Nükleer Faciadan Sonra Ölüm Bölgesi'ne Geri Dönen Çernobil'in Özgür Ruhlu Nineleriyle Tanışın

Çernobil Nükleer felaketin ardından yüz binlerce insan bölgeden tahliye edildi. Fakat ölüm bölgesi olarak ilan edilen tam nükleer reaktörün bulunduğu ve onu çevreleyen 30 kilometrelik alanda, tüm risklere rağmen, yaşayan çok az sayıda insan var. Tahliyeden sonra yerinden yurdundan vazgeçmek istemeyenler tüm engellemelere rağmen büyük çabalarla bölgeye geri döndüler. 

Şimdi hayatta kalanların çoğu kadın ve Çernobil'in Nineleri olarak anılıyorlar... O halde bu kadınlara ve yaşam mücadelelerine biraz yakından bakalım...

1. Bildiğiniz gibi Çernobil'de 26 Nisan 1986 yılında dünyanın en büyük facialarından biri yaşandı. Aradan 31 yıl geçmiş olsa da etkileri ve zararları hâlâ devam ediyor.

1986'da o yıllarda SSCB'ye bağlı olan Ukrayna'nın Kiev'e bağlı Çernobil şehrinde bulunan nükleer santral bir gecede 'dünyanın en büyük faciasına' dönüştü. Arkasında pek çok gizem ve teori taşısa da emin olduğumuz tek şey Çernobil faciasının ne denli büyük zararlara mal olduğuydu.

2. Faciadan sonra santralin bulunduğu bölgenin içindeki 30 kilometre karelik alan yasaklı bölge ilan edildi ve Ölüm Bölgesi adıyla anılmaya başlandı.

Nükleer santralin merkezinden 30 kilometrelik bir alana yayılan yasaklı bölge Ölüm Bölgesi olarak biliniyor. Şu anda tamamen bir hayalet şehir aslında orası ve bilim insanlarına göre de bu bölge bir 20 bin yıl kadar daha güvenli olamayacak.

3. Fakat Ölüm Bölgesi'nin tüm korkutuculuğu ve hüznü bir yana, buradan tahliye edilen yüz binlerce insandan bir kısmı tüm risklere rağmen yine de bölgeye geri döndü!

Evi, yeri yurdu, ekmeği bu bölgede olan insanların bin küsur kadarı bölgeye geri döndü.

4. Tüm risklere ve yasaklara rağmen kaçak olarak bölgeye geri dönüp burada yaşamaya başlayanlardan bugüne kadar hayatta 100 civarı insan kaldı.

Faciadan ve tahliyelerden çok kısa bir süre sonra tüm yasaklamalara meydan okuyup evlerine geri dönmeyi başaranlar zaman içerisinde birbirlerini de yitirdiler. Bugün bölgede 100 civarı insan ikamet ediyor. Bunların yaklaşık yüzde 80'ini de kadınlar oluşturuyor ve bu kadınlar, zehirli topraklarda günlük yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlar.

5. Bugün 70-80 yaşlarına ulaşmış olan bu kadınlar artık Çernobil'in Nineleri diye anılıyor.

Birkaç yıl önce bir belgesel sayesinde hikâyelerini öğrendik Çernobil Ninelerinin... The Babushkas of Chernobyl (Babushka, Rusça'da babaanne, nine anlamına geliyor.) adını taşıyan bu belgesel, yıllardır ölüm bölgesinde yaşayan Hanna Zavorotyna, Maria Shovkuta ve Valentyna Ivanivna adlı üç kadını merkezine alarak bizi onların günlük hayatlarına misafir etmişti.

6. Bu kadınlar tarihin iki büyük olayına daha tanık olmuşlardı ve bu yüzden de radyasyonu umursamıyor, gözleriyle görmedikleri bir düşmanla yaşamanın daha kolay olduğunu düşünüyorlar.

Ukrayna Kırımı (Holodomor) ve Yahudi Soykırımına tanıklık etmiş bir nesil olarak nükleer facianın sonuçlarından korkmadıklarını radyasyonun onlar için sadece görünmez bir düşman olduklarını ifade ediyor Çernobil Nineleri. Halkı suni açlığa maruz bırakan ve sonucunda pek çok bulaşıcı ve ölümcül hastalığın ortaya çıktığı ve hatta insanların birbirlerini yemelerine neden olan Holodomor sırasında bu kadınların hemen hepsi çocuk yaşlardaydı ve bu soykırımdan kurtulanlar olarak radyasyon umurlarında değil kısacası.

7. Çünkü Çernobil Nineleri geçmişlerinin verdiği tecrübeyle onları korkutan şeyin radyasyon değil açlık olduğunu söylüyor.

Bulaşıcı ve ölümcül hastalıklar ve kitlesel yamyamlıkla sonuçlanan Ukrayna Kırımı (Holodomor) tanıklıklarından olan bu kadınlar radyasyondan değil açlıktan korktuklarını da dile getiriyorlar.

