Nil Keskin Yazio: Dinginlik ve İç Huzurun 2 Etkili Adımı

Psyke, yaptığı bir yanlıştan dolayı Eros’un onu terk etmesinden ve annesi Afrodit’in yanına gitmesinden sonra tekrar buluşma anına kadar pek çok sınavdan geçer. Eros kendince onu cezalandırır. Afrodit ise onun olgunlaşması için arka arkaya verdiği görevlerle Pskye’yi zorluklarla baş başa bırakır. Bunların her biri onu bedence, zihince ama en çok ruhsal olarak yorarken son sınava geldiğinde yüksek bir kuleye çıkıp kendini aşağıya atmayı düşünür. Artık tükenmiştir. Sürekli zorluklarla, problem çözmekle uğraştığı onca zaman ve olay ondaki tüm enerjiyi almıştır adeta...

Pes etmeyi düşünür, hatta canına kıyacak kadar güçsüzdür, dirençsizdir.

Kulede epey bir süre durur ve öylece bakar. Durmak ona iyi gelir. Resme uzaktan bakmak gibi. Film izlemek gibi. Kendi filmini. Bir süre sonra duran bedeni, zihni arasında ruhu seslenir. O ana kadar çektiği tüm zorlukları ve zaferleri ne için yaşamıştır? Gerçekten istediği nedir?

Ruhunun seslenişi onun saf bilinç halidir. Ana rahmindeki sessizlikteki bilinç hali. Sınırsız ve doğmak için coşkulu. O da yeniden doğmak ve sevgilisiyle her şeye yeniden başlamak istemektedir. Saf aşkını yaşayıp mutlu olmak... Bunu fark ediş bir an ona içsel gücünü geri verir. Ve o boşluk anında yaratıcı fikirleri toplar kendine. Toparlanır, son sınava hazırdır.

İnsan iki halde yaşar. Durağan yada dinamik...

Evrimleşmesinde, deve kuşu ve mamutları avlarken erkek, aile ocağına döndüğünde durağanlığı arar. Mağarasında ya da kadının yanında bulur bunu. Beslenir. Yeni gün tekrar avı peşinde koşar. Cezayir'de M.Ö 25.000 yılında bulunan duvar kazıma bulgularında kadının göbeğine bağlı erkek figürüyle anlatılan da budur pek çok tarihçiye göre.

Modern hayatın içinde kadın ve erkek dışarda ve içerde sınavlar yaşayıp mücadele verirken, aradığı huzur, durağanlığın, dinginliğin ta kendisindedir. Liman arar. Belki de birbirine liman olmayı arar. Demirleyip öylece durmayı...

Dinamik hayatlarımızın içinde durağanlığa, durağanlığın içinde de dinamizmimize ihtiyaç duyarız. Bu ikisinin dengesinde yaşam gerçek benliğini bulman ve ortaya koyman için gereklidir. Zıtlıkların birliği burada da devreye girer.

Peki biz kadınlar bu yoğun modern hayatın içinde sizce yeterince durağan kalabiliyor muyuz? Kalıp da başta kendimizi, sonra partnerimizi veya çocuklarımızı rehabilite edebiliyor muyuz? Geçmişin bize verdiği bulgularda ortaya çıkan rahim gücümüzle o eşsiz dinginlikten yaratım gücümüze geçebiliyor muyuz?

Araştırmalar kalamadığımızı gösteriyor. IPSOS’n kadın ve erkek üzerindeki görev paylaşımına dair anket sonuçları tablolara geçmişe göre pek çok toplumsal yükü kadının daha çok sırtlandığını gösteriyor.

Ben buna akademik çalışmalarımda da erdemsellikten eylemselliğe evrimleşmiş kadınlar sorunsalı diyorum. Erkeğe ait dinamizm, eylemsellikte yerini aşırı durağanlığa bırakmış durumda.

Yani biraz kimi yerde roller karışmış diyebiliriz...

