Meta ve universe yani evrenin üzerinde bir evren kelimenin tam anlamı.
İçinde yaşanılan internet şeklinde de tanımlanıyor… Aslında aktaracaklarım cep telefonları, internet, sanal oyunlar, sosyal medya gibi sonradan teknolojinin gelişimi ile hayatımıza giren ve yönetmemiz gereken her durum gibi yine ek bir gerçeğimiz olacak. Bu sanal evreni iyi yönetenler, hayatlarına kolaylık getirenler, sabote edenler, kaybolanlar olacak. Tıpkı dünyadaki tüm zıtlıkların yönetimi gibi...
Biraz Metaverse nasıl ve nereden ortaya çıktı, konuyu buradan izah ederek başlayalım. Şimdilerde özellikle Facebook şirket grubunun adını Meta’ya çevirmesi ve vizyonunu ortaya koyduğu Metaverse kavramı, 1990'ların başında ortaya çıkmış bir ifade esasen. İlk kez Neal Stephenson'ın 1992 yılında yayımladığı bilim kurgu romanı Snow Crash’de metaverse kavramı kurgusal bir dünyayı nitelemiş. Kitabı alıp, bir çırpıda okudum. Tabi bir tarihçi ve davranış bilimci olarak ilk etapta ilgimi çeken kısmı bu konunun tarihsel kurgusu oldu. Yüksek teknoloji temalarını Sümer Mitolojisi ile harmanlayan roman, Stephenson’ın multidisipliner bir yaklaşımla tarih, dilbilimi, antropoloji, arkeoloji, din, bilgisayar bilimi, politika ve felsefe gibi pek çok farklı alanı da kapsayan bir içeriğe sahip. Stephenson; Sümer, Asur, Hitit ve Semitik kaynaklarda geçen Tanrıça Asherah’ı bilgisayar virüsüne benzeyen bir dil virüsünün cisimleşmesi olarak hikayeye dahil ediyor ve tanrı Enki’nin de yazdığı “nam-shub” adında bir karşı program ile insanlığın farklı diller konuşmasını sağlayarak Asherah’a karşı insanları koruma çabası üzerine hikayeyi oturtuyor. New York Times, bu kitap ve yazar için “Stephenson, koşuşturmacalı bir gelecek için ilgi çekici bir rehber oluyor” diyor.
Bu kitapta anlatılan metaverse dünyasına benzer bir dünyayı kurmak için kolları sıvayan; teknoloji devleri arasında Facebook tabi dünyadaki en önemli metaverse yatırımcılarının başında gelerek sanal gerçeklik cihazları üzerine çalışan Oculus şirketini 2 milyar dolara satın alarak çalışmalarına çoktan başlamıştı. Hatta Facebook bu alanda Microsoft gibi önemli yazılım şirketleriyle iş birliği anlaşmaları da imzalamıştı. Ayrıca Roblox gibi oyun platformları da bu alanda büyük arge yatırımları yapıyordu. Yani bu konu dünyanın zaten teknolojik gelişim gündemiydi. Adım adım geldik buralara ve tabi daha nerelere doğru gideceğiz, göreceğiz.
Şimdilerde elinde büyük bir veri havuzu olan Facebook, milyonlarca insanın verilerine sahip olmasıyla kuracağı bu yapay zekâ temelli bir ikinci dünyanın, insanların bireysel sınırlarını tehdit edeceği endişesini doğurdu. Kaygılar yükseldi…Herkesin 2013 yılında beyaz perdeye aktarılan Avatar filmindeki gibi, kendi bir nevi Avatarları ile sanal bir deneyim dünyasında bağlanabilme, oyun oynayabilme gibi basit ve yalın gözüken bir ortam olacağı öne sürülen bu dünyanın pek tabi ki çok daha büyük avantaj ve dezavantaj sağlayan bir takım yine toplumsal ve kişisel sonuçları olacağı kesin…
Peki bu durum bilgi güvenliğinin yan ısıra insanın iyi yaşamı (wellbeing) üzerinde nasıl etkiler yaratabilir şeklinde, şu anki elimizdeki bilgilerimize dayanarak bazı yorumlar sentezlemek istedim. İyi yaşamı özellikle tüm cinsiyetler için farklı ele almak gerektiğine inananlardanım. Çünkü kadın ve erkeğin iyi yaşamak için ihtiyaçları ve yolları farklı. O konuya da ilerleyen zamanlarda gireceğim. Şimdilik bu paylaşımımda konuya bütünsel bakmayı tercih ediyorum. Kim bilir belki bir kaç ay, yıl sonra farklı ek gelişmelere göre bu senteze yeni yorumlar katmak gerekecektir. Bunu açıkçası yaşayıp göreceğiz.
Öncelikle konuyu iyi yaşamın ana felsefesi olan ilk başta sözünü ettiğim DENGE unsuru üzerinden ele almak istiyorum. Bir kişinin iyi yaşamı için beden, zihin ve ruh dengesi içinde olmasını, içindeki aydınlık ve gölge tarafların dengesini bulmasını arzu ederiz. Uzun zamandır bu konunun her üç bacağının ayrı ayrı ve bir bütün halinde olmasının bu dünyadaki yaşamdaki dengemiz adına önemini, araçlarını ve yollarını aktarıyorum. Peki, Metaverse gibi bir “internetin içinde yaşam” nasıl sonuçlar yaratabilir…Yani beden, zihin ve ruh birliğini metaverse de yaşar mıyız, yoksa iyice parçalara bölünen insanlara mı döneriz?
Şimdi gelin bu alanları tek tek yine zıtlıklar içinde inceleyelim…