Kız-erkek ayrımı olmadan yapılan bu ürün, ellerin ilk kez araç gereçlerle tanışmasını sağlamıştır. Özellikle o aralarda gördüğünüz oymaları yapmak için kaç tel kırıldı sarhoş gönlümüzde, belli değil...Özellikle vazo gibi nesnelerin üzerinde denenen bu yöntem, öğrenciler için adeta bir sabır testidir. O boyalar o kadar güzeldir ki, insan cam çerçeve ne varsa boyayıp kamu malına zarar vermek ister...İnsan sanıyor ki o kalıp çıkınca Michelangelo'nun Musa heykeli gibi bir şey ortaya çıkacak. Gelin görün ki kandırılıyoruz! Bir de onların üstünü binbir özenle boyayıp daha da beter hale getirmeler falan aman yarabbi!Anlamı nedir bilmiyoruz ama hepimiz 'makrome' kelimesini biliyoruz. Şu aralar evde bir öğrenci var mı yok mu tavanından sarkan makromelerden anlayabilirsiniz.Ne demişler 'Sevdiğine sözü olan bir kilim dokur...' Bu kilim dokuma işi dünyanın en sinir ama en zevkli şeylerinden biri. Çok sık yapmayacaksın, çok da gevşek bırakmayacaksın. Al sana turistik kilim!Bunun güzelliği hiçbir süs eşyasında yok. Hatta anneler alıp bunu salonun en güzel yerinde sergilerleri. Tam bir tasarımcıyız aslında!İpleri yumru gibi bağlamak suretiyle yapılan bu sanat eserleri bir süre sonra anneler tarafından yer bezi olarak kullanılacak.Şarkıcılar yeni kasetleri çıkınca ' Hepsi benim bebeğim gibi' derler ya hani, bunlar da bizim bebeğimiz.Bunu yapan çocuklar nedense sınıfın en çalışkan çocukları oluyor. Ne alaka? Ben de bilmiyorum... Bi de içine lamba falan koyunca acayip sükseli bir ürün ortaya çıkıyor.Bunun neden yapıldığını bilmiyoruz. Süs desen, korkunç, fonksiyon desen yok. İnsanı delirtmek için tasarlandı herhalde. Belki de sabun büyüsü, kim bilir?Belki bir yetişkin için zevkli hatta terapi yöntemi olarak bile kullanılabilir fakat öğrencilikte asla çekilmiyor.Bunu giymeyene ceza var, arkadaşınızdan ödünç alabilirsiniz.