Nobel Ödüllü 107 Bilim İnsanından Greenpeace'e Mektup: GDO'lu Demek Zararlı Demek Değil!

GDO tartışmaları hepimizin bildiği üzere modern dünyanın üzerine en çok konuşulan problemlerinden biri.

Özellikle 'Yararlı mı, zararlı mı?' sorusu etrafında şekillenen ve bilim çevrelerince hararetli şekilde tartışılan; savunanların da, karşısında duranların da birçok argüman ürettiği bir konu.

Öncelikle GDO hakkında biraz bilgi verelim.

GDO, yani 'Genetiği Değiştirilmiş Organizma', genetik teknikler kullanılarak bitki ve hayvanların genlerinin modifiye edilmesi sonucu oluşturulan yeni ürünler anlamına geliyor.

Peki neden canlıların genleri değiştiriliyor?

Bundaki en temel iki sebep daha kaliteli ve daha bol miktarda ürün elde etmek. Bilim insanları genlerle oynayarak ürünlerin zararlı böceklere veya ilaçlara karşı dayanıklılıklarını artırıyor. Ürünler zararlı böceklere dayanıklı hale gelince, ilaç kullanımı da doğal olarak azalıyor. Bu da doğanın daha az kirlenmesi demek.

Yani genlere müdahale ederek ürünler istenilen şekilde değiştirilebiliyor.

Tadı daha yoğun hale getirilebiliyor, elde edilen ürün miktarı artırılabiliyor, dayanıklılığı üst seviyeye çıkartılabiliyor. Özellikle ürün miktarının artırılması sayesinde açlık sorunlarına karşı önemli adımlar atılabileceği düşünülüyor.

Gelelim konumuza. Greenpeace bilindiği üzere GDO'lu ürünlere karşı olan bir kuruluş.

Bu şekilde elde edilen ürünlerin birçok zararlarının olduğunu belirtiyorlar. Bu zararları özet geçmek gerekirse:

  • GDO'lar öldürücü alerjilere neden olabilir.

  • GDO'lu yemler, hayvanlarda antibiyotik direncini artırır, antibiyotiklerin etkisini azaltır.

  • GDO ekim tarlalarında kullanılan yabani ot ilaçları, insanlarda hormonal dengeyi bozma riski taşıyor.

  • GDO üretimi, süper dayanıklı böcek ve yabani bitki türleri yaratır. Bu türlerin varlığı ekosisteme ve tarıma büyük tehdit oluşturur.

  • GDO'lar tozlaşma yoluyla doğal türlere bulaşarak biyoçeşitliliğe zarar verir.

  • Zehir salgılayan GDO'lar zehirlerini köklerinden toprağa geçirirler. Zaman içerisinde bu zehirlerin birikimi çevre için tehlike içerir.

Bu durum üzerine Nobel ödülü bulunan 107 bilim insanı bir araya gelerek Greenpeace'e, GDO hakkındaki tutumlarını yanlış bulduklarını belirten bir açık mektup yolladı.

'Biyoteknoloji kullanılarak ekinlerin ve gıdaların geliştirilmesiyle beraber, Greenpeace'i ve destekleyicilerini; hem çiftçilerin, hem de tüketicilerin güncel fikir ve deneyimlerini tekrar incelemeye davet ediyor ve denetleyici kurumlar ile yetkili bilimsel kuruluşların yaptıkları çalışmaların sonuçlarını tanıyarak GDO'lu ürünlere ve özellikle altın pirince karşı olan kampanyalarını sonlandırmalarını öneriyoruz.'

Mektupta imzası bulunan 107 bilim insanı, ılımlı bir tavır da takınarak Greenpeace ile tümden değil, yalnızca bu konu üzerinde uyuşmadıklarını da ekliyor.

'Biz bilim insanlarıyız. Bilimin mantığını anlıyoruz. Bu nedenle Greenpeace'in yaptığının anti-bilimsel olduğunu görmek ve bilime zarar verdiğini anlamak hiç zor gelmiyor. Greenpeace ve birlikte çalıştığı kuruluşlar insanları korkutma yoluna gittiler; çünkü bu, amaçları uğruna para kazanmanın bir yoluydu.

Yine de Greenpeace'in birçok faydalı çalışması olduğunda hemfikiriz, bu nedenle bu konuda hatalı olduklarını ve yanlış yaptıklarını kabul ederek geri adım atmaları oldukça önemli.'

Dünyada şu an itibariyle hayatta olan ve Nobel ödülü bulunan yaklaşık 300 insan bulunuyor.

Dolayısıyla bu insanlardan 107'sinin aynı fikir üzerinde birleşmesi önemli bir durum.

Mektupta biyoteknoloji kullanılarak gen modifiyesi ile üretilen ürünlerin, diğer tüm üretim yöntemlerinden daha güvenli olduğu da belirtiliyor.

Bunun yanı sıra henüz bu şekilde üretilen ürünler neticesinde ortaya çıkan tek bir sağlık probleminin bile bulunmadığı, çevresel etkilerinin de diğer yöntemlere göre çok daha az zararlı olduğunun defalarca kanıtlandığı ifade ediliyor.

Odaklanılan bir diğer konu da "Altın Pirinç".

Özellikle Afrika kıtası geneli ile Güneydoğu Asya'yı vuran, 'A vitamini eksikliği' neticesinde ortaya çıkan hastalık ve ölümlere bir çare olacağı ümidiyle üretilen altın pirinç, Greenpeace tarafından oldukça zararlı olarak görülüyor.

