Uzay gerçekten de çok ilginç.
Uzay gerçekten de çok ilginç.
Fotonlar temel bir ışık birimidir. Bir yıldızın merkezinde oluşurlar ve Dünya'ya ulaşmadan önce milyonlarca yıl seyahat ederler.
Yani Dünya'nın üzerindelerdi. Evrende kaydedilen en soğuk sıcaklık Dünya üzerindeki bir laboratuvarda oluşturuldu (-273 °C, veya mutlak sıfır), ve Büyük Hadron Çarpıştırıcısı evrenin başlangıcı olan Büyük Patlamadan beri kaydedilen en yüksek sıcaklığı oluşturmayı da başardı (5.5 trilyon Kelvin).
Sadece gezegenin yüzeyinde 150 yıldır devam eden ve 'Büyük Kırmızı Nokta' olarak adlandırılan devasa fırtına bile Dünya'nın iki katı büyüklüğünde.
Bu gezegen HD 189733b olarak biliniyor. NASA'nın Hubble Uzay Teleskobu kullanılarak tespit edilmiş bu gezegen kobalt mavisi rengindedir.
Oldukça tartışmalı bir hipotez, fakat hiçbir madde barındırmayan bu boşluk, çoklu evrenlerin kanıtı olabilir. 2007'de keşfedilen bu boşluk, daha önceden kaydedilmiş olan en büyük boşluktan 40 kat daha büyük.
Evren o kadar olağanüstü bir büyüklükte ki, Büyük Patlama sırasında oluşan bazı galaksilerden yayılan ışıklar hala bize ulaşamadı!
Uzay atığı; roket parçaları, ölü uydular vb. uzaya umursamazca bıraktığımız atıklardır.
Kendini uzay atıklarının izini sürmeye ve Dünya'ya çarpma riskini araştırmaya adamış koca bir ekip var. Bilindiği kadarıyla henüz kimse eski bir uydunun çarpması sonucunda hayatını kaybetmedi.
Bu durumda Dünya'yı terk etmek neredeyse imkansız bir hale getirir.
Genellikle her galakside bir kara delik mevcuttur fakat bu karadelik kendi galaksisi olan 3C 186'dan atılmıştır. Bu muhtemelen iki galaksinin çarpışmasıyla iki kara deliğin birleşmesi sonucu oluşmuştur. Gökbilimciler, 20 milyon yıl içerisinde bu kara deliğin kendi galaksisinden kurtularak evrende sonsuza dek dolaşacağını tahmin ediyor.
Bu insansız uzay aracı 1977 yılında Jüpiter ve Satürn'ü araştırması için uzaya yollandı ve şu anda Güneş Sistemi'ndeki ikinci görevinde. Şimdi sonsuza kadar yıldızlararası uzayda sürüklenecek. Dünya muhtemelen birkaç milyar yıl sonra Güneş tarafından buharlaşacak ve bu sırada Voyager 1 büyük olasılıkla hala uzayda hareket halinde olacak.
Venüs, günümüzde yaşayan bir cehennem gibi. Boğucu bir karbondioksit atmosferi var ve neredeyse hiç su buharı yok, ayrıca sıcaklıkları 462 °C'ye ulaşabiliyor. Ancak iklim modellemesi, eski Venüs'ün Dünya'da olduğu gibi okyanuslara ve kuru kara parçasına sahip olabileceğini öne sürdü. Su-kara oranı ve bulutların Venüs'ü güçlü güneş ışığından korumuş olabileceği fikri de dahil olmak üzere çeşitli faktörler, gezegenin bir zamanlar yaşanabilir olabileceğini gösteriyor.
Metalin atomları iki metalden hangisine ait olduğunu bilemediği için birleşirler ve buna 'soğuk birleşme' denir. Bu Dünya üzerinde gerçekleşemez çünkü her zaman araya giren hava ya da su bunu engeller.
Bu haydut gezegenler bir yıldızın yörüngesinde dönmüyorlar, bu nedenle onları görmek oldukça zor - aslında yakınlarda olup olmadıklarını bile bilmiyoruz. Ancak istatistiksel olarak konuşursak, bize endişe yaratacak kadar yakında değiller ve güneş sisteminin boyutu göz önüne alındığında biz oldukça küçük bir hedefiz.
Neil deGrasse Tyson'a göre Karanlık Madde, modern astrofizikteki en uzun süredir çözülememiş gizemdir. Aslında, madde bile olmayabilir. Evrendeki yer çekimi miktarı gözlemlenebilir kütle miktarına tam olarak eşit değildir - gezegenler, yıldızlar, galaksiler, kuyruklu yıldızlar, kara delikler ve kara bulutlar. Bu yüzden bilim adamları, evrende tüm bu çekimin kaynağının , büyük ölçüde gözlenemeyen bir madde veya 'karanlık' bir kütle olduğunu öne sürüyorlar.
Bu fikir, vakumla bozunma olarak bilinen karmaşık bir teoriye dayanıyor. Basitçe evren için bir kendini yok etme düğmesi de denebilir. Bu henüz sadece bir teori, ancak bu teori evrenin gerçek mi yoksa sahte bir vakumda olduğuna bağlıdır. Gerçek bir vakum sabittir, ancak sahte bir vakum değildir. Rastgele bir kuantum dalgalanması, sahte bir vakumun potansiyel enerjisini serbest bırakmasına izin verseydi bu, ışık hızında genişleyen ve dokunduğu her şeyi silen gerçek bir vakum balonu yaratırdı. Bu yıkım anında gerçekleşir ve evrenin neresinde gerçekleştiğine bağlı olarak, asla geldiğini göremeyebiliriz. Ama unutmayın, bu sadece bir teori!
Uzayın çok büyük olduğu şimdiye kadar tespit edildi. Uzaya binlerce yıl önce bir mesaj göndermiş ve gönderdiğimizi unutmuş olmamız gibi bir ihtimal de var. Gönderdiğimiz mesajın hala iletilmesini bekliyor ya da karşıdan gelen cevabın bize ulaşmasını bekliyor olabiliriz. Böyle bir durumda, karşımızdaki kim olursa olsun kendimizi sürekli olarak tekrar tekrar tanıtıyor olurduk...
Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Bizimle yorumlarda paylaşmayı unutmayın.
bu sitede en buyuk hobim bu tip ilginc bilgi yazilarindaki hatalari bulmaktir. genelde bilimle alakasi olmayan editorlerin yanlis anlamalariyla dolu oldugu icin isim zor olmaz ama bu sefer buyuk bir hata goremedim. duzgun gayet bilgilendirici bir yazi olmus. editoru tebrik ederim.
Tabi ki güzel bir yazı ama böyle şeylere meraklıysanız onedioya güvenmeyin BENCE :)
Bilinen en büyük yıldız; Stephenson 2-18. :)