten hiç verilmemiş olan hayatı 'dış dünya'nın çirkinliğine sonuna kadar gömülerek yok etmeyi deneyecektir. Ne var ki, hayatına karışan gizemli Fertility Hollis'e göre, kendine bir kader çizmeye çalışması anlamsızdır. Olacaklar zaten bellidir ve olmak zorundadır... Ve 'intihar etmekle şehit olmak arasındaki tek fark gazetede manşet olmaktır.'

Chuck Palahniuk, önlenemez kaderine doğru nefes kesici bir hızla sürüklenen kahramanının gözünden tüketim toplumunun hastalıklı ve anlamsız yaşam biçimini bize bütün çıplaklığıyla gösteriyor. Dövüş Kulübü'nün yazarından, en az ilki kadar çarpıcı bir roman, benzersiz bir yeraltı edebiyatı örneği.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

7. Yeni Hayat - Orhan Pamuk

İlk basımı 1994 yılında gerçekleşen “Yeni Hayat” kitabı bir dönem İletişim Yayınları tarafından basılmıştır. Daha sonra 2013 yılı itibari ile YKY (Yapı Kredi Yayınları) tarafından yayımlanmıştır.

Orhan Pamuk’un kült eserleri arasında görülen “Yeni Hayat”, 40 dilden fazla dile çevrilmiştir. THE GUARDIAN’ın “Yeni Hayat Özel Bir Vaka” diyerek söz ettiği roman 'Bir gün bir roman okudum ve hayatım değişti' sözleri ile başlamaktadır.

“Yeni Hayat” kitabı, romanın ana karakterinin hoşladığı kızın elinde gördüğü kitabı merak edip okumasıyla başlıyor ve karakterin bir yolculuğa çıkmasıyla devam ediyor.Olay örgüsü, ana karakterin gözünden anlatılmaktadır. Kitapta söz edilen “hayat değiştiren” eser, Dante’nin Yeni Hayat adlı eseridir.

Orhan Pamuk'un tuhaf, şiirsel ve başdöndürücü bu romanı 1994 yılında yayımlandığında, tıpkı anlattığı sihirli kitap gibi esrarlı havasıyla kült roman olmuş, bir anda yüz binlerce okura ulaşmış, kırkı aşkın dile çevrilmişti.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

8. Martin Eden - Jack Landon

Jack London'ın yarı otobiyografik romanı Martin Eden, 20. yüzyıl başında sosyal ve ideolojik meseleler ağırlıklı içeriğiyle Amerikan edebiyatında büyük ölçüde kabul görmüştür. London farklı sınıflar arasındaki zihniyet ve değer farklarını gözlerimizin önüne sererken, statü ve servetin Amerikan toplumundaki hayati önemine işaret eder. Romanın ana temalarından biri, başarı ve refah yolunun sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin herkese açık olduğu şeklinde özetlenebilecek Amerikan Rüyası'dır. Ya da bu idealin yarattığı muazzam hayal kırıklığı…

London, romanı bir sanatçının çıraklıktan olgunluğa geçiş sürecini işleyen Künstlerroman geleneğinde yazmıştır. Martin'in aşkı uğruna eğitimsiz genç bir işçiden başarılı ve rafine bir yazara dönüşüm mücadelesini anlatır. Kahramanı hedefine ulaştığında ise motivasyonunu ve heyecanını çoktan yitirmiş, trajik bir sona doğru sürüklenmektedir artık…

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

9. Trendeki Kız - Paula Hawkins

Rachel her gün aynı trene binip aynı çifti izliyordu. Çiftin başına gelenleri bütün ülke duyduktan sonra, hayatlarına dâhil olmaya karar verdi.

'Büyüleyici, sürükleyici, üst seviye bir gerilim. Mutlaka okuyun!'

-S.J. Watson-

'Hem karakter yaratımı hem olay örgüsü muhteşem, harika bir kitap! Yeni neslin Alfred Hitchcock'u.'

-Terry Hayes-

'Zeki, gerilim dolu ve baştan aşağıya sürükleyici bir roman.'

