Öcalan'ın Nevruz mektubu okunduktan sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı izleme heyeti ile ilgili sözleri nedeniyle eleştiren Başbakan Yardımcısı Arınç, 'Bu açıklama yapılmasaydı mektup nasıl olurdu?' diye sordu. Bu da akıllara, 'Öcalan'ın mektubu değişti mi?' sorusunu getirdi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik çıkışıyla PKK'nın cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan'ın Nevruz mektubunda değişiklik olup olmadığı tartışılıyor.
Öcalan'ın 21 Mart'ta Diyarbakır'da Kürtçe ve Türkçe okunan Nevruz mektubunda, daha önce silahlı mücadeleyi bırakma çağrısı yaptığı örgüte yönelik mesajları okundu. Öcalan iki sayfalık mektubunda, PKK için silahlı mücadelenin sürdürülemez olduğunu vurguladı.
'Ülkemiz halklarının, demokrasi, özgürlük, kardeşlik ve onurlu barışı için yürüttüğümüz mücadele bugün tarihi bir eşiktedir. Kırk yıllık hareketimizin acılarla dolu geçen bu mücadelesi boşa gitmediği gibi, aynen sürdürülemez bir aşamaya da varmış bulunmaktadır. Tarih ve halklarımız bizden dönemin ruhuna uygun bir demokratik çözümü ve barışı talep etmektedir. Bu temelde tarihi Dolmabahçe Sarayı'nda, hepimizce resmen ilan edilen on maddelik deklerasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız.'
Arınç'tan 'değişti' imâsı
Öcalan'ın mektubu okunduktan hemen sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gazetecilerin karşısındaydı. 'Barış Kenti Kudüs Zirvesi' programından çıkışta soruları cevapladı. Arınç çözüm süreci için izleme heyeti oluşturulmasını doğru bulmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirerek, 'Dünkü konuşma (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklaması) olmasaydı bugün İmralı'dan Nevruz dolasıyla verilen mesaj acaba nasıl olabilecekti? Ben şimdi o mesajın içerisindeki çok olumlu noktaları düşünerek bunun çok daha iyi olabileceğini, çok daha iyi bir aşamayı hedef gösterebileceğini de tahmin ediyorum. Ancak verilen mesaj bu haliyle bile olumludur, ümit vericidir' dedi.
Öcalan tarih mi vermişti?
Hükümete yakın Yeni Şafak gazetesinin Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi de Pazartesi günkü yazısında mektubun içeriğinde değişiklik olduğunu savundu. Selvi'ye göre, Öcalan mektubunda 40 yıllık çatışma dönemini bitirmesi için kongre toplama çağrısı yaptığı PKK'ya kongre tarihi veriyordu. İşte bu da çıkarılan kısımdı.
'Öcalan PKK'nın 15 Nisan tarihinde kongreyi toplaması için çağrı yapıyordu. Bu cümle çıkarıldı. Bir de Süleyman Şah Türbesi ile ilgili güçlü vurgu vardı. Ortak tarih bilinci açısından yapılmıştı bu vurgu ama Eşme olarak yuvarlandı.'
Önder ve Buldan yalanladı
Öcalan'ın mektubunu Diyarbakır'daki Nevruz'da Türkçe okuyan HDP İmralı heyetinden Sırrı Süreyya Önder ise İMC TV’de katıldığı programda, mektubun değiştirildiği iddialarını yalanladı.
Önder, 'Buna imkân yok. Çünkü bizim Sayın Öcalan’ın yazdığı metne, ne bir virgül ekleme ne bir virgül eksiltme gibi bir yetkimiz yok' dedi. Önder ayrıca, 'Mektupta silah bırakmaya yönelik tarih yoktu' diye de ekledi. Al Jazeera’nin ulaştığı HDP heyeti üyelerinden Pervin Buldan da mektupta başından bu yana kongre için net bir tarih olmadığını söyledi.
Ancak hem Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın sözleri hem de Selvi'nin iddiaları Öcalan'ın mesajının, Erdoğan'ın açıklamalarından sonra değiştirildiği ihtimalini gündeme getiriyor.
Mesaj trafiğinin anlamı
Dolmabahçe’de yapılan ortak açıklamanın ardından hükümet kanadı, Öcalan’ın Nevruz mesajında kongre için net bir tarih vermesini istiyordu. Ancak izleme heyetinin oluşturulup adaya gitmesini “müzakerelerin başlaması” anlamına geleceğini savunan HDP kanadı, heyet oluşmadan ve hasta tutukluların tahliyesi ile ilgili bir düzenleme yapılmadan Abdullah Öcalan’ın kongre tarihi vermesinin mümkün olmadığını, Öcalan’ın da böyle bir düşüncede olmadığını söylemişti.
Bu yüzden Nevruz öncesi son hafta yapılan görüşmelerin gündeminde bu iki başlık vardı, kongre tarihi ve izleme heyeti. 13 Mart günü Kandil’e giden İdris Baluken ve Ceylan Bağrıyanık, Kandil’in Nevruz öncesi konuyla ilgili son mesajını aldılar. Aynı gün heyetin diğer üyeleri Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bir araya geldi. Bu görüşme sonrasında basına izleme heyeti üzerinde uzlaşıldığı haberleri yansıdı, ancak bu haberler hem Akdoğan hem de HDP tarafından yalanlandı. Yapılan açıklamalara göre “görüşmeler sürüyordu.”
Kandil’den gelen Baluken ve Bağrıyanık ile Ankara’dan yola çıkan Buldan ve Önder, beraberlerinde Hatip Dicle ile birlikte hemen ertesi gün yani 14 Mart günü bu defa İmralı’ya gittiler. Hem Kandil’in mesajını ilettiler, hem de zaten genişletilmiş devlet heyeti üyeleri ile görüşmeleri devam eden Öcalan’a, hükümet ile kendi görüşmelerine ilişkin bilgi aktardılar.
Bu görüşmede Nevruz mesajı tartışıldı ancak henüz şartlar mesaja son nokta konulması için uygun değildi. Heyet İmralı’dan ayrıldı ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile yeniden görüşmeler başladı. 18 Mart günü Anadolu Ajansı’na konuşan Akdoğan, izleme heyetinde yer alacak isimlerin bazılarının belirlendiğini söyledi. Son kararı Başbakan Davutoğlu’nun vereceğini belirten Akdoğan, o karar için de bu haftayı işaret etti.
Bu açıklamadan bir gün sonra yoğun trafiğin sonunda heyet Nevruz’a iki gün kala, 19 Mart günü bu defa mesajı almak için İmralı Adası'na gitti. Onlar İmralı’dan yanlarında mesajla birlikte ayrıldıktan sonra yine çözüm sürecinin en kritik maddesi haline dönüşen izleme heyetine ilişkin bilgiler sızmaya başladı, Artık Öcalan’ın mesajı hazırdı, bir gün sonra Nevruz’da okunacaktı. Cumhurbaşkanı’nın izleme heyeti ile ilgili açıklaması tam da bu aşamada geldi. Heyet artık ellerinde mesaj ile Diyarbakır’ın yolunu tutmuştu, Öcalan ile tekrar temas kurulmasına yetecek kadar zaman yoktu.
Kaynak: Al Jazeera