"ODTÜ, Boğaziçi Çok Başarılıysa Neden İlk 500'e Giremiyor?" Diye Soranları Acı Gerçekle Tanıştıralım!

Canımız üniversitelerimizi dünya devleriyle kıyaslarken sağlanan imkanları da görelim ki sapla samanı ayırt edelim, ona göre eleştiri yapılacaksa yapalım.

Biliyorsunuz son yıllarda Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ gibi başarılı üniversiteleri eleştirmek ufak çaplı bir moda oldu.

Bu okulların girişlerinin yüksek puan olması sanki birileri tarafından belirleniyormuş gibi okulu kazanan öğrencilerin farklı sınıflardan geldiğini ima edenler mi ararsınız, okullarda özgür düşünce izlerinin olmasını eleştirenler mi ararsınız...

Bir de üniversitelerimizin dünya çapındaki başarılarının küçümsenmesi var tabii.

Dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında bu iki üniversiteyi geçtik, hiçbir üniversitenin olmaması eğitim kalitelerini sorgulamak için bir bahane haline geldi. 'Bu okullar başarı için mi yoksa siyasi olaylar için mi çabalıyorlar?' gibi sorular da yükselince dünya çapındaki iyi üniversitelerle ufak bir kıyas yapmak istedik.

Ama bu kıyası yapılan yayınlar ve başarılar üzerinden değil de, sağlanan imkanlarla yapalım ki sapla samanı ayırt edelim, ona göre eleştiri yapılacaksa yapalım.

Dünyanın en iyi üniversiteleri arasında sayılan Oxford Üniversitesi'yle başlayalım incelemeye.

Oxford, neredeyse tüm karşılaştırma listelerinde ilk 5'te yer alıyor. Üniversite bünyesinde yaklaşık 25 bin öğrenci var, 7 binden fazla da akademisyen. Bu kadar öğrenci, bu kadar akademisyen için kaynak ne kadar? Oxford'un 2021'de tüm kaynaklarını bir araya topladığımızda 22 milyar lirayı görüyoruz. 

Kıyaslama için dolar cinsinden bakmak daha sağlıklı olacak, 3.3 milyar dolar.

Şimdi aynı listede ilk 500'e giremediği için eleştirilen Boğaziçi Üniversitesi'ndeki duruma bir bakalım.

Boğaziçi Üniversitesi'nde tüm kampüsleri dahil ettiğimiz vakit 15 bin öğrenci, 800 akademisyen bulunuyor. Tüm bu öğrenci ve akademisyenler için devlet tarafından ayrılan 2021'deki bütçesi, 500 milyon lira.

Dolar cinsinden konuşacak olursak 58 milyon dolar.

Şimdi, gelelim kıyasa...

Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrencileri akademisyenleri oranladığımız vakit (gerçekçi bir hesap olmasa da) bir akademisyen yaklaşık 16 öğrenciyle ilgilenmek durumunda. Bu oran Oxford Üniversitesi'nde bir akademisyene dört öğrenci.

Gelir kaynakları, asıl kıyaslanması gereken nokta. Oxford'un Boğaziçi'nden 52 kat daha fazla bütçesi var. Öğrenci sayıları arasındaki fark yarı yarıya bile değilken bütçeler arasında kapanmayacak bir uçurum görülüyor.

Siz iki okulun kütüphanelerini şu iki fotoğrafla karşılaştıradurun.👇

Biz ODTÜ'ye geçelim.

ODTÜ'nün karşısına da Türkiye'nin ilk beşiyle dünyanın ilk beşi kıyasını tamamlayacak biçimde Stanford Üniversitesi'ni koyalım. Stanford'da 17 bin öğrenci, 1.800 akademisyen var. 2021 için okulun sahip olduğu bütçe ise yaklaşık 6 milyar dolar.

ODTÜ'de durumlar nasıl?

Anlatalım, 26.500 öğrenci ve 2.600 akademisyene 0.79 milyar liralık bütçe sağlanıyor. Kısaca, 90 milyon dolar. Boğaziçi ve Oxford'a kıyasla öğrenci ve akademisyen oranı birbirine yakın olsa da bütçe arasında tam 70 kat fark var.

Daha fazla kıyas ister misiniz? İTÜ yahut Hacettepe Üniversitesi'ni de benzer klasmandaki okullarla kıyaslayabiliriz ancak durum değişmez.

Türkiye'deki üniversitelerin bütçeleri arasında bir gezindiğimiz zaman yukarıda saydığımız bütçenin büyük oranda personel giderlerine, mal ve hizmet alımlarına ayrıldığını görüyoruz. Araştırma için ayrılan kuş kadar bütçeleri bunlara ekleyince zaten yıllık ödeneklerin sonuna geliniyor.

Şimdi, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ yahut Hacettepe Üniversitesi'nin neden ilk 500'de olmadığını bir düşünelim mi?

Türkiye'deki parlak üniversitelerin bütçeleri ancak akademisyenlerin giderlerini ve okulu yürütmeye yetiyor, araştırma için para nereden bulunacak? Yani eleştiri yaparken biraz hakikati görmek gerekiyor. Ödenekler komik seviyelerde, akademisyen sayıları en iyilerle yarışamayacak seviyedeyse, öğrenci sayısı fazla olduğu için araştırma yerine eğitime odaklı bir sistem yerleştiyse...

