Öğretmenlerin Rahat Koşullarda Çalışıp Hak Ettiklerinden Fazla Maaş Aldıklarını Söyleyen Kişi Tartışma Yarattı

Geleceğimizin mimarları öğretmenlerimizin çalışma ve tatil günlerini hesaplayan, rahat koşullarda çalıştıklarını ve hak ettiklerinden fazla maaş aldıklarını söyleyen kişi sosyal medyada yeni bir tartışma yarattı. 

Gelin önce öğretmenlerimizin çalışma koşullarına, zorlu atama süreçlerine ve özel sektör zorbalığına bi' göz atıp ufak bir hesap yapalım...

Bugün hepimizin özlem duyduğu okul sıralarına geri dönüyoruz.

Çünkü bir sosyal medya kullanıcısı, bir öğretmenin çalışma ve tatil günlerini hesaplayıp öğretmenliğin rahatlığına imrendiğini söyledi.

Gelin birlikte ufak bir hesap yaparak başlayalım.

İçinde bulunduğumuz 2023 yılını baz alırsak;

Toplam bir memur veya özel sektör çalışanı bir yılda 135,5 gününü çalışmadan geçiriyor.

Buna ek olarak 40 günlük rapor ve mazeret tatilleri de yer alıyor. Bu da 175,5 gün ediyor.

Bu hesaba bakarsak memur/özel sektör çalışanı ile öğretmen arasında sadece 9,5 gün fark elde ediyoruz.

Gelin biraz da öğretmenlerin hem iş hem de özel yaşamına göz atalım, zorlukları ve rahatlıkları karşılaştıralım.

4 yıllık Eğitim Fakültesi serüveniniz bitti. Artık öğretmensiniz! Tam her şey bitti derken aslında her şeyin daha yeni başladığının farkına vardınız. Evet, doğru; KPSS!

Bir sene boyunca her günü, her anı ders çalışarak geçirdiniz. Sorulabilecek tüm soruların cevabını ezberlemeye çalıştınız. Formüller ezberler derken bir de kenarda köşede Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi'ne çalışmaya çalışıyorsunuz.

Bu da tam 3 sınava tekabül ediyor.

Emeklerinizin karşılığını aldınız ve girdiğiniz sınavlardan güzel puanlar aldınız. Tercihler yerleştirmeler derken son basamak mülakat kaldı. Liyakatsiz bir dönemden geçtiğimiz için bu kısım oldukça kritik...

Gerçi bu mülakatların geçtiğimiz aylarda kaldırıldığı bildirildi.

Atandınız diyelim, en az 30-40 kişilik devlet okulu sınıflarına giriş yaptınız. Öyle bir dönemdeyiz ki artık öğretmen-öğrenci ilişkileri iyice gevşemiş, öğrenciler öğretmenleri arkadaşları gibi görmeye başlamış.

Annem hep der 'Biz zamanımızda saçımızı örmeden okula giremezdik, erkekler asker tıraşlıydı. Öğretmenlerimizi sokakta görünce bile esas duruşa geçerdik' diye. Tabii bu saygı yıllar içinde kayboldu gitti.

Anasınıfı, ilkokul, ortaokul ve lise... Her dönemin kendine göre zorluğu var cidden. Hem çocuklara bir şeyler öğretmeye hem de onları kontrol altında tutmaya çalışmak zor olsa gerek.

Hele bir de o çocuklar ergenliğe girdiyse asiliklerini görmezden gelip onların yapacağı en ufak kötü davranışı önceden sezip engellemeye çalışmak zor olsa gerek.

Birçoğunun idolü olacağınız için yapacağınız her hareket, söyleyeceğiniz her söz büyük önem gösteriyor. Belli bir yerden sonra sosyal medyada paylaştıklarınız, sokaktaki davranışlarınız bile öğretmenlik kariyerinizi etkilemeye başlıyor.

Saygısız öğrencileri rehabilite etmek, yaptıklarını görmezden gelmek artık yaşam biçiminiz olmalı. "Öğretmen taktı bana ya", "Hocanın eli çok sıkı, iki not veremiyor", "Bu da bir şey öğretemiyor" veya "Ne olacak canım bir puan daha verseniz?" gibi söylemlerle karşı karşıya kalırsınız.

Oysa siz elinizden gelenin fazlasını yapmışken... Hele bi' de biraz sıkıntılı öğrenci ya da veliye denk gelirseniz maalesef sonuç öğretmene şiddet uygulamaya kadar gidiyor...

Hep Afet Hoca tadında olamazsınız ki!

Bazen de Mahmut Hoca olmanız gerekir. Yeri geldiğinde öğrencilerinize güzel dersler vermeniz gerekir. O zaman da büyük tepkilerle karşılaşırsınız. Oysa sizin isteğiniz sadece öğrencilerinizin iyiliğini istemek ve mesleğinizi icra etmek.

