Nermin Erol Yazio: Psikopat Liderler Asla Asla Asla Lider Olmazlar

Psikopatlar; narsisizm, antisosyallik, bencillik, zalimlik, sadistlik, uçlarda cinsel davranışlar, empati yoksunluğu, oburluk, açgözlülük, aldatıcılık, manipülatif, ikiyüzlü ve yalan söylemeleriyle tanınırlar. Paranoyaklık ve şiddetli öfke patlamalarına sık rastlanır. Nefret ve intikamla beslenirler. Vicdani düşünme yetileri yoktur.

Yetişkin erkek nüfusunun en az yüzde birinin (ABD'de bir milyondan fazla insan) psikopat olduğu tahmin ediliyor ("Kadın psikopatların çok daha nadir olduğu düşünülüyor.").

Kuzey Amerika hapishane nüfusunun yaklaşık %25'inin psikopat olduğu tahmin ediliyor.

Psikopatların siyaset, eğlence ve iş gibi belirli mesleklere ilgi duymaları (ve bu mesleklerde aşırı temsil edilmeleri) olasıdır. 'Acımasızlık, sosyal vicdan eksikliği ve güce kararlı bir şekilde bağlılık gibi kurumsal bir bağlamda arzu edilebilecek özellikler, bunun dışında psikopatik olarak kabul edilebilir.'  

Kurumsal mesleklerdeki psikopati üzerine yakın zamanda yapılan bir çalışmada, 'Psikopat özelliklerin yaygınlığı... topluluk örneklerinde bulunandan daha yüksekti.'

Her 5 CEO’dan 1’inin psikopatik eğilimlere sahip olduğu görülüyor.

2010 yılına dayanan bir araştırmaya göre, genel nüfusa göre yönetici veya CEO rollerinde en az üç kat daha fazla psikopat vardı. Ancak daha yeni veriler, şimdi çok daha yüksek bir rakam olduğunu buldu: yüzde 20.

Psikopati, belirli bir dizi kişilik özelliğinden ve davranıştan oluşur: Yüzeysel olarak çekici olan psikopatlar, başkaları üzerinde iyi bir ilk izlenim bırakma eğilimindedir ve ilk başta gözlemcilere oldukça normal gibi gözükürler. Benmerkezci, dürüst olmayan ve zaman zaman sırf eğlencesinden başka görünür bir neden olmaksızın aşırı sorumsuz davranışlarda bulunurlar, güvenilmezdirler. Suçluluktan, empatiden ve sevgiden büyük ölçüde yoksundurlar, sıradan, duygusuz ve yapmacık romantik ilişkilere sahip olurlar. Psikopatlar, pervasız ve çoğu zaman ölçüsüz davranışları için rutin olarak mazeretler sunar ve bunun yerine suçu sürekli başkalarına atarlar. Nadiren hatalarından ders alırlar veya olumsuz geri bildirimlerden yararlanırlar ve aşırı hareketlerde bulunmalarına sebep olan dürtülerini ve reaktif öfkelerini engellemekte zorlanırlar. 

 Ancak iş kurumsal dünyaya gelince, fiziksel şiddet içermeyen kurumsal psikopatlar kanundan kaçmayıp, bunun yerine yönetici dairesine koşuyorlar. Zeki sayılabilen psikopat için gücü ele geçirmenin bir yolu şirket merdivenini tırmanmaktır. Bir noktada, bir baş finans görevlisinin, psikopatik bir patronla karşı karşıya kalması için gerçek bir şans olduğuna rastlıyoruz.  Uzman tahminlerine göre, CEO'ların %20'si psikopatik özellikler sergiliyor, bu genel nüfusta bulunan %1 oranından çok daha fazla ve cezaevlerinde bulunan %25 oranından daha fazla.

