Öncelikle ödülün Takaaki Kajita ve Arthur B. McDonald adlı iki bilim insanına gittiğini belirtelim. Olayı biraz detaylandırmadan önce genel bilgi vermek gerekirse; bu iki bilim insanı nötrino salınımını keşfeden insanlar.
1960'larda Güneş Nötrinosu Uyumsuzluk Problemi adı altında ismi uzun kendi sıkıntılı bir sorun vardı. Bu sorunun nedeni ise yukarılarda da belirttiğimiz üzere, Güneş'ten gelmesi gerektiğini düşündüğümüz elektro-nötrinoların sadece üçte biri miktarında nötrino tespit edebiliyor oluşumuzdu.
Bu can sıkıcı problem bilim insanlarına Güneş'in artık eskisi kadar elektro-nötrino üretecek enerjisinin olmadığını ve yavaş yavaş ölmekte olduğunu düşündürtüyordu; ki bu da Dünya'nın sonu demekti. Ancak bir ihtimal daha vardı, 'O da 'nötrinoların kütlesi var' mı dersin?' tadında. Bu ihtimale göre nötrinolar belirli bir kütleye sahipti, böylece de diğer formdaki nötrinolara dönüşebiliyorlardı. 'Kütlesi olmasa dönüşemez mi' derseniz, maalesef dönüşemez.
Bu noktada 'Güneş'in yüzeyindeki parlaklığa bakarak ölüp ölmediğini anlamaz mıyız, nötrinolar ne alaka ki?' diye sorulabilir. Şöyle açıklayalım: Nötrinolar, Güneş'in merkezinde üretildikten sonra hızlı bir şekilde yüzeye ulaşır ve Dünya'ya doğru yolculuklarına başlarlar. Güneş yüzeyindeki enerji ise o noktaya ulaşmak için yüz binlerce yıllık bir zaman dilimine ihtiyaç duyar, dolayısıyla yüzey parlaklığı bize çok önceki bir zaman dilimini gösterir. Bilim insanları da her ne kadar yüzey parlaklığında bir anormallik olmasa da, nötrinoların üçte bir oranında az gelmesi nedeniyle yüzeyde yüz binlerce yıl sonra fark edilebilecek değişimleri önceden fark ettiklerini düşünüyorlardı.
Dolayısıyla araştırmalar bu konuya yoğunlaştı ve nihayet yaklaşık 30 yıl sonra bu iki bilim insanı Güneş'in hızlı bir şekilde öldüğü düşüncesini ortadan kaldırarak nötrinoların kütleye sahip olduğunu kanıtladı. Ayrıca yolculukları boyunca diğer iki farklı formdaki nötrinolara dönüştüğünü, bu yüzden sadece tek tip nötrino keşfedebilen ve 1960'larda kullanılan o detektörün de bu nedenle 'olması gerekenin üçte biri' miktarında nötrino tespit edebildiğini açıkladılar.
İşte çalışmanın Nobel ödülü almasının sebebi tam olarak böyle.