-Lisa Gardner-

'Aklınızı başınızdan alacak, zekice yazılmış bu psikolojik-gerilim romanı hem muhteşem hem de tren enkazı kadar korkunç!'

-Publishers Weekly-

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

10. Bin Muhteşem Güneş - Khaled Hosseini

Bin Muhteşem Güneş romanı; çarpıcı öyküsüyle sadece Afganistan’daki zorlu koşullara değil, tüm dünyadaki kadınların yaşadığı sorunlara ışık tutuyor. Romanın ana kahramanları olarak okurları, birbirinden çok farklı koşullarda büyüyen Meryem ve Leyla adlı iki kadın karşılıyor. Evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya gelen Meryem hayata büyük zorluklarla başlarken, bir öğretmenin kızı olan Leyla ise çok başarılı ve popüler bir çocukluk geçiriyor. Ancak her ikisinin de başına gelen acı olaylar, yıllar sonra yollarının kesişmesine vesile oluyor.

Çocukluğunda annesinin ölümü üzerinde zorunlu olarak babasının evinde yaşamaya başlayan Meryem, ailenin onu istememesi üzerine küçük yaşta evlendiriliyor. Ve kocası Raşit, çocuk sahibi olamadıkları için Meryem’i sürekli aşağılayarak ona yıllarca eziyet ediyor. Bu sırada yan evde yaşayan Leyla, ailesini savaşta kaybettiği için Meryem’in evine taşınmak zorunda kalıyor. Fakat son derece kötü ve çıkarcı bir adam olan Raşit, genç kızın evlerinde kalabilmesi için onunla evlenmeyi şart koşuyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

11. Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseini

Uçurtma Avcısı’nda, birlikte büyüyen Emir ve Hasan adlı iki çocuğun hikayesi anlatılıyor. İki çocuk, ait oldukları sınıflar bakımından birbirinden çok farklı şartlarda büyüyor. Emir’in babası, Afganistan’ın varlıklı ve tanınmış kişileri arasında yer alıyor. Hasan’ın babası ise Emir’in babasının yanında hizmetkar olarak çalışıyor.

Hasan Emir’e koşulsuz şartsız bir sevgi ve bağlılık duyarken, Emir onu sürekli aşağılıyor. Bir gün Uçurtma Şenliği’nde Hasan’ın Emir’i mutlu etmek için yaptığı bir fedakarlık, çok kötü bir olayla sonuçlanıyor. Emir ise bu olaya şahit olmasına rağmen müdahale etmek için adım atmıyor. Dahası, Hasan’a karşı düşmanca tavırlarına devam ediyor.

Afganistan’da Sovyet işgalinin başlamasıyla bölgede yaşayan birçok kişi gibi Emir ve babası da ABD’ye göç ediyor. Burada babasıyla birlikte eski hayatından daha yoksul bir halde yaşayan Emir, Hasan’a yaptığı eziyetler yüzünden sürekli vicdan azabı çekiyor. Ve günün birinde Hasan’a dair bir haber alıp apar topar Afganistan’a dönüyor. Emir’in burada öğrendikleri ise hikayenin akışını baştan sona değiştiriyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

12. Serenad - Zülfü Livaneli

Roman okumak istiyorsanız...

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.

Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

13. Biri Hiçbiri Binlercesi - Luigi Pirandello

Tüm eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de Pirandello, insanın varoluşu ve kimliği üzerine eğiliyor. Halim selim bir adam olan 'Vitangelo Moscarda'nın tüm hayatı, karısının bir gün kendisine sorduğu ve burnun eğriliğinden dem vurduğu o basit soruyla altüst olur. Kendisinden başlayarak tüm yaşamını acımasızca sorgular ve kendini yeniden bulmak için kendini parçalara bölmeyi öğrenir. Moscarda kimdir, kendi gördüğü mü yoksa başkalarının gördüğü mü? Kişilik bölünmesinin acımasızca ve mizahi bir dille işlendiği eser, ölümsüz bir de edebi kahraman da yaratır, 'Vitangelo Moscarda.' Ve o kahraman bize şu soruyu sorar, 'İnsan bir midir, hiç midir yoksa binlerce midir?'

