Zor bir coğrafya da yaşadığımızı, günlerimizi zorluklarla mücadele ile geçirdiğimizi söylesek yalan olmaz. Elbette herhangi bir cinsiyet gözetmeksizin hepimiz için geçerli bu başlık. Ancak kadınlar olarak karşılaştığımız zorlukların çeşitliliği daha fazla. Erkekler ile ortak problemlerimiz ile birlikte üzerimize yapışan farklı zorluklarımız var bizim. Erkeklere sorulmayan farklı sorularımız var. Kadın olmak zor. Kadın olmak beraberinde fedakarlığı getiriyor. Kadın olmak üzerinde baskıyı hissettiriyor.
Kadının ekonomide, siyasette, iş dünyasında, toplumsal hayatta, yatırım dünyasında etkinliğinin ve finansal okuryazarlığının arttırılması için her ne kadar adımlar atılsa da hala istenen rakamlara ulaşılabilmiş değil. Azaltılmak istenen kadına yönelik şiddet, cinsiyet eşitsizliği ise yükselen bir grafik çizmekte. Kadına yönelik artan şiddetin de kadın cinayetlerinin sayısının artması da ister istemez karamsar bir tablo çiziyor. Bu işin görünen tarafı bir de uğradığı şiddeti ifade etme fırsatı bulamayan birer kara sayı olarak kalan kadınlar var. Onlar haklarını arama, kendilerine yönelik haksız fiillerin hesabını sorma fırsatı dahi bulamayan kadınlar.
Peki hal böyle iken kadın haklarından nasıl bahsedeceğiz? Kendimizi içerisinde bulduğumuz haber başlıkları şiddet, taciz, tecavüz, namus davası, zorla evlilik iken sadece bir günün göstermelik olarak bize atfedilmesi bizi nasıl mutlu edecek? Bunların hepsinden de önemli olmak üzere bu kadar olay meydana gelirken kadınların korunması nasıl sağlanacak?