Güvenliğe dair problemleri çok uzun zaman önce rafa kaldıran, çevresiyle barışmış diğer ülkeler gibi Norveç de eğitimi olabilecek en iyi seviyeye çekmek için çabalayan ülkelerden. Bunları yaparken de yap-boz parçaları misali farklı örnekleri alıp eğitim sistemlerine eklemlemiyor, coğrafyalarına, kültürüne ve ekonomik şartlarına göre değişimleri inşa ediyorlar.
Bu yaklaşım onları eğitimde diğer ülkelere nazaran farklı bir yere koyan önemli sebeplerin başında.
Türkiye de okuma yazma oranında gerilerde değil, 95% seviyesinde konumumuzu almışız fakat daha iyisine ulaşmanın formülünü bilmekten zarar gelmez.
Fiziksel olmasa dahi aile içerisinde çocuğa herhangi bir şiddet uygulandığı tespit edildiğinde devlet tarafından çocuklar aileden alınıp koruyucu bir aileye verilebilir.
Bu nadir yaşanan bir olay olsa da son yıllarda maddi ölçütlere uyulmadığı düşünülerek bazı ailelerin çocukları devlet tarafından daha iyi göz kulak olunması için koruyucu ailelere yahut merkezlere transfer edildi, ediliyor. Bazen halkın tepkileriyle karşılaşılsa da uygulamanın amacına bakınca şaşırmamak elde değil.
Yuvalar kuruldukları alan itibarıyla doğal alanlara, mümkünse denize yakın inşa edilir ki faaliyetler tam hız devam etsin! Zorlu koşullara uyum sağlamak onların kanında var fakat bu zorluklar sadece doğayla sınırlı tutuluyor, o da çocukları hayli eğitiyor.
Bu uygulamanın sebebi çocuklara aşılanacak şeyin bilgiyle sınırlı kalmasını sağlamak, rekabeti sınıf ortamından uzakta tutmak. Zaten eğitimin unutulan o temel amacı da bilgiyi doyumsuzca kovalamak değil midir?
Çocukların eğitimi üst düzey önem taşıyor dedik, spor da eğitimin bir parçası. Özellikle İskandinav coğrafyasının da getirileriyle kış sporlarına eğilim hayli yüksek. Fakat çocuklar spor konusunda eğitilirken sporun tabiatına aykırı olsa dahi 'skor' kavramından bihaber yetiştiriliyorlar.
Bu yaklaşım aslında çocukların sporlara küçük yaşta tutkuyla bağlanmasını sağlıyor. İleriki dönemde herhangi bir spor dalında, özellikle profesyonel arenada varlık gösterirken ortaya çıkacak rekabette bu bağlılıklarının meyvesini alıyorlar.
Mücadeleyi birinci, ikinci yahut üçüncü sırayı paylaşmak için değil, rekabetin tadına varmak için yaşatan bu gelenek ve ve sporlara olan bu bağlılık Norveç'in PyeongChang Kış Olimpiyatları'nda en fazla madalya kazanan takım olmalarında büyük pay sahibi. En azından oyuncular yaptıkları açıklamalarda bunu sıkça vurguluyor.
Yıllardır başarılarıyla bizleri gururlandıran sporcularımızın sayılarının artması belki de sadece spora odaklanmaktan değil, iyi bir eğitim almaktan, rekabetin mutluluğunu yaşayabilmekten geçiyordur. Ne dersiniz?
Türkiye Cumhuriyeti çok güzel bir ülke.Havası,suyu,kültürü...Eski Türklerden bahsediyorum tabi ki,kadim Türklüğü unutmamış Türklerden.Tek sorunumuz jeopolitik konum,muktedir-halk problemleri, ve muktedirlerin yarattığı sıkıntılar...İnsanlarımızı eğitemedik,Atatürk sevgisini aşılayamadık,memleket meselelerinden bihaber apolitik gençler yetiştirdik,Orta Doğu bataklığından nasıl çıkarız sorununu düşünmedik,60 yıldır neden emperyalizmin pençesindeyiz diye sormadık...Ne yaptık? DİNDAR VE KİNDAR NESİL YETİŞTİRDİK. Bunda pay hepimizin.Buna ses çıkarmayan herkes sorumludur bu durumdan.Birleşemedik,eyleme dönüştüremedik.İktidarların eserini herkese mahkum ettik.Aferin Türk Milleti,Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkamadık...
Gerçekten hem okur yazar oranının %95 olmasına ve eğitimi iyi aldıklarına inanıyor muyuz acaba?
Isterlerse hiçbir icat vs yapmasınlar ama kendini bilen insanlarla aynı ülkede yaşamak kadar güven veren bir şey olamaz. Her tarafta gezen cahiller, sapıklar, katiller dolu olmadan yaşamak kadar güzel bir olay olamaz. Her gün kendinin farkında olan insanları görmek bile mutluluk verici.Bu yüzden eğitimi güzel işte. Huzurlu bir topluluk yaratıyor.