Bilim insanları nükleer füzyon ile makine öğrenimini birleştirerek temiz enerji üretimine ulaşmayı hedefliyor. Nasıl mı? Gelin bakalım.
Bilim insanları nükleer füzyon ile makine öğrenimini birleştirerek temiz enerji üretimine ulaşmayı hedefliyor. Nasıl mı? Gelin bakalım.
Temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına olan insanlığın arayışı, araştırmacıların nükleer füzyonu keşfetmesiyle dönüm noktasına ulaştı.
Güneşi ve diğer yıldızları besleyen olgu olan nükleer füzyon, aşırı koşullar altında hidrojen izotoplarının birleşmesini içerir. Sonuç, başlangıç elementleri ile yeni oluşturulan helyum arasındaki kütle farkından kaynaklanan bir enerji salımıdır.
Bu da oldukça zorlu bir işlemdir.
Fransa'nın Aix-Marseille Üniversitesi'nde Doçent olan Mohammed Koubiti tarafından yayınlanan bir makalede, hidrojen izotoplarının nükleer füzyon plazma performansı için optimal oranlarını belirlemek için makine öğrenmeyi plazma spektroskopisi ile birleştiren yeni bir yaklaşım sundu.
Deüteryum ve trityum, verimlilikleri nedeniyle füzyon için tercih edilen izotoplardır, ancak güvenlik endişeleri nedeniyle kullanılabilecek trityum miktarını düzenleyen sıkı kurallar bulunmaktadır.
Bu çalışma sadece bu hedefe doğru atılmış bir ilk adımı temsil etse de, Koubiti, spektroskopiyi kullanmaya devam ettiğini ve derin öğrenme algoritmalarının füzyon plazmalarındaki trityum içeriğini tahmin etmek için kullanabileceği özellikleri tanımladığını açıkladı.
Trityum içeriğini tahmin etme üzerindeki uygulama ötesinde, Koubiti, derin öğrenme tekniklerini JET, ASDEX-Upgrade, WEST, DIII-D ve hatta stellaratorlar gibi çeşitli manyetik füzyon cihazlarına genişletmeyi hayal ediyor.
Zorluklar olsa da, Koubiti'nin çalışması, yenilik ve teknolojinin daha temiz ve sürdürülebilir bir geleceği şekillendirmede kilit bir rol oynayacağını bizlere gösteriyor.