Çünkü ona göre Dünya ile Ay arasında hayali bir ip vardı ve Dünya, Ay’ı savuruyordu. Bu yüzden Ay, Dünya’nın üzerine düşmüyordu.
Ve Newton inanılmaz bir keşfe daha imza atarak kütle çekim kuvvetini bulmuştu. Dünya üzerindeki bir cisme dünyanın çapının karesi ile orantılı bir şekilde çekim uygulanıyordu. Yani birbirine yakın duran cisimlerin kütleleri arttıkça aralarındaki çekim kuvveti artıyor, mesafe arttıkça ise çekim kuvveti azalıyordu.
İnanır mısınız, işte o yıllarda bilim camiası tarafından nasıl küstürülmüştü ki bu keşfini açıklamadı, yıllar boyu not defterlerinde gizli tuttu.
Seneler sonra Newton’u, bilim camiasıyla barıştıran adam Halley oldu. Newton’un denklemlerini kullanarak hesaplamalar yapan Halley, yıllar önce Kepler’in gördüğü kuyruklu yıldızı yeniden gördü ve bu kuyruklu yıldızın aslında bilinenin aksine aynı kuyruklu yıldız olduğunu, belli periyotlarla tekrar tekrar gökyüzünde göründüğünü keşfetti. Hatta bir adım daha ileriye giderek Kuyruklu yıldızın bir daha ne zaman geçeceğini hesapladı. Ve tam da hesapladığı gibi 1758 yılında kuyruklu yıldız yine dünya semalarında gözüktü.
Newton haklıydı,
Halley haklıydı.
Newton ayrıca yıllar evvel calculus'u, da bulmuş ama açıklamamıştı. Ardından diğer bir bilim insanı Lebnitz de bulmuştu. Kim daha önce buldu tartışması yaşanmaya başlamıştı.
Tüm bu tartışmalar yaşanırken adını tarihe yazdıran bilim insanı 70 yaşında darphane müdürüyken öldü.
Onun sayesinde zamanla kuvvetin hareket üzerindeki etkisi uygulama alanı buldukça yeni iş makinaları türedi. Hatta 1969 yılında sadece Newton’un denklemi kullanılarak insanoğlu Neil Armstrong ile ilk defa ay üzerine ulaştı.
Ne kadar gurur verici değil mi?
Keşke hayatta olsaydı da bu gelişmeleri görseydi…
Newton ayrıca zamanında gezegenlerin hareketleriyle ilgili Aristo’nun ve Platon’un tüm tabularını da yıkmış, yeni bir bakış açısı ve gerçeklik getirmişti.
“Platon benim arkadaşımdır; Aristoteles de. Ama benim en mühim dostum hakikattir.” dediğini biliyoruz.
Newton’un görüşleri zamanla öyle benimsenmişti ki bu bilimde ilerlemeyi bir anlamda durdurmuştu.
Çünkü Newton bir tabu olmuş, yaşarken değil yazık ki daha çok vefatının ardından kıymeti bilinmişti.
İnsanlar doğa felsefesinin aslında gözlemlere dayanan sayısal verilerden olduğu fikrini ortaya çıkartan Newton’u Tanrı gibi görmüştü ve haliyle düşüncelerine karşı duran teoriler uzun yıllar ciddiye alınmadı.
Hatta daha o yıllarda, fizik bitti! denildi.
Lakin tüm bu tabuları yüzyıllar sonra yıkacak, Newton’un o yenilmez klasik fiziğini altüst edecek bir adam yeryüzüne geldi.
Albert Einstein!
Elbette bundan sonrası başka bir yazımın konusu olacak.
Instagram
Facebook
'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'
Sadece elma varsayımından yola çıkarak yer çekimi buldu diye tanımlamak ve diğer tüm çalışmaları yok saymak hakaret olur. Bilim bir miras silsilesidir diyebiliriz. Bir sonra gelen öncekinin bulduğu şeyin üzerine koyarak ilerler ve birbirini tamamlar. İkisi aynı dönemde yaşıyor olsaydı ne olurdu acaba? sonraki yazınızı da merakla bekliyor olucam ve yine emeğinize sağlık 👌👏
Elinize saglik, guzel icerik. Newton bir dahi suphesiz ama dehasi ve kesifleri biraz da etrafindaki rakiplerin zorluguyla ivmeleniyor. Yani Royal Society surekli ispat ve kanit pesinde kosmasa veya Robert Hooke gibi baska bir dahi ona acik acik meydan okumasa ne olurdu bilinmez.
hep söylerim, çocuğumun dahi filan olmasını istemem. mutsuz bir hayat geçiriyorlar, ortalama bir zekada olup mutlu olsun isterim... yani öldükten sonra değerinin bilinmesinin newton için ne anlamı varki ?