Dikkat! Okurken sesleri kulaklarınıza gelebilir. Babalarımızdan duymaya alışkın olduğunuz tüm cümleleri aklınıza getirin. Şimdi yavaşça sayfayı yukarı doğru kaydırın ve cevaplarınızı sesli bir şekilde tekrar edin. 😅
Dikkat! Okurken sesleri kulaklarınıza gelebilir. Babalarımızdan duymaya alışkın olduğunuz tüm cümleleri aklınıza getirin. Şimdi yavaşça sayfayı yukarı doğru kaydırın ve cevaplarınızı sesli bir şekilde tekrar edin. 😅
Türk Dil Kurumu sözlüğünde 17 ayrı karşılığı bulunan 'bakmak' sözcüğü babalarımız için tek bir anlam ifade eder ve genelde bakmazlar ya da bakmayı unuturlar. O halletmeleri de biz iyi biliriz. 😅
Yeni bir fikir, bir ihtiyaç yahut bir öneride bulunduğunuzda duymanızın olası olduğu ve bir dakikalık sessizlik oluşturabilecek o eşi benzeri olmayan cümle budur. Bir diğer şekli de 'İcat çıkarma.' demektir.
Mezun ol da öyle konuşalım, sen önce bi notlarını düzelt bakalım gibi sayısız çeşide evrilebilecek bu cümlenin ana fikri 'gerekli koşullar sağlanırsa isteğini gerçekleştirmemek için yeni bir bahane bulacağım' demektir. 💯
Tam kendinize kişisel bir vakit ayırıp 'Oh be şimdi başlıyorum.' dediğiniz anda ağzından bu sihirli sözcükler dökülür ve akabinde sizi salonda ufak çaplı bir çay partisi karşılar. ☕
Bu ben etrafa güvenmiyorumları hepimiz yakından tanırız. Kimi zaman alttan alırken kimi zaman şiddetli kapı çarpmalarına, yemeği odada yemelere hatta odanın kapısını kilitlemelere kadar uzar gider. Babalarımız hem ayran dökmüyor hem de yoğurt ekşitmiyor.
En sevdiğimiz soru olabilir. Duyduğumuz anda pozitif enerjinin ayaklarımızdan kafamıza kadar bir anda hissedildiği, 'Ulan az söylemiyim ama abartmayayım da...' ikileminde orta yolun bulunmaya çalışıldığı terapi gibi sorudur kendisi. 💵😅
Genellikle konservatuar öğrencilerinin, sanatın herhangi bir dalıyla meşgul kişilerin sıkça duyduğu laflardan biridir. Babadan duymasanız bile klasik teyze hayıflanmalarından sayılır. Hatta 'Yazıııık!' , 'Olsun üzülme...' gibi sinir bozucu tepkilerle de karşılaşırsınız. Babalar tarafından bu cümle evladının geleceğine yönelik duyduğu kaygıyı ifade etmek için kullanılırken kimileri tarafından seçtiği alana saygı duyulmadığı hissi uyandırır. Ama gördüğümüz üzere şimdilerde o altın bilezikler epey işimize yarıyor.
Genelde babalar babaların mesleğini hep merak ederler. Bunun altında evladım kimlerle muhattap olacak, hangi tür insanlarla karşı karşıya kalacak gibi kaygılar mevcuttur. Ama şimdi babacım ben ne bileyim adamın ne iş yaptığını? Boşversene. 💼
Bu tam olarak bir kabulleniş, öğrenilmiş çaresizlik diyebiliriz. Aynı zamanda bir baştan savma örneğidir de. Evde kimin sözünün geçtiğinin, kimi kararları annelerin alması gerektiğinin de farkına varıştır. Ya da hayır diyen ben olmayayım planıdır. Peki babaya sorulan soru neden tekrar anneye soruluyor? Aa yoksa?
Eyvah ki ne eyvah! Acilen uzaklaşın. 😂 En kilit cümlelerden biridir bu. Gerçekten kızmayanların hakkını yememekle birlikte 'Vallahi kızmayacağım' diyen babaların kızmadığı çok büyük istisnadır. Bir haltlar karıştıranlara duyurulur!
Bu hangi yaşta olursak olalım her zaman kulaklarımıza pelesenk olmuş bir cümledir. Ebeveynler genelde büyüdüğümüzü kabullenmemekte baya ısrarcıdırlar. Kimilerimiz için bunu anlatabilmek ve kendini birey olarak kabul ettirebilmek zor olsa da bu cümle o kalpten sevginin, koruma iç güdüsünün dışa vurumudur. Varsın biz hep küçük olalım, siz bizim yanımızdan eksik olmayın. 😍
İşlediğiniz bir vukuatın kızgınlığı geçtikten sonraki yumuşama evresine geçişe ait bir cümledir bu. Genelde tam olarak sinirim geçmedi mesajı vermeye çalışılır. Sen de baban gibi ol demektir. Ama keyifli zamanlarda anlattığı kendi vukuatları hariç. Aman diyim gaza gelip 'Ee sen de annemle evlenmeden önce...' ile başlayan cümleler kurmayın. Maazallah.
Gözlerimizi dolduran, en zor dönemlerimizde ilaç gibi gelen bir cümledir bu. Bir evlat olarak takdir edilmekten, saygı duyulur bir birey olmaktan, babanın desteğini sırtında hissetmekten daha değerli ne olabilir? Baba gibi baba dediğimiz, evlatları ve ailesine sımsıkı sarılan tüm kahraman babalara selam olsun! 🥺
"Gel azıcık yanımızda otur." iyi bir çocukluk dönemi geçirip anne ve babasını kaybedenler bilir, bu cümleyi tekrar duyup gerçekleştirmek için ömürden epey bir yıl verilir..