Çığır açan Duygu Molekülleri adlı kitabında, beden-zihin ilişkisinde insanın yaşadığı her türlü stres, üzüntü, travmatik durum karşısında bedende çeşitli hastalıklarla yansımalarının olabileceğini ve hatta genetik yapısına ek olarak, hücre boyutunda yağ hücrelerinde bu tip duyguların depolayabildiğinin tezini savunur.
Şimdi basitçe şöyle düşünün… Korktuğunuzda midenize bir yumruk inmiş hissine kapılıyorsunuz, öyle değil mi? Canınız bir şeye sıkıldığında neden karnınızda çözülemez bir düğüm oluşuyor? Çok heyecanlı olduğunuzda niçin kalbiniz kulaklarınızdan dışarı fırlayacak gibi atıyor?
Nöroloji alanında uzman bilim adamları, uzun süre duyguların beyinde belli bölgeler tarafından kontrol edildiği konusunda hem fikir oldular. Beyinde, “limbik sistem” duyguların oturduğu yer olarak bilindi. Çünkü limbik sistemi uyardığında her çeşit duygusal gösterge ortaya çıkmıştı – hastalar eski hatıralarına gittikçe üzüntü, öfke veya neşe tepkileri ile birlikte öfkeden veya kahkahadan titreme, ağlama ve tansiyon ile vücut ısısı değişimleri gibi bedensel tepkiler ortaya çıkmıştı.
Dr. Candace Pert ise bunlara ek olarak şöyle bir yaklaşım geliştiriyor. Öfke, üzüntü, neşe, korku ve mutluluğun yanında acı ve haz algılarını da duygu olarak tanımlayarak tüm bunların duygu moleküllerinde depolanıp bedende varlık sürüdüğünü söylüyor. Candace Pert’e göre bu bulgulara karşı şöyle söylüyor. Ona göre duygu taşıyan moleküller sürekli olarak beden ve beyin arasında çift yönlü bir yolculuk halindeler. Ve tabi anlık olarak da değişebiliyorlar. Eckart Tolle’nin andaki yaşamın önemi anlatımınında da benzer bir reaksiyonlar zinicinden bahsetmek mümkün.
Bahsi geçen bu moleküller, “peptid” denen kısa amino-asit zincirlerinden meydana geliyor. Peptidler bedeninizde özgürce dolaşıp, beyninizde, midenizde, kaslarınızda, salgı bezlerinizde ve bütün organlarınızda hücrelerinize mesajlar gönderip duruyorlar. Peptid ulaştığı hücrenin yüzeyiyle iletişim kurarak, hücreye sinyaller yolluyor ve çeşitli reaksiyonların başlamasına neden oluyor. İnanılmaz. Sürekli bedende farklı reaksiyonlar var. Düşünsenize öfke duygusundan sorumlu peptid hücre içinde kim bilir nasıl reaksiyonlara neden olabilir ? Peki ya haz ve neşe?
Bu konu beni bir davranış bilimci olarak şöyle yakından ilgilendiriyor. Temelde hepimiz neşe ve haz yaşamayı tabii ki arzuluyoruz. Ancak bu dünya okulunda bunu engelleyen pek çok dış ve iç faktörler var, hepimiz biliyoruz. Yaptığımız araştırmalar, anket çalışmaları gösteriyor ki toplumsal, ailesel ve kollektif bilinçdışından miras alınan, tetiklenen davranışları incelediğimizde hep benzeri acı ve haz sebepleri var. Evrimleşmemiz dolayısıyla da bu kadın ve erkek bedeninde farklı seyirler gösteriyor. O halde içimizde var olan bir yerlerde saklı gizli olan duygular, davranışlara dönüşüyorsa bizim için duyguların bedene, zihne, ruha her alanda dönüşebilen davranışların kökünü anlamak adına önemi oldukça yüksek.