Kemal Sunal filmleri çocukluğumuzdan beri izlediğimiz, gülüp eğlendiğimiz filmler. Sunal'ın yer aldığı filmlerde güldürü ögesi kadar toplumsal sisteme eleştiri de mevcut. Peki siz, onun filmlerini hiç bu bakış açısıyla izlemiş miydiniz?
Şimdiden keyifli seyirler!
Not: Film yorumları beyazperde.com'dan alınmıştır.
Filmde, yanaşma Salako ile Ağa'nın kızı Emine’nin aşk hikâyesi anlatılır. Salako, Ağa'nın kızı Emine’ye âşıktır. Babasının başkasıyla zorla evlendirmek istediği Emine’nin kalbi ise eşkıya Hamido’dadır. Düğün gecesi Emine, Salako’yu kandırarak dağa kaçar. Hamido’ya kavuşuncaya kadar Salako’yu türlü bahanelerle oyalar. Hamido’ya kendisine kaçtığını söyler ama reddedilir. Bunun üzerine Hamido, Emine’yi babasına yollamak ister. Emine, Salako ile tekrar dağlara kaçar. Sonrasında Salako Hamido'yu öldürerek köylülerin ve Emine’nin kahramanı olur.
Özel Çamlıca Lisesi'ne yeni atanan müdür muavini ve tarih öğretmeni olan Mahmut Hoca (nam-ı diğer Kel Mahmut); kopya çeken, okuldan kaçıp maçlara giden, hocalarla sürekli kafa bulan öğrencilerle dolu okulun 6 Edebiyat B sınıfını (nam-ı diğer Hababam Sınıfı) ilginç ceza yöntemleriyle disiplin altına almaya çalışır. Fakat aynı zamanda öğrencilerin haylazlığı dışında ciddi olaylar da yaşanmaktadır.
Filmde, Osmanlı zamanında bahriye eri olan Ramazan ve Şaban’ın maceraları anlatılır. Şaban bir gün sütannesi Melek’ten kendisini İstanbul’a davet eden bir mektup alır. Melek, konağa gelen Ramazan'ı sütoğlu Şaban zanneder. Ağabeyi Hüsamettin'den çekinen Melek, Ramazan'ın damadı olduğunu söyler. Evdeki yanlış anlaşılmalar devam ederken, ev halkı geceleri Gulyabani görmeye başlar. Gulyabani korkusuyla ev halkı daha da yakınlaşır. Tam da bu sırada gerçek damat çıkagelir.
Film, birbirine düşman iki ailenin arasındaki mücadeleyi anlatır. Tellioğulları ve Seferoğulları, Yeşil Vadi’ye sahip olabilmek için mücadele eder. Daver Bey’in kızı Leyla’nın ortaya çıkmasıyla mücadeleye yeni bir konu eklenir. İki aile de Leyla’yı gelin olarak almak ister. Herkes Tosun Paşa’dan korkmaktadır. Bu durumu kullanmak isteyen Tellioğulları, Şaban’ı Tosun Paşa kılığına sokar. Bir süre sonra gerçek Tosun Paşa’nın ortaya çıkması her şeyi altüst edecektir.
Film, bir kapıcının apartman sakinleriyle yaşadıklarını anlatmaktadır. Seyyit, ailesiyle birlikte bir apartmanda kapıcılık yapmaktadır. Seyyit bütün gün apartmandakilerin ihtiyaçları için koşturur. Bu koşuşturma sırasında apartman sakinlerinin sırlarını öğrenir ve bunları kendi menfaati için kullanır. Eski apartman yöneticisi Fehmi ile arası iyi olan Seyyit, Fehmi’nin yerine emekli Albay Zafer seçilince zor durumda kalır. Bu arada apartmana kiracı olarak gelen bir çiftin amacı yaşlı ve zengin Übeyit’i soymaktır. Evin anahtarına ihtiyacı olan hırsızlar bu işi gerçekleştirmek için Seyyit’i kandırmaya karar verirler.
