Pinokyo'nun hikayesi çocukluğumuzdan beri birçoğumuza anlatılmıştır. Yalan söylediğinde burnu uzayan Pinokyo, belki birçoğumuza yalan söylemenin ne kadar kötü bir şey olduğunu bile öğretmiştir. Ancak bu güzel peri masalının ardında bambaşka bir hikaye varmış... Gelin bu hikayeyi birlikte öğrenelim!
İlk kez 1881 tarihinde İtalya'da ortaya çıkan Pinokyo oldukça kısa bir süre içerisinde tüm dünya tarafından tanınan bir karakter haline geldi. İlk kez bir filme konu olması ise 1911 senesinde Giulio Antamoro'nun yönetmenliğini yaptığı film sayesinde gerçekleşti.
Mastro isimli bir adam Pinokyo'yu henüz odunken bulur ve oymaya çalışır. Ancak kütüğü oymaya çalıştığı sırasında kütükten sesler geldiğini duyar ve bu kütük ile uğraşmak istemeyen Mastro kütüğü kaptığı gibi Geppetto ustaya götürür.
Güzel hayaller ile kütüğü oymaya başlayan Geppetto usta işine başladığı andan itibaren büyük bir pişmanlığa kapılır. Çünkü Pinokyo'nun ayakları oyulduğu an Geppetto usta kukla tarafından tekmelenmeye başlar.
Ancak Pinokyo kaçamaz ve polisler tarafından yakalanır. Pinokyo'nun yakalandığını duyan Geppetto usta hemen oraya gider. İnsanlar Pinokyo'nun etrafında bir kalabalık oluştururlar.
Kasabanın yerlileri ise Geppetto'nun bir çocuğa zarar verebileceğini düşünürler ve bu durum Geppetto'nun hapse atılmasına neden olur. Ustayı hapse gönderen Pinokyo çok sevinir ve evine döner.
Yani hikayenin bir başka kahramanı olan cırcır böceği. Cırcır böceği, Pinokyo'ya evden kaçtığı için çok kızar ve ona bazı öğütler verir. Elbette ki Pinokyo, bu öğütlerin hiçbirini dinlemez.
Bu sırada hapisten çıkan Geppetto usta evine döner ve döndüğüne döneceğine pişman olur. Çünkü iyi bir karakter olarak bildiğimiz Pinokyo aslında Geppetto'ya sürekli eziyet eder.
Hikayenin sonunda Pinokyo, bir gün kurt ve kedi ile bir yolda karşılaşıyor. Kurt ve kedi Pinokyo'yu bir ağaca asıyorlar ve ölene kadar orada asılı kalmaya devam ediyor. Hatta kurt ve kedi Pinokyo ölene kadar onu izliyor ve çevresinde dans ediyorlar.