Yalnızlık asla sizi de kapsamaz; sizi daima dışarıda bırakır ve sadece çevrenizde yabancı birinin var olmasıyla mümkündür: Nerede ve kiminle olursanız olun, tamamıyla yok sayılmalı ve siz de etrafınızdakileri tamamıyla yok saymalısınız ki arzu ve duygularınız kaygı verici bir belirsizlik içinde yitik, havada öylece asılı kalabilsin ve kendinizi kanıtlama arzunuz tamamen ortada kalkarken, bilincinizin içtenliği de yok olsun. Sadece kendisinin yaşadığı, sizinse var olduğuna dair en ufak bir iz veya sese rastlayamayacağınız bir yerdedir gerçek yalnızlık ve nitekim orada yabancı olan da sizsinizdir.'

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

14. Fedailerin Kalesi Alamut - Vladimir Bartol

Sabbah'ın yarattığı cennetin içinde gözleri açıldığında hepsinin hayatı hiç umulmadık bir şekilde değişir. Hikaye 11. yüzyıl İranında, kendini peygamber ilan eden Hasan Sabbah'ın, seçilmiş bir grup insanı intihar suikastçısına dönüştürerek bölgede hakimiyet kurmak için çılgınca ve aynı zamanda zekice bir plan tasarladığı Alamut Kalesinde geçmektedir.

Güzel kadınların, yemyeşil bahçelerin, şarap ve haşhaşın göz boyadığı sanal bir cennet yaratan Sabbah, genç savaşçılarını emirlerine uydukları takdirde bu cennete gidebileceklerine inandırır. Kendilerini onun yoluna adayan, ölmeyi de öldürmeyi de göze almış olan bu küçük orduyla hükümdar sınıfına gözdağı verebileceğini düşünür. Sabbah kendi deyimiyle insanların saflığını kullanıp dine adanmışlığı politik emellerine alet eder. Artık kapılar onun için ardına kadar açılmıştır.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

15. Düşüş - Albet Camus

Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca 'Sisifos Söyleni' ve 'Başkaldıran İnsan'la da alırdı belki. Ama Camus'yü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır. 'Yabancı' (1942), 'Veba' (1947) ve 'Düşüş'se (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur. Ancak, kimi yazınseverler bu üç başyapıt arasında daha çok 'Düşüş'ü yeğlerler. Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini ve düşkünlüklerini sergiler. Ama, aynı zamanda, bu dünyada yaşayan, dolayısıyla şu ya da bu biçimde, şu ya da bu ölçüde onun sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak tek tek her birimize bir ayna tutar, eski avukat Jean-Baptiste Clamence'ın öyküsü aracılığıyla, bize kendini tehlikeye atmadan yaşayanların, yani hepimizin ve her birimizin benzersiz öyküsünü anlatır. 'Düşüş'ün yayımlanmasından bir yıl sonra Camus'nün Nobel Ödülünü kazanması bir rastlantı olmasa gerek.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

16. Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley

Cesur Yeni Dünya romanındaki olaylar, 26’ncı yüzyıl İngiltere’sinde geçiyor. Ancak eserdeki zaman “Ford’dan sonra 632 yılı” olarak adlandırılıyor. Bu bağlamda Henry Ford’un üretim bandını icat etmesi, dönemin insanları tarafından yeni bir milat olarak kabul görüyor. Eserde anlatılan dünya düzeninde “maddiyat ve tüketim” yüceltilirken, “insan” bu düzende sadece bir ürün olarak yer buluyor.

Romanda, tıpkı Avrupa tarihindeki Dokuz Yıl Savaşı gibi bir savaş dönemi oluyor. Sonrasında yaşanan ekonomik darboğazdan sonra ise Cesur Yeni Dünya olarak adlandırılan bir düzen kuruluyor. Bu düzende insan ırkının devamı da üretim bantları ile sağlanıyor. Hastalıklar, savaşlar ve fakirlik gibi zorluklar böylece ortadan kaldırılıyor. 