MIT Sloan Okulu'nda bir nörobilimci ve öğretim üyesi olan Tara Swart, “Psikopatların veya psikopatik özellikleri olan kişilerin kaos içinde geliştiğini ve diğerlerinin kaos için orada olmadığını bildiğini söyleyebilirim, bu nedenle iş yerinde genellikle kaos yaratırlar” diyor. (Görünen o ki Psikopatlar güç kazanmak uğruna bir savaş alanı yaratmaya bayılıyor.) “Doğru kişi olarak ve stratejinin yanı sıra finans üzerinde bir kontrol unsuruna sahip olan CFO'lar, bunu azaltmak için insanlar için kesinlik ve istikrar yaratmak için çalışabilirler.”

 Araştırmalar, neredeyse tüm psikopatların narsisist ve manipülatör olduğunu gösteriyor.  Bazıları çok çabuk öfkelenir, ancak kurumsal merdiveni tırmanırken kariyerlerini ilerletmek için üstlerine çekicilik ve pohpohlamayı kullanma olasılıkları daha yüksektir. İş performansını etkileyene kadar, psikopatinin kendisi, işten çıkarma nedeni değildir. Daha ziyade, fesih veya hatta bir ceza soruşturması için gerekçe olabilecek psikopatiye eşlik eden altta yatan davranıştır.

Pek çok şirketin kişilik testleri ve kapsamlı görüşme süreçleri olsa da, psikopatları, özellikle de zeki olanları taramada etkisizdirler.

Psikopatlar kolaylıkla yalan söyler ve herhangi bir kişilik testinde tercih edilen cevabı verecek kadar zekidirler.  Bu anlamda, bir psikopat, kariyer gelişimi için yalan söylemeyen, benzer yetenek ve başarılara sahip başka bir yöneticiye göre bir avantaja sahiptir. 

“Me too” hareketi, kurumsal ortamlarda psikopatların farkındalığını artırdı. Psikopatik CEO ile nasıl başa çıkılacağı konusunda görüşler değişir. Ancak kesin olan şu ki psikopatların, meslektaşlarından tipik olarak daha acımasız, plan yapmada daha iyi ve çok daha manipülatif oldukları için hafife alınmaması gerektiği ve taktik ne olursa olsun, tüm anormal davranışları dikkatli bir şekilde belgelemek, ileride faydalı olacaktır.

Psikopatların beyinleri, ne pahasına olursa olsun (size zarar vermesinin hiç bir önemi yoktur) bir ödül, bir kazanç aramaya devam eder. Psikopatisi olan kişiler, güç ve baskın konumlar için can atar. Ama aynı zamanda, acımasızlıklarını ve antisosyal davranışlarını, çekicilik ve belagat kisvesi altında gizleyebilen bukalemunlardır. Kişilikleri en berbat olan kişilerdir. 

Dünyadaki açlıktan, savaşlara, nükleer silahların yayılmasına ve iklim değişikliğinin son sürat hızlanmasına kadar karşılaştığımız ciddi sorunlar arasında belki de en ciddi sorunlarımızdan biri, bu sorunları çözmek için güvendiğimiz liderlerin, başta iktidarı ele geçirmek için herkesi manipülatif şekilde cezbetmesi ve sonra elde ettikleri bu gücü, her şeye zarar vermek için kötüye kullanan psikopatlardan oluşmasıdır. Biz bu sorunu anlayana ve çözmek için adımlar atana dek, bizi tüm yapmacıklıklarıyla etkileyen bu psikopat liderler; sayısız yaşamı yok etmeye, uygarlığı ve yaşamlarımızın bağlı olduğu çevrenin yıkımına yol açmaya devam edecekler.

Oysa ki ‘Psikopati’ önceden saptanabilir. Buna göre önlemler alınabilir. Yaygın olarak kullanılan 20 maddelik bir klinik derecelendirme ölçeği [Robert D. Hare'in Psikopati Kontrol Listesi-Revize Edilmiş (PCL-R)] ile değerlendirilerek, hükümet ve şirket liderleri adaylarının, hangilerinin psikopat olabileceği konusunda fikir edinebilirler.