Film, bir mahallede çöpçülük yapan saf bir delikanlının hikâyesini anlatır. Apti bir mahallede çöpçülük yapmaktadır. Aynı mahallede bazı evlere temizliğe giden Hacer’e âşıktır. Elindeki yetkiyle mahalle üzerinde baskı uygulayan zabıta memuru Şakir de Hacer’i sevmektedir. Ancak Şakir bu durumu annesine bir türlü söyleyemez. Şakir’e kızan Hacer, ailesine Apti ile evlenmek istediğini söyleyince ikili sözlenir. Hacer’in Apti ile evleneceğini öğrenen Şakir ise, Apti’ye baskı uygulamaya başlar. Şakir de Hacer’i ailesinden ister. Kızlarının iki talibi olduğunu öğrenen Hacer’in ailesi ise durumdan istifade etmeye çalışacaktır.
Sevdiği kızla, Nazlı'yla hayatını birleştirmeye çalışan yoksul İbo başlık parasını toparlayabilmek için İstanbul'a çalışmaya gelir. Burada yapabileceği bir iş arayan İbo'nun yolu zengin ve varlıklı bir ailenin tek çocuğu olan küçük Güllüşah'la kesişir. Güllüşah ve İbo arasında içten bir dostluk başlayacaktır. Ailesi tarafından yeterince sevilmediğine inanan Güllüşah, İbo'ya kendisini kaçırıp ailesinden fidye istemesini önerir. Böylece hem İbo ihtiyacı olduğu parayı kazanacak hem de Güllüşah ailesinin gözündeki değerini ölçecektir. Ancak işler içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.
Kemal Sunal’ın canlandırdığı Kibar Feyzo’nun bin bir zorluğun ardından gerçekleşen düğününde giydiği şapka ‘’köy ağasına’’ saygısızlık olarak değerlendirilince Feyzo’nun sonu köyden sürülüp çalışmak için İstanbul’a gitmek olur. İstanbul’da şahit olduklarından sonra köyündeki insanların köle muamelesi gördüğünü anlayan Feyzo doğduğu topraklara geri dönünce köy ahalisini sahip oldukları haklar konusunda, biz izleyicileri ise -mahkeme sahnelerinde doğrudan gözlerimizin içine bakarak- ülkemizde neler olup bittiği konusunda kendine has yöntemlerle bilgilendirmeye çalışır. Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı film sosyal mesajları kadar güldürü öğeleriyle de sinemamızın en parlak örneklerinden biri olarak kabul edilir. Bizlere Yeşilçam’ın usta oyuncularını bir arada izleme fırsatı veren bu ölümsüz yapıtın bir çeşit hiciv niteliğindeki senaryosu ise bahsettiğim oyunculardan biri olan İhsan Yüce’ye aittir.
Hayatını duvar afişçiliği yaparak kazanan Apdi, bir gün afişlerini yapıştırdığı ünlü şarkıcıya platonik bir aşkla tutulur. Apdi' nin bir yolunu bulup tanıştığı şarkıcı kadın, onun saf duyguları karşısında etkilenir. Ancak şarkıcının eski sevgilisi Apdi' nin önünde bir engeldir...
Kemal Sunal'ın en iyi filmleri arasında gösterilen Avanak Apdi'de Sunal'ın yanında Ayşen Gruda, Ünal Gürel ve Necdet Yakın gibi isimler de yer alıyor.
Filmde, bekçilik yapan Şaban’ın mahallelilerin haklarını korumak için verdiği mücadele konu edilir. Şaban, bekçi olarak Zeytinburnu’na atanmıştır. Burada sahtekâr manav, fırın, bakkal ve muhtar ile mücadele eder. Bunun üzerine esnaf, Şaban’ı komisere şikâyet eder. Komiser ise bir yanlış anlaşılma sonucu onu içişleri bakanının yeğeni sanır. Bu yüzden Şaban’ın yaptıklarını sineye çeker. Fakat Şaban’ın çevreyi kirleten ve çocukları zehirleyen bir fabrikayı kapatmakla tehdit etmesi, işleri karıştırır.
