Bilim insanları kalp krizine neden olan faktörlere ilişkin araştırmada 'öfkenin' krizlere etkisini ele aldı. Genç ve sağlıklı 280 kişilik grubun katılımıyla gerçekleştirilen araştırmada ortaya çıkan sonuç, aşırı öfkenin kalp krizini tetikleyip tetiklemediğine dair net verilere işaret etti.
İşte, detaylar...
Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından finanse edilen son klinik çalışma, New York City'deki Columbia Üniversitesi Irving Tıp Merkezi'nde gerçekleştirildi. Çalışma, 18 ila 73 yaş arası 280 sağlıklı yetişkin üzerinde yapıldı.
Araştırmacılar, katılımcıların kan damarlarındaki kan akışı değişikliklerini ölçtüler ve ardından katılımcılara öfke, kaygı, üzüntü veya nötr bir duygusal durumu tetikleyecek bir görev verdiler. Dört gruba ayrılan katılımcıların vücutlarının bu duygular karşısında verdiği tepkilerin gözlemlenmesi sonucunda, akut bir öfke nöbeti ile artan kalp krizi riski arasında bir bağlantı olduğunu ileri sürüldü.
Deneye başlamadan önce ve başladıktan sonra 100 dakika aralıklarla katılımcılardan kan örneği alan araştırmacılar, kan akışı ile basınç ölçümleri yaptılar. Araştırma verileri, sıkça yaşanan öfkenin kalp hastalığı riskini artırdığını ortaya koydu.
Amerikan Kalp Derneği Dergisi'nde (AHA) yayınlanan bu çalışma, öfkenin kan damarlarının işleyişini bozarak kalp krizi veya felce yol açabilecek hasarlara sebep olabileceğini ifade ediyor.
Uzun süreli gözlemsel çalışmalardan elde edilen bilgiler, öfkenin kalp sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceğini göstermişti. Bu yeni çalışma ise, öfkenin kalp sağlığı üzerindeki etkisinin nasıl gerçekleştiğini daha net bir şekilde açıklıyor.
Özellikle, öfkenin kan damarlarının genişleme yeteneğini kısıtlayarak kalp hastalığı riskini artırdığına dikkat çekiliyor. Bu bulgu, öfke yönetiminin kalp hastalığını önleme konusunda önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor.
Sonuçlar, öfke durumunda kan damarlarının genişleme yeteneğinin önemli ölçüde azaldığını gösterdi. Bu durum, öfkeyi tetikleyen olaydan yaklaşık 40 dakika sonra azalmaya başladı. Diğer yandan, kaygı ve üzüntü durumunda kan damarları üzerinde belirgin bir etki gözlenmedi.
Tüm bunların yanında önceki çalışmalar da bozulmuş kan damarı genişlemesinin, aterosklerozun (damar duvarlarında yağ birikintilerinin birikmesi) gelişiminin öncüsü olduğunu ve bunun da kalp krizi ve felç de dahil olmak üzere kalp hastalıklarına yol açabileceğini göstermişti.
Araştırmacılar, öfkenin kan damarları üzerindeki olumsuz etkisinin tam olarak neden kaynaklandığını belirlemek için daha fazla çalışma yapmayı planlıyorlar. Ancak, otonom sinir sistemi aktivasyonu, stres hormonlarındaki değişiklikler ve artan arteriyel inflamasyon gibi faktörlerin rol oynayabileceği düşünülüyor.
Araştırmayı finanse eden Enstitü (NHLBI)'den Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Klinik Uygulamalar ve Önleme Şubesinde psikolog ve program sorumlusu olan Ph.D. Laurie Friedman Donze, sık sık öfkelenen insanlar için öfkeyi yönetmenin önemli olduğunu söyledi.
Yardımcı olabilecek yaklaşımlar arasında egzersiz, yoga, derin nefes alma ve bilişsel davranışçı terapi (BDT) yer alır. Öfke kontrolüne yönelik etkili BDT stratejileri kendi kendine yardım kitapları aracılığıyla da öğrenilebilir.
Ve beynimizi… O kadar saçma ve boş şeyler ki öfkelendiğimiz konular,olaylar,kişiler.. Öfke anında aklınıza gelirse bir nabzınızı ölçün bu olay yada kişi kendime bu zararı vermeye değer mi değmez mi ? Kıyaslamasını yapın. Çok geç farkına vardım bu düşüncenin ama vardım… Yaşamak sakinlik istiyor… Ben öfkeliyim elimde değil diye kandırmasın kimse kendini her şey sizin elinizde…
Aşılar kadar değil.
Öfkelendiğiniz bir kişiyse,onu o şekilde kabul ettiğinizde hiç öfke hissetmiyorsunuz.