Bu ilişki şu şekildeydi; pankreası alınan köpekler şeker hastalığına yakalandılar ve bu sayede pankreasın şeker seviyesi ile ilgili olduğu düşüncesi var oldu.
Ancak hiçbir bilim insanı bunu başaramadı. Çünkü pankreas özleri bir etki göstermemesinin yanı sıra zehirli ve katışık bir yapıya sahiplerdi.
1921 tarihinde genç bir cerrah Toronto Üniversitesi'nde görev yapan fizyoloji profesörüne bir fikir sundu. Gencin fikri insülin üreten hücreleri yok etmek ve sindirim enzimlerinin akışını engellemek için köpeklerin pankreas kanallarını bağlamaktı.
Profesör ise duruma biraz şüpheli yaklaşsa da gence bir fırsat sağladı ve ona birkaç köpek ile küçük bir laboratuvar sundu. Profesör gence bir de tıp öğrencisini asistan olarak verdi.
Asistan ve genç elde ettikleri sonuçlardan cesaretlenerek insülini pankreastan çıkarmak için de yeni bir yöntem keşfettiler ve sonucunda isletin ismindeki bir saf çıktıya ulaştılar.
Hasta ise Toronto Hastanesi'nde yatan ve şeker hastalığına sahip olan 14 yaşında bir çocuktu. Hastaya 11 Ocak 1922 tarihinde ilk adacık enjeksiyonu yapıldı ve enjeksiyon sonucunda hastada alerjik reaksiyon gerçekleşti. Aynı zamanda enjeksiyonun kan şekeri üzerinde pek de bir etkisi olmadı.
Biyokimyacı James Collip asistan ve genç ile işbirliği yapmayı kabul etti. 23 Ocak 1922 tarihinde hastaya ikinci insülin enjeksiyonu yapıldı ve bu sefer hastanın kan şekeri seviyesinde düşüş gerçekleşti. Yani işlem başarılı oldu ve hasta da insülin ile tedavi edilen ilk kişi olarak tarihe geçti.
Bunun üzerine bilim insanları bir araya gelerek Toronto Hastanesi'ne gittiler. Bu hastanede 50'den fazla şeker hastası çocuk tedavi ediliyordu. Çocukların birçoğu komadaydı ve ölmek üzerelerdi. Bilim insanları insülinin bu çocuklar üzerinde faydalı olacağına inanıyorlardı.
Anlatması bu kadar kısa sürse de gerçekleşmesi elbette bu kadar kısa sürmedi. Çocukların tedavi edilmesi yaklaşık 4 ayı buldu. Komada olan çocuklar 4 ayın sonunda uyanmaya başlarken komada olmayanlar ise tamamen sağlıklarına kavuştular.
İnsülini keşfedenler 1923 tarihinde Nobel Tıp Ödülü'nü kazandılar ancak başarıyı takdir edenler kadar etmeyenler de vardı. Bu keşif sonrası çıkan tartışmalardan bir tanesi de insülinin hayvanlar üzerinde kullanılmasıydı. Hayvan aktivistleri deneklerin hayvanlardan seçilmesini çok eleştirdiler.
Çünkü resmi verilere göre dünyada yaklaşık olarak 463 milyon insan diyabet hastalığı ile mücadele ediyor.
İnsülin biyokimya, farmakoloji, biyoteknoloji gibi birçok alanda yeni araştırmalar yapılmasına sebep oldu ve sağlık alanında gözle görülür yenilikleri kapısını araladı.