Hele böyle olayların azalacağı da yoksa, biz üniversitelerimizin şu anki seviyelerini kutlamalıyız.

Böyle kısıtlı şartlar altında, üniversitelere araştırma için ayrılan ödenekle dinsel eğitim için ayrılan ödenek aynıysa araştırma yapabilen öğrenci ve akademisyenlere şapka çıkarmak kalıyor. Sanki bir devlet dairesiymiş gibi yönetilen okullarımızda büyük bir dönüşüm gelmediği sürece dünya sıralamasında ilk 1000'e girmek bile hayal olacak.

Eleştirirken gerçekleri görmek gerek yoksa ortaya anlamsız sözlerden başka şeyler çıkmaz.

Popüler İçerikler

Bahar Dizisinde Timur'un Her Şeyi Anladığı Sahnedeki Çekim Hatası Gündem Oldu!
Evde de Yapsak Ucuz Değil: Fatih Altaylı Evde Yaptığı Patlıcan Musakkanın Maliyetini Hesapladı
Bozdoğan Kemeri'ndeki Polis Barikatına Sosyal Medyadan Gelen İlk Tepkiler
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
18.01.2021

Saçma sapan bir yazı olmuş, Boğaziçi ODTÜ vs gibi okulları Oxford ile değil 499. okul ile kıyaslayacaksınız, Boğaziçi'nin yarısı kadar bile bütçesi olmayan okullar ilk 500'e girmiş bunlar niye girmemiş diyeceksiniz. Ayrıca Türkiye'deki akademisyenlerin yeterliliklerine bakacaksınız, kaç tane makale yayınlamışlar, kaç tane atıf almışlar bakacaksınız. %30 ile intihal oranı en yüksek ülkeyiz. Türkiye'de ne öğrenciler dürüst ne akademisyenler, bu durumda devletin ne kadar suçu varsa akademisyenler ve öğrencilerin de o kadar suçu var. Memur zihniyetli akademisyenlerle, siyasetle uğraşan öğrenciler ile hiçbir yere varamazsınız. Makalesi olmayan profesör var bu ülkede.

18.01.2021

Çok güzel yazmışsın ancak eklemek istediğim bazı detaylar var, hiç bir üniversitemizde bilim insanı yetiştirmiyoruz biz. Bir kaç üniversitede bir kaç akademisyen dışında hepsi "X Eğitim Kurumu"nun "Y Sertifika programı" eğitmeninden ibaret. Bilim yapmaya giden öğrenci bile daha ilk dakikadan "mezun olunca ne iş yapacaksın" sorusuyla karşı karşıya kalmakta. Bu kafayla olmuyor. Bunun dışında bizim öğrenciler keşke siyaset yapsalar, yaptıklarına siyaset demek benim için gerçekten acı ve utanç verici. Siyaset forumlarda devlet felsefesi yapmaktır bence, hayatımın 15 yılı kampüslerde geçtiği halde hiç bir yerde bir MHP'li ile HDP'linin karşılıklı söz alarak münazara yaptıklarını görmedim mesela. Bildiri okumaya, slogan atmaya, imza toplamaya ya da karşıt fikirli öğrenci dövmeye siyaset yapmak demeyelim lütfen.

18.01.2021

bu 15-20 yıllık bir durum değil. türk eğitim sistemi baştan aşağı yanlış tasarlandı. bence üniversite okumak bir ayrıcalık olmalı tıpkı abd deki gibi. apartmandan üniversite yapmış adamlar.

18.01.2021

Güzel başlayıp saçma bitirmişsin. Eğitim sorunu köklü ama eğitim eşitliği zırva vs. değil. Zırva olarak görüyorsan zaten, bu kafa yapısıyla zaten ülkenin ilk 500'e üniversite sokması hayal VE lütfen Atatürk fotonu kaldır profilinden çünkü bu dediğin bu büyük adam hakaret. Eğitim eşitsizliğine karşı uygulamaların sözde/yalan olmasını eleştir anlarım da, direkt eşitliğe saldırıyorsun. Alakası yok, OLAY KAFADA BİTİYOR. Oxford'un kuruluş yılına bak veya Amerikan IVY League okullarına eski ve köklüler. Oysa Türkiye'de üniversite geleneği anca 100-120 yıl. Almanya'da 380-400+ tane üniversite var Türkiye'de toplam 200+ (207 wikiye göre) var. YANİ SAYIYLA ALAKASI YOK. Artık 2000 öncesi kafa bitti, üniversite = elitlik diye. Sen adam akıllı bütçe yapar eğitime önem verirsen. Daron Acemoğlu gibi kişileri dinlersen eğitimin kaliteşilir.

18.01.2021

Birde din işlerine ayrılan paraları karşılaştıralım. Bu konunun bütçesinde oldukça iddialıyız, en çok buna Ar-Ge yaptığımız için.

TÜM YORUMLARI OKU (51)