dünyadaki canlı çeşitliliğinin hızla azalmasının;
kıtlık ve kuraklığın yegane nedeninin insan kökenli, aşırı ve kontrolsüz doğa talanı olduğu,
sürdürülebilir (?) olmayan, geri dönüştürülmeyen üretimler ile doğaya çöp ve atık olarak bırakılan her şeyin (zilyonlarca plastikler, maskeler, şişeler, ambalajlar, teknolojik aletler, eşyalar vs), hava, su, toprak; yani yaşam kaynaklarını kirletip, yok ediş olduğu,
insan dahil tüm canlıların hızla yok oluşu demek olduğu,
tüm bilimciler tarafından yinelenirken;
böyle bir katliam festivaline hala nasıl izin veriyor?
Peki, sivil toplum kuruluşu Greenpeace'in öncü isimlerinden Paul Watson'ın kurduğu 'Sea Shepherd' (Deniz Çobanı) derneğinde gönüllü çalışan hayvan hakları aktivisti Samuel Rostol, 'Herhangi bir ülke tarafından adanın deniz ürünlerinin boykot edilip edilmediğini bilmiyorum. Bu avlama AB'de yasak ancak Faroe Adaları, AB'nin parçası olmadığından yasak değil. AB'ye dahil olurlarsa ve katliamı sona erdirmeleri istenirse yasaklanır.' diyerek, bu vahşetin sadece Avrupa Birliği'ne girildiğinde engellenebileceğini savunur bir açıklama yapmış olmuyor mu, Avrupa Birliği'nin o tek dişi kalmış tatlı kurabiye canavarı medeni gücünü mü bize hatırlatmaya çalışıyor? Bu tür vahşet eylemleri dünya yasalarıyla başka türlü engellenemiyor mu?