Onedio Logo

Nihal Candan İlk Değil! Etkileşim ve Reyting Merakının Kararttığı Hayatlardan Dramatik Hikayeler

Kapak Görseli

Nihal Candan'ın ölümü birçok kişiyi sarstı. Gencecik, hayatının baharında bir kadın anoreksiyadan öldü. Nihal'in hayat hikayesi neredeyse gözümüzün önünde film gibi yayınlandı. Çünkü zaten Nihal kendisini bir sosyal medya-magazin figürü haline getirmeyi istemişti. Peki sosyal medya yokken reyting canavarının yok ettiği hayatları hatırlıyor musunuz? Nihal yeni değil yani... Gelin bi özet geçelim.

Gencecik bir kadın hayatının baharında, üstelik neredeyse tüm Türkiye'nin gözü önünde hayatını kaybetti. Nihal Candan'ı bu acı sona götüren hikayenin benzerleri geçmişte de yaşandı.

Gencecik bir kadın hayatının baharında, üstelik neredeyse tüm Türkiye'nin gözü önünde hayatını kaybetti. Nihal Candan'ı bu acı sona götüren hikayenin benzerleri geçmişte de yaşandı. Görseli

Sosyal medyada etkileşim ve beğeni tutkunu olmak, dönemin en büyük rahatsızlıklarından bana kalırsa. Instagram'a göre yaşamadıktan sonra o hayat neredeyse geçersiz sayılıyor, artık o duruma gelindi.

Sosyal medyada etkileşim ve beğeni tutkunu olmak, dönemin en büyük rahatsızlıklarından bana kalırsa. Instagram'a göre yaşamadıktan sonra o hayat neredeyse geçersiz sayılıyor, artık o duruma gelindi. Görseli

Belki Nihal de o yarışmaya katılırken sadece 'celebrity' denilen ünlülerden biri olmanın yeterli olduğunu düşünmüştü.Bir arkadaşının programda kendisine 'şişmansın' demesi onu estetik dünyasının mükemmel ürünlerinden biri olmaya da sevk etmiş olabilir. Bütün bu kusursuzluk saplantısı, sosyal medyada beğeni ve etkileşim olarak geri dönünce saplantı artık bağımlılık haline dönüştü. Nihal'in hasta yatağında videolarının ve fotoğraflarının çekilip paylaşılmasını ısrar etmesi de bu bağımlılığın en belirgin özelliklerinden. Nihal'in gözümüzün önündeki hayat hikayesini hep beraber seyrettik. Ne acı, ne üzücü bir kayıp...

Fakat Nihal Candan ne ilk, ne de son... Sosyal medya nereye gider bilmiyoruz ama geçmişte onun ağababası "reyting" kavramı vardı. Ve bakın o geçmişteki reyting canavarı medya, kimleri kimleri gözümüzün önünde yedi? Gelin özet geçelim...

1995 yılının Temmuz ayında 4 kadın Kumkapı'daki bir balık restoranına yemek yemeye gitti. İki erkeğin tacizine uğrayan kadınlar, yemek sonrası evlerine gitmeye çalışırlarken yeniden aynı adamın yanına başka bir arkadaşını alıp kendilerine yöneldiğini gördü.

Kadınlarla kavga etmek için arkadaşının yanına gelen İsmail Kızılkaya bir anda hesap sormaya başladı.

Kadınlardan Zeynep Uludağ, restorandan aldığı meyve bıçağı ile İsmail Kızılkaya'ya saldırdı. Kızılkaya, aldığı bıçak darbeleriyle orada hayatını kaybetti. Asıl film ise bundan sonra başladı...

Kızılkaya'yı öldüren Zeynep Uludağ elbette cezaevine girdi. Medya ordusu, cezaevinden 2 yıl sonra çıkan Uludağ'ın neredeyse kapısının önünde yattı

Önce dizi teklifleri geldi, diziler çekilidi. Sonra sahneler başladı, şarkıcılık yapıldı. Bu esnada Zeynep Uludağ'a destek veren bir hayran kitlesi oluştu. Uludağ artık cezasını çekmiş bir mahkum değil, bir medya figürü olarak karşımıza çıktı.

