Oğuzhan Aygören Yazio: Formula 1’in Düşündürdükleri

İkibinli yılların başlarında zenginlik ve refah artışını hızla yaşayan bir ülke olarak ülkece içimizde kalan işleri gerçekleştirmeye ve bir nevi tribünlerdeki sloganın* gücü ile sesimizi duyurmak için üzerimize düşenleri yapmaya başladık. AB uyum süreci ile ekonomik, hukuki ve diğer tüm alanlarda gerekenler yapılırken sportif anlamda UEFA, Süper Kupa, Dünya üçüncülüğü başarıları ve akabinde uluslararası organizasyonlara ev sahiplikleri geldi.

Bunların en sükselisi sanırım Formula 1 yarışları oldu.

İstanbul Ticaret Odası (İTO), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul İl Özel İdaresi ortaklığında kurulan Formula İstanbul Yatırım AŞ (FİYAŞ), 100 milyon doların çok üzerinde bir yatırımla bu projenin finansmanını sağladı. Ancak yönetimini ve sürdürülebilirliğini sağlayamadı. Çünkü 2005 yılında başlayan Formula 1 yarışları, 2011 yılında son kez yapıldı ve pist kaderine terk edildi. Neyse ki, pistin başına bir iş gelmeden Intercity kurucusu Vural Ak, bir girişimcilik örneği göstererek pisti kiraladı ve daha ilk günden Formula 1’i yeniden nasıl getirebiliriz diye çalışmalara başladı. 

Daha önce sevgili Vural Ak’ın davetlisi olarak birkaç kez Intercity Park’a gitme fırsatım olmuştu. Hatta yarış arabalarıyla pistte tur da atmıştım. Bir zamanlar Formula pilotu hayali kurmuş olsam da pistte attığım tur esnasında hayatımda daha önce hiçbir virajı 200 km hızla giderken dönmediğimi fark etmem ve yarış kariyerimi iki tur ardından sonlandırmam uzun sürmemişti 😊.

Intercity, bu pisti kendi yuvası yaptığından bu yana burayı yılın her günü yaşayan bir yer haline getirmek için çalışıyor. Güvenli sürüş eğitimleri, araba müzeleri, Porsche, Renault, Mercedes gibi markalarla yapılan anlaşmalar ile burada sürekli bir aktiviteye katılmak mümkün. Ayrıca V Weekend isimli hafta sonu etkinlikleri ile burası on binlerce kişinin ailecek geldiği bir panayır alanına da dönüyor. Tüm bunlar etkileyici. Ancak yine de piste her gidişimde bir hüzün vardı içimde. Yarım kalmış bir hikâyenin eksikliği.

Bu hafta sonu ise bu hüzün yerini coşku ve heyecana bıraktı.

Araçların piste çıkması ve tüm dünyanın gözünün yeniden bu pistte olması sebebiyle pistin mutlu olduğunu ve ruhunun canlandığını hissettim. Araçlar ait oldukları yere dönmüşlerdi. Intercity Park, kullanım amacına uygun olarak yaşıyordu. Nefes alıyordu. Mutluydu.  

Buradan yola çıkarak şunu düşündüm. Peki bizler ne için yapıldık? Bizim kullanım amacımız ne? İçimizde bir hüzün mü var yoksa bir coşku mu?  

Bu sorulara cevap aramak isterseniz Formula 1 tecrübesinden çıkardığım 5 maddelik dersten faydalanabilirsiniz:

1. Memur zihniyeti yerine girişimci zihniyetinde olun. Formula 1 Türkiye’nin yönetim şirketi bürokrasi ile yönetiliyordu ve bu durum işin sürdürülebilir olmasına engel oldu ve işi batırdı. Nihayetinde vizyoner bir girişimci bu işi tekrardan bizlere kazandırdı. 

2. Girişimcilik tanımını yaparken bahsettiğim gibi hep sınırları aşan bir yapıda olun. Bugün yarışı kazanan ve 7. şampiyonluğunu ilan eden Hamilton, sanki ilk kez yarışıyormuşçasına aç ve istekli bir şekilde kendini aşma uğraşı içindeydi. 

3. Profesyonellik ve disiplini hiç elden bırakmayın. Aslında sadece bir araba yarışından bahsediyoruz. Ancak bu yarış milyarlarca dolarlık bir endüstri ve büyük bir ilgi değeri var. Bu işi değerli kılan ise bu iş için verilen emek. Yarış biter bitmez podyumda tören yapılırken mühendisler ve teknisyenler bir sonraki yarışa hazırlanmaya başlamıştı bile.  

4. Ne kadar zor olsa da sizi heyecanlandıran ve içinizde coşku uyandıran işler yapın. Intercity kurucusu Vural Ak, bunun en güzel örneği. Kendisiyle her konuştuğumuzda yaptığı farklı, vizyoner ve cesur işlere şahit oluyorum ve başarılarını alkışlıyorum.

Kendisiyle yaptığım TV programında girişimcilik macerası hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz:

5. İşi iyi yapmak yetmez, işi iyi anlatmak ve iyi ilişkiler kurmak lazım. Hem Formula 1’in araba yarışı olmanın ötesinde değer yaratması hem de Intercity’nin bu yarışı ülkemize getirmesi doğru iletişim ile mümkün oldu. 

Her birimiz özel bir amaç için dünyaya geldik. İnsan olmanın ortak yanları olsa da her bir insanın kullanım kılavuzu farklı. O zaman biz de içimizdeki motorun sesini açalım ve kendi özgürlüğümüzü ve şampiyonluğumuzu ilan edeceğimiz yarışların peşine düşelim. 

* “Avrupa, Avrupa, Duy Sesimizi; İşte Bu Türkler’in Ayak Sesleri”

Twitter

Instagram

YouTube

LinkedIn

Medium

Facebook

Facebook

Popüler İçerikler

Ali Atay'dan Türkiye'deki Linç Kültürüne Tepki: "Bu Ülkenin Seliyle, Yangınıyla Ben Niye Mücadele Ediyorum"
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
YORUMLAR
29.11.2020

Okuyan da pist intercity e geçtikten sonra yarış üstüne yarış yapıldı zanneder. Bir b.k olduğu yok sadece bir f1 yarışı yapıldı o da korona dan dolayı diğer yarışların iptal edilmesinden, yarışta tam bir rezaletti, son haftaya ancak tamamlanan asfaltın daha kötü görünmemesini sağlayan tek şey yağmurdu. O da olmasa iyice rezil olacaklardı.

29.11.2020

İstanbulpark inşaatında bulundum. Sonrasında bazı markaların cup yarışlarına katıldım. Teknik olarak güzel bir pist. Ancak perde arkasında ilk sorun pistin lokasyonu. Çünkü adamlar öncelikle İstanbul olduğu için pist etrafında tarihi dokuyu görmek isterler. Takvimdeki pistlere baktığımızda etraflarında orman, dağ, şehir, çöl gibi değişik manzaralar görmek istenir. Bizim pistin çevresi berbat. Fiyatlar, maliyetler bizim standarda göre çok yüksek. Motor sporları ülkemizde çok yüksek finansman gerektirdiği için layıkı ile yapılamıyor, yapılamadığı için de ilgi az. Intercity yönetimine geçince de öyle etkinlik üstüne etkinlik yapılmıyor. Bu sene pandemi piyangosundan takvime girdik umarım tekrar pistimizde yarış olur.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