“Aranabilecek her yere gittik, bizimle ilgilenecek kimseyi bulamadık. Hâlâ bir muhattabımız yok. Günlerce resimlere baktık. Hiçbir sonuç çıkmadı. Kızımızın biyolojik anne ve babası olmadığımız için DNA testi veremiyoruz. Bu yüzden kızımın arabasını bulup arabasından saç tellerini topladık. Görevlilere durumu anlattık. Topladığımız saçları Trabzon Adli Tıp Kurumu’na göndermemizi söylediler, gönderdik. Oradan raporu aldık, Antakya’daki savcıya teslim ettik. Hatay’a Diyarbakır Adli Tıp Kurumu başkanı bakıyormuş. Oranın adli tıp kurumu başkanı, oluşturulan DNA profilini kabul etmemiş. Annesi, kızımız 14 yaşındayken saçlarını kesip bir albümün içinde saklamıştı. Aklımıza bu gelince, kepçe operatöründen rica ederek evimizin enkazında 12 saat boyunca albümü aradık, kızımın saçlarınının olduğu albümü bulduk. Ertesi gün savcıya saçları götürdük, saçlar delil torbasına konuldu. Teslim tutanağı tutuldu. Aradan 10 gün geçti, haber gelmedi. Öğrendik ki savcı saçları kaybetmiş. Bir açıklaması da yok. Personel almış, nereye koyduğunu bilmiyormuş, biraz beklemeliymişiz. O günden bu yana hiç kimse bizi aramadı.”
Tarifi yok bu acıların yaa. Mal mülk bir şekilde yerine konuyor da kaybolan hayatların telafisi olmuyor. Üstüne bir de cenazesi bulanamayanlar var. Gidip dua etmek, konuşmak istiyorsun ama yok. O bile yok.
Sakın ola bu kayıp insanların naaşlarını kaçırıp organlarını satmış olmasınlar? Bu iktidarın gölgesindeki Türkiye'de aklıma her şey geliyor artık.
devlet yok!