Keşke olmasa desek de farklı toplumlar arasındaki ayrımcılıklar dünyada olduğu gibi ülkemizin de acı gerçeği. Pek çok kişi mensup olduğu din, mezhep, ırkla; sahip olduğu dünya görüşüyle, yaşam tarzıyla ayrımcılığa uğrayıp çoğunluk tarafından baskı görüyor. Ne yazık ki bu tip durumlar oldum olası Türkiye'de de var. Ancak realitenin böyle olması ufak adımlarla bunları aşamayacağımız, hepimizin insan olduğunu unutacağımız anlamına gelmiyor. Twitter'da Koçak nickini kullanan bir eğitimci de meslek hayatının ilk yılında başına gelen sıradan gözükebilecek ancak anlamlı bir anısını paylaştı. Anlattıkları viral oldu.
Bende ilk okul öğretmenimi hiç bir zaman sevmedim sevemedim.Babam okulda hizmetliydi rahmetli, zengin mahallenin ilkokulunda okuyorum eğitimi çok iyi babamı da severler müdür sağ olsun kayıt yaptı.Devlet okulu bu arada .Öğretmenim de Mehmet hoca hep ayırım yapardı zengin çocuklarıyla daha çok ilgilenir onların şımarıklıklarına gülerdi geçerdi hep.Hiç bir zaman sevemedim.Okulun altında çocuk esirgeme vardı oradan da çocuklar gelirdi.Bazıları sorunluydu öğretmeni kızdırınca hemen oda kemerini çıkarır döverdi çocuğu.Hep içimde kaldı söyleyemedim korkudan içimdekileri sizi sevemiyorum diyemedim...
Hiçbir arkadaşıma dini inancını sorma ihtiyacı duymadım. Bazılarının Alevi olduğunu tesadüfen öğrenmişliğim oldu. Haklarındaki fikrimi hiç etkilemedi. Bu aile ile de ilintili bir konu aslında. Biz öyle yetiştik. Eşimle ilk tanıştığımız dönemde ailen beni istemeyebilir dedi. Olmaz öyle şey dedim, sen sor yine de dedi. Anneme sordum, kızdı bana. Ne biçim konuşuyorsun diye. Onun abilerinden biri pek istemedi beni. Kardeşini korumak adına tabii. Sünni biri ile anlaşamaz, bu iş yürümez diye. Epeydir yürüyor çok şükür. Bugün ben deistim o hala Alevi. İnsanların gerçekten neyim/ne oldum yerine ne olacağım demesi lazım. Sadece inanç açısından değil. Zenginlik/fakirlik, sağlıklı olmak ya da olmamak gibi ayrımcılığa kapı aralayan her konuda...
Ben ilkokul öğretmenim sayesinde öğretmen oldum. Köyden kasabadaki okula karda yağmurda ıslanmış çorap ve paçalarla gittiğim o soğuk kış gününde beni sobanın yanına oturtup üzerimi kurutması ve bir anne şefkatiyle beni sarmalaması hiç aklımdan çıkmaz. Ve aynı yoldan kimseyi rencide etmeden inanç,sınıf ,ırk,aidiyet ,cinsiyet ayrımı yapmadan eşitlikçi bir anlayışla evlatlarıma yaklaşıp hayatlarına dokunmaya çalıştım. Ama günümüzde bunu sağlamak çok zor. Bir erkek öğretmen olarak tüm sınıfla ip atlar,top oynarım. Onlar bizim yarınlarımız. Ve daima ahlak,din, bayrak,vatan ve Atatürk sevgisiyle kimseyi dışlamadan işimi yapar geleceğe umut ekmeye çalışırım.Hatalı olduğumda da öğrencilerimden özür dilemeyi ,affedilmeyi isterim.Hepimiz insanız sonuçta.😎