Şaban kadınlar konusunda başarısız bir minübüs şöförü, Ökkeş ise tam bir hovardadır. İki eski asker arkadaşı olan Ökkeş ve Şaban’ın yolları bir gün kodeste kesişir. Babasının zoruyla evlendirilmek istenen Ökkeş Şaban’dan kendi yerine geçmesini ister ve rollerini değişirler. Ancak gittikleri evde evin kızına her ikisi birden aşık olunca işler karışır. Aşık oldukları kız ise evin hizmetçisiyle yer değiştirmiştir...
Meslekten men edilmiş üçkağıtçı bir milletvekili İbrahim Zübükzade'yi konu eden film Türk siyasetindeki sorunları ve karakterleri hicvederek anlatır.
Aziz Nesin'in aynı adlı romanından uyarlanan filmde efsane karakter Zübük'ü Kemal Sunal canlandırıyor. Yönetmenliğini Kartal Tibet'in, senaristliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Nevra Serezli, Bülent Kayabaş, Kadir Savun, Osman Alyanak, Ali Şen, Metin Serezli ve Memduh Ün yer alıyor.
Osmanlı Hanedanının hüküm sürdüğü yıllarda sıradan bir mahalleye yeni taşınan Cihanyandı Kanlı Nigar Nigar, uzun zaman önce kötü yola düşmüş, artık ekmeğini bu işten çıkaran bir kadındır. Bu mahallede yeni bir genelev açan kadının bu mahalleyi seçmesinin altında özel nedenler yatmaktadır. Yıllar önce masum bir kadınken kendisini kirletip bu yola düşüren yakınlarından intikam almayı aklına koyan kadın kurduğu türlü plan ve tuzaklarla masumiyetinin peşine düşecektir.
Sadık Şendil tarafından kaleme alınan Kanlı Nigar isimli oyundan beyazperdeye uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Memduh Ün; başrolünde ise güçlü performansıyla Fatma Girik var.
Film, âşık olduğu kızı tavlayabilmek için türlü belalara bulaşan Hüsnü’nün başından geçenleri anlatır. Hüsnü, Hüsniye’ye âşıktır. Kendisini Hüsniye’ye beğendirebilmek için arkadaşı Cemal’in verdiği taktikleri dener. Ancak hiçbirisi işe yaramaz. Hüsniye’nin oturduğu mahallenin tapularını dalavere ile ele geçiren Malik, mahalleliden evlerini ve dükkânlarını boşaltmalarını ister. Çaresiz durumda olan mahalleliye Malik’in karşısına çıkarabilecekleri bir babayiğit lazımdır. Bu babayiğit arkadaşı Cemal’in pohpohlarıyla iyice şişen Hüsnü’dür.
Hilmi Tok milyarder bir iş adamıdır. Birgün tek başına kullandığı arabasıyla kaza yaparak ölür. Tüm mirasını köyde davulculuk yapan oğlu Bayram'a bırakmıştır. Aynı sırada bir gazeteci Çarıklı Milyoner hakkında yalan haberler yazar. Bayram, kim olduğunu bilmeden gazeteci Suna'ya aşık olur.
Kan davasından kaçmak için kadın kılığına girerek şarkıcılık yapan Şaban, çevresindeki herkesi kadın olduğuna inandırır. Ama kendisi de kan davalısı Nazlı'ya aşık olunca işler karışır. Kartal Tibet'in yazıp yönettiği Kemal Sunal güldürüsü, Şaban serisinin en sevilen filmlerinden biri olarak Türk sinema tarihindeki yerini korumaktadır.
