Oklarla Vurulmuş Olmasına Rağmen Sakinliğini Koruyabilen Bu Adam Kim?

Dini tercihlerinden dolayı oklarla delik deşik edilen bu adam kim? Neden bu kadar sakin? Neden bu kadar çok resmedildi? Aziz Sebastian kimdir ve neden oklarla delik deşik edilmiştir? Hepsinin detayını içeriğimizde bulabilirsiniz.

Bu adam kim ve oklarla vurulmuş olmasına rağmen neden bu kadar sakin?

İsmi Sebastian, Roma İmparatoru Diocletian'ın Praetorian Muhafızları'nda bir yüzbaşı ve aynı zamanda gizli bir Hıristiyan.

İnancı yani Hristiyan olduğu ortaya çıkınca Sebastian tutuklandı, bir ağaca bağlandı ve oklarla vuruldu. Öldü sanıldı...

Ama hayatta kalmayı başardı. Irene adında bir Hristiyan kadın da onun yaralarını sardı.

Sebastian, Diocletian'ı görmek için geri döndü ve Hıristiyanlara yönelik zulmü kınadı. Bunun üzerine de ölene kadar kırbaçlanarak dövüldü ve kanalizasyona atıldı.

Aziz Sebastian'ın hayatı, özellikle de infaz girişimi, yüzyıllar boyunca defalarca resmedildi.

Bu kadar çok resmedilmesinin birkaç nedeni var. En önemlisi, Sebastian'ın acıya olan dayanıklılığının Hıristiyan erdeminin en üstün örneğini temsil ediyor olmasıydı.

Ve oklarla vurulmaya karşı kayıtsızlığı, metanet fikrinin unutulmaz, anlaşılır ve son derece canlı bir görselleştirmesiydi.

Antonello da Messina'nın resmettiği tabloya bakarsak, Sebastian'ın ifadesinin kayıtsızlığın ötesine geçip neredeyse kendinden geçme noktasına geldiğini görüyoruz.

Acı çekmekte mutluluk bulmak güçlü bir fikirdir; Aziz Sebastian'ın bu kadar popüler bir konu olmasına şaşmamalı.

Bazı durumlarda, Albrecht Dürer gibi büyük bir sanatçının ellerinde bile, oklarla vurulmuş sakin görünümlü bir adamın görüntüsü oldukça eğlenceli olabilir.

Özellikle de Sebastian'ın ifadesi sakin veya kararlı olmaktan çok kafası karışmış veya sinirli görünüyorsa.

Ve sanatçılar için konuşursak, onlar belki de çıplak bir erkeğin Greko-Romen tarzında tasvir edilmesini ve hatta belirli bir klasik duygusallığı beğendiler.

Ayrıca, bir azizi resmetmenin olağandışı bir yanı da yoktu...

Yüzyıllar boyunca azizler sanata hükmetti. Aslında sadece sanata da değil.

Onlara geniş çapta tapınılırdı, herkes onların hayatlarının hikayelerini bilirdi, insanlara onların adları verilirdi ve Venedik'teki St Mark's veya Londra'daki St Paul's gibi kiliseler onlara adanırdı.

Azizler her yerdeydi.

Her yerdeydiler fakat çoğunlukla İncil'de yoklardı.

İlk azizler, inançları için öleni zulüm gören Hıristiyanlardı.

Günümüz Türkiye'sinden gelen ve önce orada ibadet eden Romalı bir asker olan St George gibi.

Kısa süre sonra piskoposlar azizleri tanıma sorumluluğunu üstlenmeye başladılar, ancak 10. yüzyılda Vatikan işin içine girdi ve 1170'te III. İskender, yalnızca Papa'nın azizleri resmen aziz ilan etme hakkına sahip olduğuna karar verdi.

Yine de bu, resmi olmayan 'halk azizlerinin' yaratılmasını durdurmadı.

Azizlere hürmet etmenin anahtarı kutsal emanetlerin korunmasıydı.

Neydi bunlar? Sahip oldukları veya işkence gördükleri nesneler, giydikleri giysiler, hatta vücutlarının parçaları.

