Hiçbir maddi delili yokken terörist ilan edildiklerini tekrarlayan Özakça, 'Bizler 'devrim olmazsa, AKP gitmezse açlık grevini bırakmayız' demiyoruz. Çok büyük taleplerimiz yok. Biz sadece işimizi istiyoruz. Bizim ısrarımızı, karalığımızı ve işimizi geri istememizi cezalandırıyorlar. Bunun için de bir kılıf uydurmak zorundalar. Tutuklandık çünkü; direnişimizden ve direnişimizin yaratacağı etkilerden korkuyorlar' dedi.
'Biz hasta değiliz, işimiz için direniyoruz'
Nuriye Gülmen'in kendi iradesi dışında bir gece yapılan baskınla zorla hastaneye götürüldüğünü ileri süren Özakça, 'Biz hasta değiliz, işimiz için direniyoruz. Zorla müdahale edilmesini istemiyoruz. Açlık grevinin bir başkasının eliyle bitirilmesini istemiyoruz. Bu bizim irademiz. Bizi çok düşünüyorsan işimizi verirsin. Bu kadar pervasızlık, bu kadar zulüm bir insanı yaşatmak isteyen birinde olamaz. Amaç Nuriye hocanın buraya gelmesini engellemekti. Zorla müdahale insanlık suçudur' şeklinde konuştu.
'Elinizde herhangi bir delil yok'
Özakça, haklarında ifade veren gizli tanıkla ilgili olarak da, 'Elinizde herhangi bir delil bile yok. 'Bunu yapmıştır bu suçtur' diyebileceğiniz bir şey yok. Birisinden bahsediyorsunuz, bana ne ondan. Ben işimi, öğrencilerimi istiyorum' dedi. Mahkeme başlamadan, İçişleri Bakanının kendilerini terörist ilan ettiğini tekrarlayan Özakça, 'Bakanlık bizim terörist olduğumuzu bir kitapçık çıkartarak anlatıyor. Sizin karar vermenize gerek yok, zaten Bakan ilan etmiş. Bizi hedef gösteriyor. Bunlar için suç duyurusunda bulunduk. Ama yine aynı; 'kovuşturmaya gerek yok'. Asıl suç bu işte' dedi.
'Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler, amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Verin kararınızı, perde kapansın' ifadelerini kullanan Özakça, savunmasına Enver Gökçe'nin 'Dost' adlı şiirini okuyarak son verdi.