Mecburi hizmet, doğu/şark görevi var bir de. Hele evliyseniz bu 3 yıl eşinizden, evinizden, ailenizden ayrı kalmak anlamına geliyor. Bazen tuvaleti bazen tahtası bazen ise sırası olmayan köy okullarında büyük uğraşlar vermeye başlayacaksınız. Sobasız okullarda öğrencilerinizle sarılarak ısınacaksınız belki de.

Ama onlara öğrettiğiniz her harf kalbinizi ısıtacak. Bu da fiziksel olarak sizi ısıtmaya yetecek...

Laf aramızda gittiğiniz yerde ev bulamayacak, bulduğunuzda da maaşınızın yarısından fazlasını kiraya vermek zorunda kalacaksınız.

Buraya kadar atanmış öğretmenlerle aynı şeyleri yaşıyormuşuz değil mi?

Bir de atanamadığınızı farz edelim. O zaman ise özel sektör kucağını açmış sizi bekliyor olmayacak tabii. Didinip uğraşıp bir yere girdiyseniz de geçmiş olsun, çok zor günler sizi bekliyor.

Sigorta yapmayan, yatırdıkları maaşın bir kısmını geri elden isteyen, resmi/dini tatillerde bile çalışmaya zorlayan yöneticiler sizi bekliyor.

Sizi bekleyen bir diğer şey ise 'Parasını vermiyor muyuz? Bildiğin ne varsa öğret' diyen veliler, sizi paralı çalışanı olarak gören öğrenciler...

Ve bazı okullarda maalesef karşılaştığımız 12 saati zorlayan mesai saatleri.

Yani aslına baktığınızda her mesleğin kendine göre zorluğu ve rahatlığı var. Fakat kişisel görüşümü belirtmem gerekirse birkaç mesleği hiçbir koşulda eleştirmemek gerekiyor.

Bu mesleklerin başında gelen de öğretmenlik... Öyle kutsal, öyle değerli bir meslek ki geride kalan tüm mesleklerin yolu öğretmenlerin elinden geçiyor.

Bugün hayatımızı kurtaran doktoru, evimizi yapan mühendisi, başımız sıkışınca aradığımız kolluk kuvvetlerini, ülkeyi idare edecek cumhurbaşkanını, hakkımızı savunacak milletvekillerini ve hatta ilerde çocuklarımızın gideceği öğretmenleri bile onlar yetiştiriyor.

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi; Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister.

Geleceğimizin mimarı olan öğretmenlerimizin gerektiği saygıyı görmesi gerektiğini söyleyip sözü sosyal medya kullanıcılarına bırakıyorum.

Öğretmenlerin de öğrenciler gibi 3 ayın hepsini tatil geçirdiğini sanan kişiler var mesela.

twitter.com

Bilmeyenler için söyleyeyim; atanmış bir öğretmenin tatili Temmuz ayında başlar ve Ağustos ortasında biter. Eğer özel sektör öğretmeniyle maalesef ki sömestr ve yaz tatillerini pas geçer. Ya maaş almaz ya da o üç ayda da asgari ücrete çalışmaya devam eder.

İki tarafın düşüncelerini de sizlerle paylaşacağım, son sözü ise size bırakacağım!

twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

twitter.com

Yorumlarda buluşalım!

twitter.com

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
YORUMLAR
27.07.2023

TR kadar öğretmen düşmanı bir ülke yoktur muhtemelen. Rezalet...

27.07.2023

her mesleğin kendince zorlukları var, herhangi bir mesleğin de şu kadar alıyorum deyip başkasıyla kndini kıyaslamasini yanlış ve acınası buluyorum amaa söz konusu eğitimci burda, özellikle işini hakkıyla yapan eğitimciler. fazla bulan bir hafta çocuğuna evde ders vermeyi denesin. sabır ve tahammül gerektirir özellikle ilköğretimde. atanamayan binlerce öğretmen olduğunu göz önünde bulunduralim bide. işini hakkıyla yapan tüm eğitimcilere sonsuz saygı duyuyorum.

28.07.2023

Öğretmenlerin en büyük rahatlığı programlarını birleştirip boş gün çıkarma ya da en azından erken çıkma gibi durumlar yaratabilmeleri. Bir öğretim görevlisi olarak bende o da yok darmadağın bir program, yüksek lisans harici boş bırakmaya taviz verilmeyen bir sistem. Sonuç, MEB'teki hocanın benden daha fazla sayıda proje yazması, benden daha kolay yüksek lisans yapması. Güya akademide olan benim 😄

27.07.2023

çocuğunu eğitecek insanın geçim kaygısı varsa ne derece verimli olacağını çocuğunu nasıl yetiştireceğini de düşünsen keşke.

TÜM YORUMLARI OKU (12)