Peki bu kaçmış kantarın topuzunu nasıl dengeleyeceğiz? Dört nala almış başını giden kadınları, her türlü maddi manevi sorumluluğu alan kadınları, bizleri dönüştürerek... Dönüşüm için yolculuklara çıkarak.

Ben böyle iyiyim, dönüşmeye ihtiyacım yok diyebilirsin. Bedensel enerjiniz sizi ta ki bir hastalıkla sınayana kadar evet böyle devam edebilirsiniz tabii ki. Hastalıktan kasıt mental ve fiziksel elbette...

Öfke nöbetlerinden, içsel huzursuzluktan tut da her türlü bedensel sorununa kadar...

Halk Sağlık Örgütü ve Dünya Sağlık örgütünün verilerine göre kadınların en çok yakalandığı rahatsızlıkların kalp, göğüs ve meme rahatsızlıkları olduğunu biliyor muydun? Peşi sıra tiroit ve rahim rahatsızlıkları... Doğurganlıkla ilgili yaşanan sorunların da yine mental sorunların yansıması olduğunu? Yine dünya ekonomik forumunun her sene anonse ettiği küresel risk raporuna göre de çağın ikinci büyük hastalığı 2021 yılının sonunda depresyon olacak. Pandeminin yarattığı etkiyi de tabi yadsıyamayız ancak pandemi öncesine kadar da zaten durum bu ciddiyetteydi. Pandemi sonrası hızla ilerlemesini artık sizler tahmin edersiniz.

Kadınlarda durum biraz daha beden ve ruh ilişkisiyle de ek olarak farklı gelişir. Kalp ve göğüs bölgesi bir kadının vericilik merkezi, besleyicilik merkezi. Biz kadınlar evrimleşmemizle birlikte ya aşırı verici  (maddi, manevi) ya da şefkatimizi yaşadığımız deneyimlerden dolayı vermekten imtina eder olduk. Sanki kalbimizi korur gibi. Aşırı vericilik halinde de, kendi özümüzdeki şefkati vermekte de aslında hem bedenen hem de zihnen kendimizi tüketiyoruz. İşte, evde, okulda, toplumun her yerinde...

Şöyle izah edeyim... Sen aşırı vericilik hatta kendinden ödün verme halinde bedensel bir efor sarf ederken, zihnin de durumları sürekli çözüme kavuşturmakla uğraşıyor olabilir. Ya da yaşadıklarından ötürü kalbini korumaya aldığında senden dışarı çıkabilecek bir potansiyelini engelliyor olabilirsin. Her iki durumda da akışa karşı geliyorsun. Doğanın akışına...

Olaylar, durumlar yaşanır ve bir şekilde hayat devam eder. Güzellikler gibi zorluklar da geçicidir. Yaşarken anlamazsın ama ruhun yorulur. Bitkin düşer. Tıpkı Psyke gibi... Pes edersin. Hayat enerjin azalır. Peki ne yapalım, nasıl bu kısırdöngüden çıkalım? Nasıl dinginliğimizi bulup, kalbimizi ruhumuzu rahatlatalım?

Şimdi sana yoğun hayatlarının içinde günde sadece kendine 15 dakika ayırarak başlayabileceğin dinginleşme, iç huzur ve dolayısıyla gerçek yaşam enerjin tekrar geri kazanman için iki adımlı bir yolculuk önereceğim..

Bu yolculuk beynin sağ ve sol yarım kürelerini dengelemene ( içindeki uyum ve denge için, eril-dişil dengesine ) yardımcı olacak. Pratik ettikçe daha fazla şu ana odaklanabildiğini göreceksin.

1. Her gün kendine DİNGİNLİK zamanı yaratmalısın.

Tamamen sessizliği deneyimlemekten bahsediyorum. Sessizlik meditasyonu bir nevi.

