Tüm bu hengame arasında, Türk askerinin Libya’daki görev süresinin uzatılmasından saatler sonra, Libya heyetini taşıyan uçak ülkemizin kalbinde, yani Ankara’da düşüyor. Kaza mı, bela mı henüz bilinmezken; Yunan tarafı düşen uçakla ilgili alaycı başlıklar atıp ülkemizi aşağılamaya yelteniyor, İsrail basını da “Daha bu ne ki?” dercesine tehdit dolu yayınlar yapıyor.
İşin özü; dünya yarın için pozisyon alıp farklı dillerde aynı cümleleri kurarken, biz hâlâ dün ile boğuşuyoruz. Ülkeler yarın için başka ülkelerle dostluk pekiştirirken, biz bizimle bile yan yana durmayı beceremiyoruz. En yakın zamanda, bu vatanın sadece senden ya da şahsen benden ibaret olmadığını hatırlamamız dileğiyle… Zira Batı’nın efeleri, Kuzey’in uşakları, Güney’in yörükleri, bozkırın yiğitleri, Doğu’nun beyleridir Türkiye.
Seni beni bırakıp, artık “biz” olabilmek ümidiyle…
Haklı. Ülke yavaş yavaş işgal edilirken biz magazinle, siyasi partilerle, madde bağımlılarla,hırtlarla,zamlarla,vatandaşını ayrıştıran hükümetle uğraşıp duruyoruz. Dünya gelişiyor, ülkeler ileriye gidiyor ama biz kendi içimizde düşmanlaşıyoruz sadece.
İhanete evrilen cehaletle nasıl birlik olacaksın?