Mutlak huzurun hakim olması için yapılan tüm çalışmaların beraberinde, sanatsal etkinlikler de tamamen yasaklanıyor. Ve bundan dolayı insanlık, kendini tamamen tüketecek zevklerin esiri olarak yaşamını sürdürüyor. Peki, bu gaflet sizce ne zamana kadar sürebilir?

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

17. Kısa Bir Cehennem Ziyareti - Steven L. Peck

Sıradan bir adam olan Soren Johansson öldüğünde, kendini cehennemde bulur. Orada onu sonsuz bir umutsuzluk, işkence ve hüzün beklemektedir ama bu cehennem ona öğretilenlerden yine de çok farklıdır: Burası, yazılabilecek tüm kitapların var olduğu bir yerdir ve oradan kurtulabilmek için kendi hayatının anlatıldığı kitabı bulmak zorundadır.

Bilim insanı ve yazar Steven L. Peck, varoluşu, ölümü, sonsuzluğu sorguladığı bu metafizik romanında, Borges'in ünlü “Babil Kitaplığı” öyküsüne yeni bir yorum getiriyor ve gotik edebiyatın öncü eserlerinden biri olan Vathek'ten beri işlenen umutsuzluk ve ölümsüzlük kavramları üzerine karanlık bir anlatıya imza atıyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

18. Ötekinin Rüyası - Julio Cortazar

Julio Cortazar'ın üç ciltlik öykü külliyatının bu ilk kitabı, edebiyata ve gerçekliğe yaklaşımıyla çağdaşlarını olduğu kadar sonraki nesilleri de derinden etkileyen Arjantinli yazarın zengin ve fantastik öykü dünyasının ilk durağı.

Yazarın 1937-1945 arasında kaleme aldığı ilk dönem öykülerinin yer aldığı Öteki Yaka ve kendi ismiyle çıkan ilk eseri olan Hayvan Hikâyeleri'nin (1951) yanında Oyunun Sonu (1956) ve Gizli Silahlar (1959) derlemelerini de içeren Ötekinin Rüyası, Cortázar'a aşina olanların her okuyuşta farklı yönlerini keşfedecekleri bir başucu kitabı, yeni başlayacaklar içinse mükemmel bir giriş niteliğinde.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

19. Kolera Günlerinde Aşk - Gabriel Garcia Marquez

Kolera Günlerinde Aşk, Florentino Ariza adlı genç bir adamın, başlayan fakat sonu bir türlü gelmeyen derin aşkını konu ediniyor. Romandaki olaylar, Florentino’nun telgraf teslim etmek amacıyla bir evi ziyaret etmesiyle başlıyor. Ve genç adam, bu evde ailesiyle birlikte yaşayan Lorenzo Daza’ya ilk görüşte aşık oluyor.

Lorenzo’yu görmek için her gün evin yakınına giden Florentino, çok geçmeden genç kızın dikkatini çekmeyi başarıyor. Bir süre sonra Lorenzo da Florentino’yu görmek için aynı saatlerde bahçeye çıkmaya başlıyor. En sonunda genç adam, uzun süren bakışmalarına bir anlam kazandırmak için Lorenzo’ya mektup yollamaya karar veriyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

20. Ölü Erkek Kuşlar - İnci Aral

Suna'nın içinde iki ayrı kadın yaşar. 'Su' uysal, uzlaşmacı, evcil, iyi anne ve eş olmaya koşullanmış yanı, 'Na' ise bozuk saydığı her türlü düzene karşı çıkmaya hazır, asi ve cesur kimliğidir. Sürekli çatışma halinde olan çift benlik ve bölünmüşlüğü içinde, bir de kocası Ayhan'ın en yakın arkadaşı Onur'a aşık olunca Su-Na'nın durumu daha da zorlaşır.

