Aslında bebeklerimizle birlikte biz de büyüyoruz ve pek çok şey öğreniyoruz. Siz ne dersiniz?
Aslında bebeklerimizle birlikte biz de büyüyoruz ve pek çok şey öğreniyoruz. Siz ne dersiniz?
Tam olarak bu nedenle anı yaşamak çok önemlidir. Anda yaşayıp geçmişi geride bırakmak, dönüp hayıflanmak yerine ayağa kalkıp devam etmek, geleceği düşünmeden şimdiye bakmak bebeklerden öğrenmemiz gereken en önemli şeylerden biri.
2,5 yaşındaki oğlumun kahkahalarla gülmesinin hemen ardından değişen duygu durumuyla üzülmesi, uykusundan uyandığı an ile bir dakika sonrası arasındaki farkı ve tüm bu anlarda geçmişi ya da geleceği düşünmemesi beni hep çok etkiledi.
Biz yetişkinler; duygularımızı dolaylı yoldan anlatır, karşımızdakinin bizi anlamasını bekleriz ama bebekler öyle değildir. Dolaysız bir şekilde yaşadıkları her şeyi yansıtır ve saf duyguyu olabildiğince aktarmaya çalışırlar.
Bu nedenledir ki; oğlumun ağladığı, istemediği, korktuğu, güldüğü, eğlendiği her şeyi kolaylıkla fark edebiliyorum ve onu her şeyiyle anlayabiliyorum. Keşke yetişkinler olarak bunu kaybetmeseydik…
Üzüldüğümüz, çaresiz kaldığımız, kendimizi ifade edemeyerek ağladığımız ve çözüm bulmak için çabaladığımız anlarda yetişkinler olarak farklı tepkiler veriyoruz. Bebekler ise kurdukları empatiyle yalnızca saf sevgilerini gösteriyor ve bu, yaraları sarmaya yetiyor.
Çaresiz bir anımda boş bulunup, ağladığımda oğlumun sarılması hayatımda gördüğüm en güzel teselliydi sanırım. Ne olduğunu hiç anlamamasına rağmen bunun bana iyi geleceğini fark etmişti.
Empatinin sözlükteki karşılığı şu: Kendini karşısındakinin yerine koyarak düşünme, karşısındakinin ne düşündüğünü, duygularını sezebilme, anlayabilme yetisi. Karşınızdaki insanın duygularını anlayabilmek için kendinizi onun yerine koymak her zaman işe yarar tabii ki…
Oğlum bir kitapta farelerin evinin yandığını ve evsiz kaldıklarını gördüğünde çok üzülmüştü. İtfaiyenin neden yetişemediğini sormuş, kendi kendine çözüm bulmaya çalışmıştı. Empatinin bu kadar erken oluşabileceğini o ana kadar hiç düşünmemiştim.
Yılmadan, kararlı bir şekilde yola devam etmek ve gittiğimiz yoldan vazgeçmemek; acısıyla tatlısıyla, zorluğuyla kabul etmek bebeklerden öğrendiğimiz en önemli şeylerden biri. Bazen ağlayarak ve bağırarak dile getirseler de bebekler her zaman istediklerinin peşinden giderler.
Ne kadar kolay aslında, öyle değil mi? Büyürken kaybettiğimiz bu basit şeyler aslında bizi yaşama bağlayan çok basit şeyler…
Bebeklerin bir zaman sonra bir yerini çarptığında size gelerek öpmenizi istemesi gerçekten paha biçilemez.
Bir bebeğin ilk adımlarını, her seferinde düştüğü yerden kalkıp devam etmesini ve sabır gösterip telaşsızca yaşadığını düşünün. Kaybettiğiniz o tatlı anları… Bize o sabır gerek gerçekten de…
Bebekler yalnızca insanlara değil, hayvanlara ve bitkilere de saygı duyar; onlara ihtiyaçları olan sevgiyi karşılıksız bir şekilde verirler. Bu yönleriyle bize merhametin nasıl bir duygu olduğunu da gösterirler.
Oğlumun ilk kedi gördüğündeki heyecanını unutamam. Şaşkınlıkla karışık sevgisi, karşı konulamaz dokunma isteği ve sevgi dolu bakışları beni çok etkilemişti.
Bebekler bizi taklit ederek, yaptıklarımızı yaparak ve gittiğimiz yolu takip ederek büyürler. Dolayısıyla, gözlem yetenekleri çok gelişmiştir. Bunu iyi yönde kullanarak birer yetişkin haline gelirler elbette ama biz yetişkinler gözlem yeteneğimizi zamanla kötü şeylere kaydırma eğilimindeyiz. İşte unuttuğumuz ve hatırlamamız gereken bir değer daha…
Bu elbette zamanla öğrenilen bir şeydir. İlk zamanlar sadece bebeğinizi besleyerek müthiş bir iş çıkardığınızı düşünseniz de zaman size gerçekleri bir tokat gibi çarpar. İyi bir insan olması için çaba göstermek aslında en önemli olandır.
Bebeklikten kalan travmalar yüzünden binlerce insanın depresyondan muzdarip olduğunu biliyor musunuz? Doğar doğmaz şiddete maruz kalan, öğrenmeye çalışırken zorluklarla karşılaşan ve yaşama tutunmak için türlü badireler atlatan pek çok insan var.
çok tatlılar ya. Ayrıca ''Anne ve babalık sanıldığı kadar kutsal değildir; bir bebeği besleyip korumak ve büyütmekten çok, iyi insan olmayı öğretmek önemlidir.'' ne kadar doğru ve güzel bi söz.
mis koktu buralar.<3
Hiç sevmem bebekleri. O bet sesleriyle ağlayıp kafa ütülerler,istekleri hiç bitmez. Hayatını hep ona endekslemek zorunda kalırsın. Bir yükten başka bir şey değiller benim gözümde. Tatlı filan da değiller ayrıca. Abartmanın lüzumu yok.