'Son zamanlarda, kendi kendime söylediğim şeyleri herkese aktaramaz oldum. Bu halime şaşırıyorum. Çünkü demek istediğini söyleyebilen biri sanırdım kendimi. En iyisi yazmak yine dedim.
Size sesleniyorum: Her şeyden önce şunu bilmenizi isterim ki, ben, Nil Karaibrahimgil, sizin binlerce gönülle, kuşaklar boyu kurmuş olduğunuz o dostluk bağını, kendi adına kurmaya çalışan bir besteciden fazlası değilim. Hayat yolunda, bir nevi yan yana yürüyen bu iki insanı karşı karşıya getirmeyi üç beş başlık beceremez. Ben, sizin gibi büyük bir âşığın türküleriyle henüz tanışmamış olsam da, o mirasın bir küçük taşıyıcısıyım. Size saygıda kusur etmem söz konusu olamaz. Sizinle ilk karşılaşmam, bir radyo programında oldu. O programın kaydını bugün dinleme fırsatım oldu. Ününüzü tabii ki duyduğumu, fakat türkülerinizi henüz dinleme fırsatım olmadığını söylemişim. Bunun üzerine, “Dinleyelim mi o halde tanışmış olursun” denilince, “Evet çok isterim dinlemeyi” demişim. Kucak açmaktan başka, öğrenmeyi istemekten başka bir şey yapmamışım. Sonra her şey nasıl bu hale geldi bilmiyorum.
İnsan bazen, kelimelere basıp yuvarlanabilir. O “sayemde” kelimesini de, “Vesile olabildiysem ne mutlu”yla değiştirmek isterim.Babaannem Saliha Anıl’ı, ne yazık ki, hiç tanımadım. Şairdi. Şimdi bütün bu olayları, onun bana bir selamı olarak görüyorum. Belki de babaannem, Neşet Ertaş türküleriyle gönlüne girip bakmamı istedi çok uzaklardan. Ne güzel köprüler bunlar, gözleri dolduran. Eminim siz bunlardan pek çoğunu inşa ettiniz. Darısı başıma. Bir kusurum olduysa affola.
Nil'
16 yıl önceki magazin neden şimdi tekrar gündeme getiriliyor? ben bunu sanatçı karalama kampanyası olarak görüyorum.
Türkiye deki hiç bir olay da sesi çıkmayan, tek derdi tektaş olan tip ,Neşet ustayı mı tanıyacaktı
Nil iyi bir müzisyen olmadığı gibi iyi bir şarkıcıda değil.