Hiçbir şey yapmadan oturmak ve tercihen gözlerini kapatıp dış dünyayla bağlantını bir süreliğine kesmekten. Burada kritik bir uygulama var. Zihnin düşünmeye, seni yormaya devam edecek. İşi bu...Buna sadece seyirci kalabilmek için odağını hem nefesine hem de gözlerin kapalıyken iki kaşının ortasına getirmelisin. Gözlerin kapalıyken dışarı bakmaktan bahsediyorum. Bu alandan bakarken bir ışık görebilirsin. Burada kalmalısın. Bu alan senin ve hepimizin sonsuz beslenme alanı. Sorularının cevapları da burada. Arayışlarının da kaynağı...

Bu yüzden kendini bu alanı deneyimlemek için kısa zamanlar yaratabilirsin. Sabah on dakika akşam beş dakika olabilir. Sonra bu süreyi uzatabilirsin. Bazen ihtiyaç duyduğunda bunun için saatler, günler ayırmak iyi gelir.

İlk zamanlar iç çalkantılar artabilir. Korkma. Bir şeyler söylemek, yapmak isteyebilirsin. Bir acelecilik ve endişe sarabilir seni. Korkma. Dinginliğinde kalmaya devam ettikçe muazzam sessizlikle mükâfatlandırılırsın. Belli bir yerden sonra zihnin pes edecek. İç diyaloglar susmaya başlayacak.

İşte o alan senin sonsuz kaynakla buluşma alanın. Yaratıcılık alanın...

Bu sessizlik meditasyonunu önce 3 gün tercihen sabah akşam yapmalısın. Daha ihtiyaç duyar ve uzun yapmak istersen tabii ki yapabilirsin.

2. Ruhsal Hafifleme

Peki bugüne kadar üstüne aldığın ruhsal yüklerin? Asıl yorgunluğun orada. Yaşadığın acılar, hayal kırıklıkları, üzüntüler, kırgınlıklar, başarısızlık vs. Onlardan da birer birer hafiflemelisin. Bunun için ise sana mutlaka rehberli meditasyon öneriyorum. Bir spesifik niyetle yapılan meditasyonlar.

Rehberli meditasyon doğru tekniklerle yapılırsa, bir soğanın kabuğunun soyulması gibi üzerine aldığın ve artık işe yaramayan kaygılardan, maskelerden arınmanı kolaylaştıracak. İlişkilerinde düzen ve uyum için negatif inançlarından arınabileceksin. Geçmişin sende yarattığı oyunlardan da.

Bunu fiziksel sağlığın için de önemsemelisin. Çünkü tüm ruhsal yüklerin bedeninde farklı bölümlerde oluşan sorunlar olarak sana geri döner unutma. Hele ki kadın bedeni toplumsal ve bireysel bu yükleri en çok taşıyan ve eğer arınmazsa en çok sağlık sorununa çevirebilen bedendir.

Bedensel, ruhsal ve zihinsel birlik halinde yüklerini hafifletmeye niyet etmelisin.

Goddess App de ruhsal hafiflemen için hazırladığımız ve içinde pek çok iyi yaşam aracının olduğu yolculuk ( linki profilimde ) bu anlamda sana çok iyi gelecek. Güven bana....

Şefkatle kucaklıyorum.

Dr. Nil Keskin

Web

Instagram

Davranış Bilimci & Tarihçi, Yazar, Türkiye’nin ve Dünyanın ilk Kadın Wellbeing & Dönüşüm Dijital uygulaması GODDESS App Kurucu Ortağı, PositiVorld Danışmanlık Kurucusu ; Kurumsal İyi Yaşam, Kadın Güçlendirme Programları tasarımcısı ve eğitmeni. Anne, sevgili , sonsuz iyi yaşam öğrencisi..

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
30.03.2021

Dünyaya gelirken ayarları kontrol etmediğimizden hardcore map e düşmüşüz ne dingilliği ne iç huzuru bacım ya s.kiş var burada s.kiş

30.03.2021

Yani şimdi açık konuşalım bu yorumun bu başlığın altına hi...dmfknfnslk :D Bence tam anlamı ile her şeyi ifade etmişsin bunun üzerine yorum gelmemeli :D hahaha

Pasif Kullanıcı
30.03.2021

dingilik ne lan.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