'Arjantin de 2002 yılında gelenekselin dışına çıkan politikalarla iyi performans gösterdi ve birkaç yıl sonra borcunun üçte ikisini ödemeyi reddetti. Ancak Kirchner rejimi, ne zaman durması ve geleneksel politikalara dönmesi gerektiğini bilmiyordu. Bu da ülkenin yeniden krizin içine düşmesine neden oldu.
Ve belki de bu örnek, bu tarz krizlerle baş etmenin ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyor. Bunun için hem esnek hem de sorumluluk sahibi bir hükümete sahip olmanız gerek. Alınan özel önlemleri uygulayacak kadar teknik yetkinliğe ve bu uygulamaların büyük yolsuzluklara yol açmasını engelleyecek kadar dürüst olmasını söylemeye bile gerek yok.'
En kötüsü de ne biliyor musun, Tayyip’in hiç bir zaman kendini suçlamayacağı gerçeğini bilmek. Ne damadını atacak, ne yeni parti kuracak, ne demokratikleşecek. “Ey Amerika” demeye devam edecek...
anlik nedenlerin, gundelik para politikalarinin otesinde daha genis cerceveden bakarsak bu krizlerin 10-20 yilda bir tekrar etmesi ekonomimizin, uretimimizin yapisindan kaynaklanmakta. bir bakanimizin tabiriyle turkiyenin montaj ve aramamul ulkesi olmasindan. montaj ve aramamul isleri ucuz isgucune dayanir. ucuz is gucun oldukca dunya ile rekabet edip para cekebilirsin. yani rekabet edebilmen icin halkinin her daim fakir olmasi gerek. gelgelelim rekabetde one cikip ulkeye para girdikce kacinilmaz olarak halkda zenginlesmekde, bir sure sonra ucuz is gucu azaldigi icin rekabet gucu dusup ulke krize girmekde. 10-20 senede bir ayni donguyu, ayni dalgalanmayi yasamamizin nedeni tam olarak bu. ekonomi biraz duzelip zenginlestigimizde mevcut ekonomik modeli surduremedigimiz icin develuasyonla, krizlerle tekrar fakirlesip sistemi resetliyoruz
fakat insanlar koreli malezyalı değil. kendi dolarlarını yakıp doların düşeceğini sanan andaval ve malsikik vatandaşlar var. anlamıyorlar ki bir şeyin sayı azalırsa değeri daha da katlanır. bu ülkeyi bu vatandaşları bu duruma koyan rte ve yönetdiği politikaları. onları düzeltmeden ne yaparlarsa yapsınlar durum düzelmeyecek