'Yok artık' demeyin, ciddiyim. Oktoberfest'in asıl ortaya çıkışı, 1810 yılında, Bavyera Prensi Ludwig ile Prenses Therese'nin evliliğinin kutlanmasıydı. Sonradan sonraya da kutlamalar biralı festivale dönüştü.
Oktoberfest'te her yıl 4,000 eşya kayboluyor. Bu kayıp eşyalar arasındaki en ilginç şey ise 2013 yılında bulunan takma dişler.
2006 yılında çıkardığı olaylardan sonra ünlü münlü demeden festivalden atıldı ve o günden beri de girmesi yasak. Bravo Paris!
Bunca insanın bu kadar çok bira içmesinin asıl sebebi, zamanında kirli olan içme suyundan yayılması muhtemel olan kolera, veba gibi hastalıklardan kaçınmaktı. Sonradan temiz su bulmak kolaylaştı diye de bira içmekten vazgeçecek değiller ya canım. Sağlığınıza! 🍻
Ancak ilk fıçı bira, belediye başkanı tarafından onaylandıktan sonra herkes içmeye başlayabilir.
Son yıllarda festivale katılanların %90'ı turist olduğu için midir, nedendir bilinmez; ama festivaldeki bira fiyatları buradakine göre pahalı.
Sebep basit aslında, Ekim'de çok yağmur yağıyor. Bu nedenle festival tarihi erkene çekilmiş. Bir isim için birbirimizi kırmayalım şimdi...
İlginç bir şekilde çocuklar için de yapılacak çok fazla şey var; ancak içip içip çocuklarına sahip çıkmayan anne babalar sebebiyle de her yıl ortalama 50 - 100 arası çocuk festivalde kayboluyor. Tabii sonrasında bulunduklarını tahmin ediyoruz.
Festivalde sadece Münih sınırları içinde üretilen biraları içebilirsiniz. Bunlar da: Hofbräuhaus München, Spaten-Franziskaner-Bräu, Paulaner Bräu, Löwenbräu, Hacker-Pschorr Bräu ve Augustiner Bräu.
Çadırlar 10,000 kişilik kapasiteye sahip olmasına rağmen, yer kapmak ya da oturmak istiyorsanız, erken gitmelisiniz. Yoksa ayakta kalırsınız, bizden söylemesi...