Akıl hastanesinde tedavi gören, isimlerini bilmediğimiz iki kafadar buradan kurtulmak için bir kaçış planı hazırlarlar. Kaçmayı başarırlar ve bir kasabanın boş durumdaki kaymakamlık binasında saklanırlar. Kar ve buzlarla kaplı kasabanın kaymakamı görevden ayrılmıştır, yeni kaymakam ise yollar açıldıktan sonra gelebilecektir. Tesadüfen durumu öğrenen ve bunu kullanan iki arkadaş, kaymakam ve hakim rolüne bürünürler, üstelik öyle olduklarına kendileri de inanmaya başlarlar. Bu rolü öyle bir başarıyla kotarırlar ki, kasaba halkının tüm sorunları çözülmüş, şikayetçi olduğu herkes bir şekilde cezalandırılmıştır. Bu deli kaymakam ve hakime, deli bir çavuşun katılmasıyla bürokrasinin tamamen yerle bir olduğu, ütopik, absürt ve akıl dışı bir kasaba düzeni kurulur. Peki hangisi daha akıllıcadır? Cevat Fehmi Başkut’un Buzlar Çözülmeden adlı oyunundan Osman F. Seden tarafından uyarlanan film özellikle toplumsal ve siyasi alegorisiyle dikkat çekiyor.
Köyde yanyana evlerde yaşayan iki komşu hayvan sürüsünün bahçeye dadanması üzerine karşı karşıya gelirler. İş inada binince soluğu mahkemede ve adalette aramaya karar verirler. Fakat gel gelelim açılan dava sürüne sürüne 7 yıla kadar uzar... Bu kadar sürede neden dva açıldığı kimin haklı kimin şikayetçi olduğu da arapsaçına döner...
Zeki Ökten'in yönetmenliğinde çekilen ve senaryosunda Umur Bugay'ın imzası olan filmin başrolünde ise Kemal Sunal yer almaktadır...
Ankara'nın gecekondu mahallerinden birinde yaşayan Mehmet, üç çocuğuna ve karısına bakabilmek için ek iş olarak geceleri bir pavyonda klarnet çalmaktadır. Neredeyse tüm gün çalışan adam onca vaktine ve emeğine rağmen halen daha ailesinin geçimini sağlamakta zorlanmaktadır. Tüm bunların üstüne yaşadıkları gecekondu ev, kayınbirader olan ev sahibi tarafından müeahhite verildiğinde büyük bir darbe alırlar. Mehmet artık evini geri kazanıp ailesini geçindirebilmek, hem de hayallerini kurduğu müzik kasetini çıkarmak için daha fazla çalışmak zorunda kalacaktır.
Dönemin ülke ekonomisini ve sosyal gerçekliklerini tüm çıplaklığıyla beyaz perdeye yansıtan film Zeki Ökten imzalı.
Baraj projesinde kamulaştırmaya gidilecektir.Sarı kavak ve uzun kavak köyleri bu kamulaştırılacak alana girmektedir. Sözde bu durum gizliliğini korumalıyken komisyonda görevli olan biri bu bilgiyi bir holdinge satar o holdingdeki biride ordan duyduğu bilgiyi başka bir holdinge satar böylece iki holding köylülerin yerlerini ucuz fiyata alıp sonradan devlete pahalıya satma niyetiyle sarı ve uzun kavak köylerinin yollarını tutarlar.
Bu arada bu köylerden birinde inatçılığı ile bilinen Bayram yani Kemal Sunal vardır. Bayram diğer köyün ağasının kızına aşıktır kızda ona aşıktır fakat ağa olan babası kızını Bayrama vermemektedir ama o çok inatçıdır ve her ayın ilk cumasında annesiyle kız istemeye giderler ağa kızını yine vermez hatta sertçe davranır bunun üzerine Kemal Sunal ağaya bundan sonra ben kızını istemeye gelmeyeceğim sen gelip beni isteyeceksin diye kahanette bulunacaktır.