Bilim çevreleri ise altın pirincin bir devrim olacağını öngörüyor. Dünya genelinde A vitamini eksikliği neticesinde bağışıklık sistemi zayıflaması nedeniyle yılda 1-2 milyon arası ölüm gerçekleşiyor, bu ölümlerin büyük bir kısmı 0-5 yaş grubuna ait.

Doğal olmayan yollardan üretilen genlerin doğaya karışıp ekosistemi bozacağını belirten Greenpeace'ten, mektuba bir cevap da geldi.

Açıklamada altın pirince karşı bir engelleme faaliyetinin yürütülmediği belirtiliyor ve yıllardır süren araştırmaların neticesinde, bir çözüm olmadığı anlaşıldığı için altın pirincin piyasadan çekildiği ifade ediliyor.

'Uluslararası Pirinç Araştırmaları Derneği tarafından da açıklandığı üzere, altın pirinç A vitamini eksikliğini gidermekte etkili değil. Kurum ve kuruluşların altın pirinci bu kadar abartmasının sebebi ise gelecekte üretilecek genetiği oynanmış yeni gıdaların önünü açmak.'

Ne diyelim, GDO üzerindeki tartışmalar yakın bir zamanda son bulacak gibi değil. Bakalım önümüzdeki süreç bizlere neler getirecek?

Popüler İçerikler

Kızıl Goncalar Naim'in Yıllar Öncesinin Efsane Dizisinde Oynadığı Ortaya Çıktı!
Demet Akalın 5 Bin TL Ödeyen Kiracısının Üstüne Bir de Misilleme Yaptığını Görünce Sinirlerine Hakim Olamadı
Göndermesiz Anket: En Komik Komedyeni Seçiyoruz!
YORUMLAR
02.07.2016

İşin özü hayvan gibi üredik ve talep çoğaldı, arzı da çoğaltabilmenin tek yolu tohumun dnasıyla oynamak, zararlı olmasa bile sunta gibi tatsız tutsuz meyve sebze yiyoruz ve dedemizin nenemizin ekip biçtiği o "ilkel" diye aşağıladıkları tarım yöntemiyle yetişen domatesi vs bize "organik" diye asortik bir isimle yeniden fahiş fiyata kakalıyorlar ;)

02.07.2016

Hocam dünyadaki açlık probleminin nedeni kesinlikle artan talep karşısındaki yetersiz arz değil. Zaten bu bioteknoloji firmalarının düşünmemizi istediği şey bu. Bunu ürünlerin yıllık üretim bilançolarından görebilirsin. Açlık ve yetersiz beslenmenin sebebi tüm ihtiyaçların bir avuç azınlığın elinde tepede üretilmesi ve tüm ihtiyaçların para ekonomisine endekslenip pazardan temin edilmeye zorlanması. Bu işi devam ettirebilmenin tek yolu ise kıtlık kurumu meydana getirmek yani açlık ekip açlık biçmek. Açlık kuraklık yetersiz gıda bunların en masumane söylemleri. Çünkü insanları ancak açlık korkusuyla bu çarkın içinde tutabilirsiniz.

02.07.2016

Valla bu mektubu yazan bilim adamları kusura bakmasında tamamen tepki azaltmaya yönelik gdo'lu tohum üreticileri lehine tek taraflı bir çarpıtmadır bu.Viyana üniversitedinde araştırma yapanlar bilim adamı değilmiydi de fareler üzerinde yaptıkları deneylerde 3.nesilde tamamının kısırlaştığını tespit ettiler.Bugüne kadar ortaya çıkmış alerjik reaksiyonlar,antibiyotiklere direnç kazanımı ve hücrelerde istenmeyen değişimleri deneyleyenler bilim adamı değilmiydi??ABD'nin eski dışişleri bakanı Kissinger 1974 de şu lafı söylemiştir."Petrolü kontrol edersen ulusları,yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin" bu laf öylesine söylenmiş bir laf değil.

02.07.2016

.Adam NSSM 200" diye zamanında çok gizli bir proje hazırlıyor ve Dünya nüfusunun belli bir oranın üzerine çıkmaması için özellikle gıda kontrolünün önemli olduğunu savunuyor, burada gıda kontrolünden kasıt, doğal yapılanmanın dışında, insan eli ile genleri değiştirilmiş gıdaların az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere sokulması.Bu konuda sayfalar dolusu yazabilirim gerçekten.Yeşil devrim ,altın pirinç vs gibi müthiş fayda sağlıyor gibi gösterilen şeyler tarımın köylülerden alınıp şirketlere devredilmesidir ve bu şirketlerde şu ana kadar tohumlarını denedikleri ülkelerde felaketten başka bir şey getirmediler.

02.07.2016

"Her şeyin doğalı iyi cnm yhaa"cıları pistten alalım lütfen bilmeden konuşmak alanında çığır açıyorlar. GDO basitçe genetiği değiştirilmiş demektir. GDO olmasaydı şeker hastaları için İnsülin üretilemezdi. Cücelik sorunu yaşayanların boyu uzatılamazdı. GDO olmasaydı 7 milyarı bulan ve hızla artan insanlığı doyuracak besin bulamazdınız. GDO'nun kötü yanları yok demiyorum. Özellikle son dönemlerde para babalarının elinde oyuncağa dönmüş durumda. Kapital şirketler GDO'yu elbette sizin yararınız için değil daha çok para kazanmak için kullanıyor ancak bugün Parkinson, ALS gibi hastalıklar için tedavi umudu varsa bu da GDO çalışmaları sayesinde. Ayrıca GDO'nun doğallıkla yapaylıkla alakası yok, onu da anlatırdım fakat karakter sınırı yetmiyor.

TÜM YORUMLARI OKU (16)