Ölü Erkek Kuşlar, bir kadının birine tutkulu bir aşk, ötekineyse köklü bir sevgi ve evlilik bağıyla bağlandığı iki erkek arasındaki yakıcı gidiş gelişlerini anlatırken bu üç kişinin çocukluktan kadın ve erkek olmaya uzanan yolda öngörmeler, koşullanmalar ve kurallarla biçimlenişlerini irdeliyor. Kadın-erkek ilişkilerinin, hem toplumsal tabu ve yargıların özündeki katılık ve şiddet hem de tarihsel bir dönemin baskı ortamında nasıl yorucu bir iletişimsizlik ve çözümsüzlüğe dönüştüğünü gösteriyor. Bu karmaşa içinde aşk çocuksu bir düş, evlilikse düzen sanılan bir düzensizliktir.

İnci Aral; çok sevilen, eskimeden güncelliğini korumakta olan bu ilk romanında bir kadının bağımsızlık ve mutluluğu umutsuzca arayışını sarsıcı bir içtenlik ve ustalıkla anlatıyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

21. Kirpinin Zarafeti - Muriel Barbery

Paris'in merkezinde, gösterişli bir apartmanda, müzik, resim ve felsefe meraklısı, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu elli dört yaşında bir kapıcı kadın. Son derece zeki ve üstün yetenekli ama içe dönük ve yaş gününde intihar etmeyi planlayan on iki yaşında bir kız çocuğu. Utangaç bu iki özel insanı birleştir en bağ binaya yeni taşınan kibar Japon beyefendisi olacaktır. Sessiz insanların zengin iç dünyalarında gelişen, göze çarpmayan güzellikleri yücelten, sınıflar ve nesiller ötesi bir dostluğu konu edinen Kirpinin Zarafeti, pek çok ülkede yayımlanmış, milyonlarca okura ulaşmış, zarif ve etkileyici bir roman.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

22. Algernon'a Çiçekler - Daniel Keyes

Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, bilim adamlarının, zeka seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir adaydır. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde test edilmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir.

Ameliyattan sonra, Charlie'nin durumu günlüğüne yazdığı raporlarla takip edilmeye başlanır. İlk yazdığı raporlara çocuksu bir dil ve imla hataları hakimdir. Ve sonra ameliyat etkisini göstermeye başlar. Charlie artık, insanların kendisiyle dalga geçemeyeceğini ve bir sürü arkadaş edineceğini, aşık olduğu kadına açılabileceğini düşünür. Fakat zekası normalin çok üstüne fırladığından, çevresinde yadırganır, kıskanılır ve istemiş olduğu arkadaşları edinmekte yine başarısız olur ve yine yalnızdır...

Bu deney, son derece önemli bir buluş olarak görülüyordu, ta ki Algernon'da ani bir gerileme baş gösterene kadar... Acaba Charlie'de de aynı gerileme olacak mıydı?

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

23. Gecenin Sonuna Yolculuk - Louis - Ferdinand Celine

Louis-Ferdinand Céline ya da diğer adıyla Louis Ferdinand Destouches, Gecenin Sonuna Yolculuk romanında birinci ağızdan kendi yaşamını ve düşüncelerini aktarıyor. Ancak bunu, bir dış-kimlik olarak yarattığı Ferdinand Bardamu adlı karakter aracılığıyla gerçekleştiriyor. Tıpkı yazarın kendisi gibi ailesine kızarak evini terk eden Bardamu, bir asker ve doktor olarak Fransız ordusuna katılıyor. Orduya katıldıktan iki yıl sonra ise I. Dünya Savaşı patlak veriyor. Kendisi için dahi çılgınca bir kararla savaşa katılan başkahraman, bunun tüm insanlık için bir delilik hali olduğuna inanıyor.