8. Zira anavatanlarını terk etmenin de onları ölüme götüreceklerini düşünüyorlar.

Yapılan araştırmalara göre bu bir nevi doğru da aslında. Çernobil'in tahliye edilmesinin ardından yerinden yurdundan olan çok sayıda kişinin kederden öldüğü kayıtlara geçmiş. Nineler de yurtlarını asla terk etmeyeceklerini ve terk edenlerin şu anda daha beter halde olduklarını dile getiriyorlar.

9. Anekdot temelli kanıtlara göre bölgede kalmayı seçmiş bu kadınların bölgeden ayrılan komşularına ve yakınlarına oranla daha uzun süre yaşadıkları ortaya çıkmış.

Başta sert biçimde bölgeye girmeyeceklerini söyleyen devlet yetkilileri nihayetinde pes ederek yaşlı insanların evlerine geri dönebileceklerini söylemiş ve eklemişler 'Nasılsa yakında ölecekler, bari mutlu ölsünler...' Ama belli ki uzun yaşamanın sırrı mutlulukmuş. Toplanan anekdot temelli kanıtlara göre de bölgedeki kadınların bölgeden tahliye edilen ve geri dönmeyen komşularına ve yakınlarına oranla daha uzun süre yaşamış oldukları fark edilmiş.

10. Kendilerine "öz-yerleşimci" diyen bu kadınlar evlerine geri dönmeye çalışırken devletin engellemeleriyle karşılaştılar ama cevapları hazırdı: "Bizi vurun ve gömün."

'Ya da bırakın geri dönelim...' Çok kolay bir karar olmasa gerek ama bu kadınların bildikleri tek yaşam o bölge. Devletin yasaklamalarına karşı bölgeye geri döndüler, bu yüzden devletin yeni tanımı da 'yarı-yasak' diye değiştirilmiş oldu.

11. Bu kadınlar neşe dolu, hayat dolu. Radyasyon hakkında espriler yapabilecek kadar hem de!

'Radyasyondan neden korkayım ki? Isırmaz sonuçta.' diyerek bu bölgede yaşamanın kendileri için herhangi bir korkuya ya da sıkıntıya neden olmadığını gösteriyorlar herkese.

12. Facia sırasında ölen, bölgeyi temizlerken ölen ve sonrasında yaydığı radyasyonla kansere yakalanan yüz binlerce insan olduğunu biliyoruz ama Çernobil Nineleri aldıkları riskin de farkındalar.

Ölümcül bölgeyi çevreleyen tel örgülerin yakınında yaşayan bugün 80'lerindeki Nadejda Gorbachenko, kendi yiyeceğini sağlayabilmek için bu tel örgülerin arasından geçip ölüm bölgesinden mantar ve meyve topluyormuş. Tabii bu bölge güvenlik güçleri tarafından korunuyor, yakalanmaları halinde başları belaya girebilir esasında ama kadınlar aldıkları riskin farkındalar. Polis gördüklerinde çalılıkların arkasına saklanıyorlarmış mesela. 😉

13. Bu özgür ruhlu kadınlar geçimlerini doğal olarak yine de o radyoaktif topraklardan sağlıyorlar...

Bahçelerinde kendi yetiştirdikleri sebzelerden ve hatta bölgedeki ormanlardan topladıkları mantarlardan günlük yemeklerini çıkarıyorlar. Besledikleri tavuklardan yumurtalarını alıyorlar, günlük su ihtiyaçlarını da kendi kuyularından karşılıyorlar! 

Hayalet şehir olarak bilinen bir yerde bu kadınlar komşu olmaktan çok öteler, birbirlerinin kızkardeşleri olmuşlar. Sağlıklı ömürleri olsun bu özgür ve inatçı kadınların! 🙏❤

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
YORUMLAR
07.11.2017

Stalin kadar şerefsiz bir insan yok kominist olmasam da stalin, mao ve il-sung olmasa kominizm bugün dünyada böyle şeytani bir varlık olarak görülmezdi türkiye sağ sol olarak bu kadar çok bölünmemiş olurdu adam kominizm adı altında radikal terör örgütü liderliği yapmış

Komunizmi teknik olarak uygulamamistir zaten Komunizmin uygulanmasi zaten pek mümkün de degildir Insanligin evrim gecirmesi gerek cunku ilaki çıkar ilişkisi yapmak isteyen insanlar olacaktir Komunizmde kesinlikle baştaki adami frenleyecek bir sistem yoktur.

Pasif Kullanıcı
07.11.2017

Yüzbinlerce değil 49.000 insan tahliye edildi. Abartmayı ne çok seviyoruz. 49.000 bile korkunç bir rakam iken üstelik. Ayrıca 30 km kare açıklaması kocaman bir yalan. Yaklaşık 55 km karelik bir alan tamamen kapalı. Elena Filatova ile görüşebilirseniz her şeyi net olarak açıklar. Ben de açıklarım da sikine takan olmaz. Hepimiz çok bilmişiz.

08.11.2017

Belki ben takarım ne biliyorsun Allah allah :)

08.11.2017

Çok güzel bir içerik olmuş

TÜM YORUMLARI OKU (25)