Evet, doğru! Birçoğu fan art ve tam sayısını bilmiyorum ama Game Of Thrones’a belki yüzlerce çalışma ithaf etmişimdir.
Her şey tek bir fan artla başladı aslında. Başta küçük bir saygı duruşuyla başladı. Keyif aldığım bir seriydi ve birkaç fan art çizdim.
Diziyi izliyor, beğeniyor ve herkes gibi gelecek bölümlerinde neler yaşanacağını merak ediyordum.
Dizi, George R.R. Martin’in Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin önüne geçtiği için bir anda daha da popülerleşti galiba. Bir noktadan sonra ekrana yansıyacak olan konusunda kimsenin bir fikri olmadığı için insanlar daha çok konuşmaya ve teoriler üretmeye başladılar.
Benim de halihazırdaki kitapların ve sohbet halinde olduğum kitap kurdu birkaç arkadaşımın yardımıyla kendi tahminlerim vardı ve bir anda “Böyle bir şey olsa nasıl olur?” temalı işler üretirken buldum kendimi. Zamanla daha fazla insan çalışmalarıma ilgi göstermeye başladı. Benden daha fazla iş görmek istediler. İnsanların forumlarda yazıya dökerek kurdukları teorileri, ben çizerek gösteriyordum. Fark buydu.
Daha sonra daha çok araştırdıkça, Westeros’a daha fazla daldıkça, daha fazla öğrendikçe benim için de bu evren bir tutku haline gelmeye başladı. Resimlerimle insanları şaşırtıyor, yer yer heyecanlandırıyor, benim resimlerimden yola çıktıkları hikâyeye dair kendi sonlarını onlardan dinliyordum. Dizi o dönem büyük bir fenomendi ve kendimi fandom içerisinde bir yere konumlandırmıştım. Çalışmalarım paylaşıldıkça fanatikler arasında aşina olunan bir isim haline geldim ve insanları da işimin içine nasıl dahil edebileceğimi düşündüm.
Valar Morghulis adında üç partiden oluşan bir portreler serisine giriştim. İzleyenler bilecektir; Valar Morghulis, Braavos’ta konumlanmış Facelessmen isimli bir topluluğun deyişidir.
Takipçilerime her gün dizide ölen karakterlerden bir tanesinin portresini paylaşacağımı, bunun için de bana bir isim vermelerini istediğimi söyledim. Aynı Jaqen H’ghar’ın dizide Arya’dan üç isim istemesi gibi.
Bu seri benim için hem çok iyi bir testti, hem de takipçilerimle harika bir iletişime geçme yoluydu. Onları da kendime kıldığım bu testin bir parçası haline getiriyordu. Bu portrelerle daha hızlı çalışmayı öğrendim. Her karakterin wight halinin nasıl olacağını düşünmek, her çalışmaya karakterlerin dizideki sonlarına ve karakter özelliklerine yakışır detaylar eklemek çok keyifliydi. Mesela dizide Cersei Pycelle için ölü kedi gibi kokuyor, der. Pycelle çizimimin zamanı geldiğinde onu ölü bir kediyle resmettim. İnsanlar böyle detaylara bayıldılar ve çok ilgi gösterdiler.
Böylelikle dizinin son sezonları sürerken ben de bir yandan o zamana kadar ekranda ölmüş karakterlerin Night King tarafından diriltilmiş hallerini çizmeye devam ettim. Büyüklü küçüklü tüm karakterleri ekrana vedalarının ardından bir kez daha görmek, sanırım dizi fanatiklerinin hoşuna gitti.
Bir yandan çok uzun ve yorucu bir işti çünkü sanırım iki yüze yakın portre hazırladım. Böyle bir fan art serisine dünyada tek el atan bendim. Valar Morghulis’in anlamı “All Men Must Die” ise iyi bir ekran süresine sahip hiçbir karakteri es geçemezdim ve elimden geldiğince çok karakteri wight halleriyle resmettim. Hatta bu çizimlerim, dizi bitip ekranlara veda ettikten sonra bile sürdü.
Öte yandan Game Of Thrones temalı işlerim de internet üzerinde daha fazla varlık göstermeye başladı. Bazı teori resimlerimin içindeki detaylar dizinin yeni gelen bölümlerinde gerçekten de gerçekleşti ve bu da insanların benim kim olduğumu merak etmelerine sebep oldu. “Bu adam bunu nasıl bilebildi, peki bunu bildiyse ya bu resminde çizdiği nedir? Bu da gelecekte olabilir mi?“ şeklinde sağda solda yazmaya başladılar. Benim dışımda gelişen değişik, gizemli bir hava oluştu. Bazı haber sitelerinde yazıldığı, çizildiği bile oldu ama benim için en güzel anı dizinin oyuncularıyla Twitter ve Instagram üzerinden selamlaşmamız oldu. Kendilerine çizdiğim bu portrelerini paylaştılar ki bu bana büyük mutluluk verdi. Bir dizi izliyorsunuz ve orada sevdiğiniz karakterler sizin işinizi görüp beğeniyor, paylaşıyorlar. Bunlar harika anılar!
En nihayetinde dizi bittikten bir sene sonra, ben de fan artlarımın sonuna geldim. Çok uzun bir maratondu ama bana hem illüstrasyon anlamında çok şey öğretti, hem de böylesi büyük bir serinin fanatikleri arasında harika zaman geçirdim.