Muhteşem emanetlerle kaplıydılar ve insanlar onları görmek için hacca gittiler.

Ve böylece azizler, Mukaddes Kitapta yer almasalar da, Hıristiyanlığın önemli bir parçası haline geldiler.

Rol model ve kahramanlardı. Yılın her günü onlardan bir veya daha fazlasına adanırdı, insanlar onlara dua eder, hacca giderdi ve resimleri her kiliseyi ve evi süslerdi.

Hagiografiler yani azizlerin hayatlarını ve mucizelerini anlatan biyografiler, Orta Çağ boyunca çok ilgi gördü ve okundu.

Jacobus de Voragine tarafından 1200'lerde yazılan ve yüzyıllardır Avrupa'nın hemen hemen en popüler kitabı olan Altın Efsane gibi.

Azizlerin her biri, belirli yerler veya mesleklerle ilişkilendirildi. Ambrose, Milano'nun ve arıcıların koruyucu azizidir, Genesius aktörlerin, Joseph of Cupertino astronotların, Lidwina ise buz patencilerin...

Ve bu aziz çeşitleri her zaman genişliyordu.

1582'de ölen ve 1622'de aziz ilan edilen Ávila'lı Aziz Teresa gibi.

Şu anda 'resmi' olsun ya da olmasın 10.000'den fazlası var.

İnsanlar da belirli sorunlarda yardım için onlara dua etti.

Mesela Anthony, cilt hastalıklarının koruyucu azizidir.

Anlayacağınız üzere neredeyse her durum için her zaman çağırılacak bir aziz vardı.

Sanatta azizlerin tasviri hakkında büyüleyici olan ise, Sebastian ve okları ya da Aziz Francis ve kafatası olsun, hepsinin kendi özel ikonografisine sahip olmasıdır.

Onları nerede tasvir edilirlerse edilsinler hemen tanınmalarını sağladı.

Roma İmparatoru Maxentius tarafından tekerlek üzerinde ölüme mahkûm edilen İskenderiyeli Catherine gibi.

Dokunduğunda parçalara ayrıldı, bu yüzden kafasını kestirdi.

Catherine, bu örnekte de göreceğiniz üzere, her resimde bir tekerlekle tasvir edilmiştir.

Ayrıca yoncasıyla Patrick, deniz tarağı kabuğuyla James ve çalışma odasında ya da vahşi doğada bir aslanla (hatta çalışma odasında bir aslanla!) yazan Jerome var.

Bazı sıra dışı ikonografiler arasında, genellikle kendi kanından bir şişenin yanında görülen, Napoli'nin koruyucu azizi Januarius yer alır.

Askeri mühendislerin koruyucu azizi olan Barbara elinde bir kule ile resmedilirken, müzisyenlerin koruyucu azizi Cecilia bir org çalıyor.

İtirafların ve ebelerin koruyucu azizi Raymond'un dudakları bir asma kilitle mühürlenmiştir.

Roch ise uyluğundaki vebayı gösteriyor.

Bu belirleyici ögeler sayesinde azizler, onları gören herkes tarafından hemen tanınabilirdi.

Ancak azizlere karşı duyulan bu saygı herkes tarafından tartışmasız kabul görmüyordu elbette. 

Protestan Reformunun itici faktörlerinden biri, insanların azizlere *çok fazla* taptığı inancıydı.

Orta Çağ ve Rönesans sanatı, azizler ve onlara tapınma bağlamında bakıldığında çok daha anlamlı olmaya başlar.

Hümanist Bir Bilgin ve İlahiyatçı: Desiderius Erasmus'un Hayatına Dair Bilinmeyenler
Gözlerinize İnanmakta Zorlanacaksınız: Simülasyonda Olduğumuzu Düşündürten Olağanüstü Yerler
Hepsi İleri Görüşlü Bir Adam Sayesinde: Küllerinden Doğan Barselona'nın İlginç Hikayesi

Popüler İçerikler

Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
YORUMLAR
17.05.2023

herhangi bir Türk genci olabilir

17.05.2023

Kara Murat :D

17.05.2023

Köroğlu 😂😂

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