Aşağıdaki bulgular yalnızca araştırma amaçlıdır ve klinik tanıda kullanılmaz. Bu maddeler duyuşsal, kişilerarası ve davranışsal özellikleri kapsar. Her madde sıfırdan ikiye kadar bir puanla derecelendirilir. Toplam, bir kişinin psikopatisinin boyutunu belirler.

 Faktör 1 

 Agresif narsisizm

 Glibness/yüzeysel çekicilik

 Görkemli öz-değer duygusu

 Patolojik yalan

 Kurnaz/manipülatif

 Pişmanlık veya suçluluk eksikliği

 Duygusal olarak sığ

 Duygusuz/empati eksikliği

 Kendi eylemlerinin sorumluluğunu kabul etmemek

 Faktör 2 

 Sosyal olarak sapkın yaşam tarzı

 Uyarılma ihtiyacı/sıkılmaya yatkınlık

 Parazit yaşam tarzı

 Kötü davranış kontrolü

 Rastgele cinsel davranış

 Gerçekçi, uzun vadeli hedeflerin olmaması

 Dürtüsellik

 Sorumsuzluk

 Çocuk suçluluğu

 Erken davranış sorunları

 Koşullu salıvermenin iptali

 Her iki faktörle de ilişkili olmayan özellikler:

 Birçok kısa süreli evlilik ilişkisi

 Kriminal çok yönlülük

Kaynak

Narsisizm, kendini beğenmişlik, kendini beğenmişlik ve yetenek sanrıları şeklinde kendini gösteren gerçekçi olmayan bir büyüklük ve üstünlük duygusu içerir.

Narsisist ve toksik patronların temel özellikleri şunlardır:

1. Genellikle başkalarından onay ve tanınma isterler. Bunun temel nedeni, özgüvenlerinin yüksek ama kırılgan olmasıdır. Sürekli gösteriş yapan patronlar, muhtemelen başkalarının hayranlığını kazanmak için can atarlar.

2. Benmerkezli olma eğilimindedirler. Bu, genellikle başkalarıyla daha az ilgilendikleri ve empatide eksiklikleri olduğu anlamına gelir. Bu nedenle, kendilerinden başka insanlara karşı gerçek bir ilgi gösterdikleri nadiren görülür.

3. Yüksek düzeyde hak sahibidirler. Narsisistler genellikle belirli ayrıcalıkları hak ediyormuş veya akranlarından daha yüksek statüye sahipmiş gibi davranırlar.

Psikopatiyi sadece aşırı bir kişilik tipi olarak değil de zihinsel bir bozukluk olarak değerlendirilir. Bu bir akıl sağlığı sorunu olarak görülür çünkü çünkü evde, işte, ailede, arkadaşlarla ilgili bozukluklarla ilişkilidir. Hastaneye yatmaya veya hapse atılmaya yol açar. Akıl hastalığıyla ilişkilendirdiğiniz tüm diğer sorunlarla birlikte gelir. Psikopatları farklı kılan tek şey, hayatlarının bir felaket olduğu gerçeğinden dolayı sıkıntılı görünmemeleridir. Davranışlarının diğer insanları nasıl etkilediğine dair içgörüden yoksundurlar.

Psikopatların limbik bölgelerde ve çevresinde yüzde 5 ila 10 oranında azaltılmış gri madde yoğunluğuna sahip olduğunu bulundu [beynin derinliklerinde duygusal işleme için önemli olan bir ağ]. Ve Almanya'daki bir grup benzer bir bulgu yayınladı - limbik sistemi ön loblara bağlayan dokunun bozulduğunu buldular.  Ayrıca, duygusal işleme ve ahlaki karar verme sırasında bu devrelerde duyarlılığın azaldığını gösteren birçok çalışma yayınlanmıştır. 