Daha daha neler oldu inanamazsınız...Kumkapı cinayetinde öldürülen İsmail Kızılkaya'nın eşi, Gülten Kızılkaya'ya gözler çevrilidi. Çünkü bu hikayeye bir mağdur daha lazım, reyting canavarının doymaz bir iştahı vardır.

İki çocuğu olan ev kadını Gülten Kızılkaya, eşinin suçsız yere öldürüldüğünü ve arkadaş kurbanı olduğunu katıldığı canlı yayınlarda söylüyor. Yaşadığı acı sebebiyle de kamera karşısında ağlıyor, Zeynep'e küfürler ediyor... Eline çekilrdeğini alan akşam rahmetli Savaş Ay'ın' A  Takımı' programını açıyor, bu kaosu büyük bir zevkle seyrediyor.

Ve iştahı bir türlü kesilmeyen medya, kendi kurbanını adeta laboratuvarda üretir gibi üretmeye devam etti. Kocası Kumkapı Cinayetinde öldürülen Gülten Kızılkaya da artık bir magazin figürü haline geldi.

'Zeynep Uludağ güzel de Gülten Kızılkaya değil mi? Halt etmişler onlar Gülten, bak seni bi giydirelim, saçlarını da bi yapalım da görsünler' gazıyla bambaşka bir insan haline geldi Gülten Kızılkaya.

Gülten Kızılkaya'nın dergi kapaklarındaki yarı histerik, kısmen erotik pozlar toplumun iştahla yiyeceği yeni bir figür oluşturdu.

Gülten istediği dikkati çekiyor, hatta beğeniliyordu. Halk, hakkında konuşacağı taptaze bir ürün bulmuştu. Medya patronları reytingler karşısında keyiften dört köşe oldu. Kumkapı Cinayeti, sıradan bir gazete haberi olarak tarihe karıştı ve biz bu yeni insanları nerden tanıdığımızı bile unuttuk.

Ve Gülten Bursa'daki gazinolarda şarkı söylemeye başladı...

Mağdur bir kadından, tüketim malzemesi yaratan o karanlık çukur.

İkinci hikayemiz de bir o kadar dramatik. Reyting canavarının yediği bir genç, onun antipatik annesi ve güzel bir gelin adayının hikayesini çoğu kişi hatırlar.

2004 yılının en dikkat çeken programlarından biriydi 'Gelinim olur musun'. Damat adayları ve gelin adayları birbirleriyle tanışır, erkeklerin anneli de kaynanalık vazifesini kameralar önünde yapmaya başlar. Aslında iyi kurgu baktığınızda, bize hiç yabancı değil çünkü zaten normal hayatımızda tanık olduğumuz sıradan bir kurgu bu.

Damat adayı Ata Türk, gelin adayı olan Sinem'e aşık olmuştu. Fakat gelin görün ki Ata, annesi Semra Hanım'a aşık olduğunu bir türlü kabul ettiremiyordu.

Oğluna 'Sen aşık oldum sanıyorsun ama olmadın. Ben sana aşık olunca söylerim' dediği cümleyle herkeslere ne kadar dominant olduğunu adeta ilan ediyordu.

Reyting uğruna yaratılan bu suni gelin-kaynana çatışmasında Türk toplumu "Semracılar" ve "Sinemciler" olarak ayrılmayı başardı. Zaten bir konuda ayrışmak için çok fazla efor sarf etmemiz gerekmiyor, bilirsiniz.

Nitekim programın sonunda hayırlısı olmadı, Sinem ve Ata evlenemedi. Böylelikle Semra Kaynana da vadedilen altınları kapamadı. Peki bitti mi? Bitmedi, asıl film bundan sonra başladı.

Semra Hanım, uyanık medyacıların eline yeni tüketim malzemesi olarak düştü. Dergi kapağı çekimleri ve hatta "Ben Semra" isimli bir kitap da Semra Türk'ün hayatına giriş yaptı.

Zaten Sinem de şarkıcılığa giriş yapmış ve kendi albümünü çıkartmıştı. Klipli mlipli müzikli hayatlar yaşanıyordu.

Peki asıl olayımız olan Ata nerelerdeydi? Hiç kimsenin aklına gelmez ama Ata gece hayatına takılmaya başladı. Programla kazandığı şöhret sayesinde de menajer olmaya karar verdi.

Ünlü isimlerin sanatçı menajerliğini yapan Ata, belki de annesi olmadan tek başına bir şeyler yapmanın rahatlığını yaşıyordu. Ancak bu rahatlama Ata'nın sonunu da getirdi. Bir gün Cansever'in Adana'daki konserine gitti Ata. Dışarda takıldıktan sonra birlikte kaldığı Erhan Arı isimli arkadaşıyla odaya çıktı. Arkadaşı Erhan, uyanmayan Ata'yı yan çevirdiğinde ağzından kanlar geldiğini fark etti. Hastaneye kaldırılan Ata'nın yüksek miktarda uyuşturucu kullandığı tespit edildi ve maalesef kurtarılamadı.

Ata'nın genç yaştaki kaybı, başta annesi olmak üzere çoğu kişiyi üzdü. Anne Semra Hanım, oğlunun şehit olduğunu düşünerek kendini rahatlatmayı seçmiş, tabutu da bu yüzden Türk Bayrağı'na sarmıştı.

Ancak bayrağı saran akraba hakkında bayrağa muhalefetten soruşturma açıldı. Bu arada Ata'nın tabutu cenazede çıkan bir kavgada yere düşmüş ve açılmıştı. Çocuğun ne dirisi ne de ölüsü rahat etti anlayacağınız.

Yani koskoca bir çukur, inanılmaz bir girdap. İlgi görmenin karşı konulamayan bir cazibesi var. Geçmişin reytingini şu an etkileşim hastalığı almış durumda. Bu hikayeler nereye kadar gider ben de bilmiyorum ama gitmese iyi olur.

Kumkapı Cinayeti: 90'ların Medya Güçleri Tarafından Bir Kadının Pornografi Malzemesi Olarak Mağdur Edilmesi
Semra Kaynana'nın Oğlu Ata Türk'ün Dramatik Ölüm Hikayesi ve Sinem Umaş'ın Feci Cenaze Açıklaması

Popüler İçerikler

Boğaziçi Üniversitesi Mezuniyet Töreninde Diplomasını Yırtan Doruk Dörücü Gözaltına Alındı
Boğaziçi Üniversitesi Mezuniyet Töreninde Diplomasını Yırtan Doruk Dörücü Gözaltına Alındı
Cezaevinde Bulunan Fatih Altaylı'nın Mektubunu Kızı Zeynep Altaylı Seslendirdi
Cezaevinde Bulunan Fatih Altaylı'nın Mektubunu Kızı Zeynep Altaylı Seslendirdi
Yurt Dışında Çalışmak İsteyenlere İtalya Sürprizi: İtalya’dan 500 Bin Çalışma Vizesi Kararı
Yurt Dışında Çalışmak İsteyenlere İtalya Sürprizi: İtalya’dan 500 Bin Çalışma Vizesi Kararı
YORUMLAR
23.06.2025

Hepsinin ortak özelliği hiçbir vasıfları olmadan ünlü olup çok para kazanmak istemeleri bunun da bedelini canlarıyla ödediler. Tüm medya organları da bundan nemalanıp ekmeğini dönemsel yediler

23.06.2025

Semra kaynana ve oğlu Ata’nın olayı resmen trajedi. Özellikle cenazesinde bile tabutunun yere düşmesi…

23.06.2025

Herkesin bir hikayesi var. Hikayenin ne zaman nerede, nasıl biteceği hç belli olmuyor.

TÜM YORUMLARI OKU (13)