Vatan için canını feda etme düşüncesini hiçbir zaman kabul edememiş olan yazar-kahraman, savaş esnasında şahit olduğu manzaralara daima yabancılık hissiyle yaklaşıyor. İnsana dayatılan ideallere, inançlara ve milliyet kavramına anlam veremeyen Bardamu, savaşın tam anlamıyla uluslararası bir mezbaha olduğunu düşünüyor. Sürekli bu savaşın kendi savaşı olmadığını dile getiren yazar, sıradan insan için özgürlük ve rahatlık gibi imkanların söz konusu olamayacağını, acı bir gerçek olarak gün yüzüne çıkarıyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

24. Adsız Sansız Bir Jude - Thomas Hardy

Acıklı bir ilişkiyi konu etmesinin yanı sıra sıkışmış bir varoluşun, hatta var olamayışın öyküsü olarak Adsız Sansız Bir Jude, Thomas Hardy'nin belki de en sert, en etkileyici ve en ümitsiz eseridir.

Akademiye girme hayalini, yoksulluk ve üniversite yetkililerinin kayıtsızlığı yüzünden gerçekleştiremeyen taş ustası Jude Fawley, mutluluğu kuzini Sue Bridehead'de aramaya başlar. Başarısız evlilikler yaşamış bu iki karakterin sınıflara, topluma ve çağa meydan okuyan kenetlenişi, acı bir olay sonrasında çözülecektir. Taşralı olmayı ardında bırakamayan bir adamın hikâyesi olarak belki de en acıklı ve kişisel Hardy romanı denebilecek Adsız Sansız Bir Jude, modern dünyanın kırsal İngiltere'nin eteklerinde gezindiği dönemin bir anlatısı olarak aynı zamanda sosyal tarih eseridir de.

Romanın cinsel ilişkileri ve evlilik kurumunu ele alış biçimi Victoria dönemi İngilteresi'ni sarsmış, yazarın romancılık kariyerinin de sonunu getirmiştir.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

25. Angela'nın Külleri - Frank McCourt

Ekonomik kriz sırasında, Amerika'ya yeni gelmiş bir göçmen ailesinin çocuğu olarak, Brooklyn'de dünyaya gelen ve İrlanda'nın Limerick kentindeki yoksul mahallelerde büyüyen Frank McCourt'un anıları böyle başlıyor. Frank'ın babası Malachy, genellikle çalışmadığı, çalıştığı zamanlar da aldığı parayı içkiye yatırdığı için, annesi Angela'nın çocuklarını bakıp besleyecek parası yoktur. Ancak aynı Malachy, sorumsuz ve garip bir adam olmasına karşın, Frank'in hikâye yazma yeteneğini ortaya çıkacaktır. Frank, babasının, İrlanda'yı kurtaran Cuchulain hakkında anlattığı hikâyelerle, annesine bebekler getiren, Yedinci Basamaktaki Meleğin hikâyesiyle beslenerek büyür. Belki de Frank'in hayatta kalmasının nedenidir bu hikâye . Frank, paçavralar giyerek, Noel yemeği için domuz başı dilenerek, ateş yakmak için sokak kenarlarından kömür toplayarak, yoksulluğa, açlığa ve akrabalarıyla komşularının umursamaz zalimliğine katlanır. Katlandığı gibi, hikâyesini, yaşama sevinciyle dolu, olağanüstü bağışlayıcı ve etkili bir dille anlatmak için sağ kalır. Her sayfası, Frank McCourt'un şaşırtıcı ve sevecen mizahı ile dolu olan ANGELA'NIN KÜLLERİ, bir klasiğin tüm belirtilerini veren muhteşem bir kitap.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

Bir Yetmez Daha Fazla Olsun Diyenlerdenseniz İşte Oku Oku Bitiremeyeceğiniz Kitap Setleri
Her Ay En Az 1 Kitap! Nisan Ayında Okuma Listenize Eklemeniz Gereken Kitap Önerileri
Elinizden Bırakamayacaksınız! Okuyan Herkeste Bağımlılık Yapan Haruki Murakami ve Kitapları

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
YORUMLAR
07.04.2022

Bana bunlarla gelin yaaaa. 😍😍 Müthiş liste. 👏👏Bazılarını okudum, hakikaten unutulmaz eserler, bazılarını aldım okunmayı bekliyor. Olmayanları da listeme ekledim, emeğine sağlık Roxy. 🌼

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