Psikopatların, mülkiyet, seks ve uyuşturucu içeren suç faaliyetleri de dahil olmak üzere, ödül aramak için aşırı çaba sarf ettiğini her zaman biliyorduk. Şimdi, bu dürtüsel ve uyarıcı davranışın, ödüllerle ilgili önemli bir beyin alanı olan striatumda genişleme şeklinde nörobiyolojik bir temeli bulundu; tıpkı erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da genişlemiş striatuma. Oysa insan gelişiminde, striatum, çocuk olgunlaştıkça tipik olarak küçülür, bu da psikopatik beynin nasıl geliştiğindeki farklılıklarla ilişkili olabileceğini gösteriyor.

Zira öncü çalışmalardan okuduğum kadarıyla psikopati tedavileri mümkün ve sıklıkla psikopatlarla karşılaştığımda bu çalışmalardan çok cesaret alıyorum. İnsanların, yüksek riskli gençleri [psikopat özellikler geliştirme belirtileri gösteren] alıp onları çeşitli yoğun programlarla tedavi ederek onları tedavi etmeye çalışmaları ve tekrar suç işleme ihtimallerini azalttıkları görülüyor. Büyük bir fark yaratıyor gibi görünen bu tedaviler, cezadan çok olumlu pekiştirmeyi vurgular. Evet, örneğin o sırada hapisteler ve işledikleri suçların cezası bu, ama tesisler onları sadece kötü bir şey yaptıklarında cezalandırmak yerine aslında iyi bir şey yaptıklarında ödüllendiriyor. Personelle olumlu etkileşimde bulunurlarsa, onlara hafta sonu için hücrelerinde bir video oyunu gibi küçük bir ödül verilir. Benzer şekilde, nüfusun bu kesiminde, olumlu pekiştirme kullanırsanız, onlardan yapmalarını istediğiniz şeyi yapmaları çok daha olasıdır.

Benim gözlemime göre şiddete, kavgaya ve savaşa meyilli olan insanlar en korkaklarıdır. Yapıcı düşünme yetisi olmayan ve stratejisini olumluya evriltemeyen, sevgisiz ve eksik insan ancak kaos ve yıkım oluşturup, kendi yıkıcı taktikleriyle güç kazanmaya çalışır. Silahlanma ve savaş, uzun vadeli çözüme ve barışa beyni yetmeyen aptalların uğraşısıdır ve aslında kendini yoketme güdüsünden öteye gitmez. İster doğal olarak psikopatik davranışla ilişkili özelliklere sahip olsunlar, ister, tekrarlanan büyük stres ve travma veya olumsuz olaylara karşı duygusal tepkilerin bir sonucu olarak bu şekilde olsunlar, hepimizin insan ve ister istemez bir şekilde tüm psikolojik tanılarla yoğrulduğumuzu düşündüğümüzde, kendini yıkıcı bir birey olarak devam ettirmek, kendini geliştirmemişliğin bir sonucudur. Statükoyu ve sistemi değiştirmediğimiz sürece de bu böyle sürüp gidecek gibi görünüyor.

İşte bu sebepler dolayısıyla, kavgacı, takımını/çalışanlarını/halkını aşağılayıp, hakaret eden bu yetersiz/berbat kişilikler aslında beyinlerindeki eksiklikler ve yetisizlikleriyle beceriksiz olan bu girişimci (!) / kurumsal / politik liderler, psikopatça eğilimlileri yüzünden çılgınca cesaret ve riskler alabildikleri için bir yere dek şirketler ve devletler tarafından kullanılıp, yıkımları fazlalaştığında şirketten ve toplumdan uzaklaştırılırlar. Yani aslında hiç bir zaman lider olamamış sadece bir süreliğine güce susamış patronlardan ibaretlerdir. 

Ve her daim, 

bir dahi olarak değil,

psikopat olarak anılırlar.

Instagram

Facebook

Twitter

Popüler İçerikler

ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı