"Nerede O Eski Bayramlar?" Sorusuna Yanıt Arıyoruz, Şimdiki Bayramlarla Çocukluğumuzda Yaşadıklarımızı Karşılaştırıyoruz!

Her şeyi özlüyoruz; çocukluğumuzu, okul yıllarımızı, geçmişi ve tabii ki eski bayramları… Peki neden? Hiç kuşkusuz ki değişim kaçınılmaz ama ne oldu da her bayramda bu sohbeti yapar hale geldik? Eski bayramlarla yeni bayramları karşılaştırıp bu sorunun cevabını arıyoruz.

Geçim sıkıntısı her daim olsa da kendimizi işimize gücümüze bu kadar kaptırmadığımız eski bayramlarda dinlenmek için tatile gitmek yerine aile büyüklerimizi ziyaret ederdik. Annelerimiz ve babalarımız bizi her şey dahil tatillere değil, köye götürürdü.

Yıl boyunca plazaların, devlet dairelerinin, küçücük ofislerin içinde hapsoluyoruz ve birkaç gün bile olsa nefes alma ihtiyacı duyuyoruz. Bu da bayramlarda bizi köye, aile büyüklerine doğru değil, tatil beldelerine itiyor. Üç gün bile olsa, hafta sonuyla bile birleşse deniz görmek istiyoruz. Yıllık izinler yetmiyor, bunalıyoruz.

Alışveriş merkezlerinin olmadığı, çarşıdan alışveriş yaptığımız ve her istediğimizi alamadığımız bayramlarda yeni ayakkabılarımız ve kıyafetlerimiz çok değerliydi; şimdi tüketici olarak ürüne daha kolay ulaştığımız için bayram alışverişi diye bir şey kalmadı. Arife gününün alışveriş telaşı yerini bambaşka şeylere bıraktı.

Tüketim çılgınlığının artması ve özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla görünüşümüze daha gazla önem vermeye başladık. Bu da bizi sürekli alışveriş yapmaya itiyor. Eskiden yalnızca bayramlarda alındığı için o kıyafetler ve ayakkabıları başucumuzda saklardık ama şimdi öyle değil. Zengin ve fakir arasındaki uçurum artsa da ürünlere ulaşımımızın kolaylaştığı bugünlerde alım gücü değişti.

Heyecanımızı yitirmediğimiz, büyük bir coşkuyla uyandığımız eski bayram sabahlarında bayramlıklarımızı giydikten sonra hep birlikte sofraya otururduk ve diğer sabahlardan farklı şeyler yerdik: Börek, sarma, kavurma, sucuklu yumurta… Serpme ya da köy kahvaltısı yoktu tabii…

Şimdilerde aile büyüklerimizle ya dışarıda buluşup kahvaltı yapıyoruz ya da kuru tosta talim ediyoruz ama bunun da tatile gitme dürtüsüne benzer bir nedeni var. Her sabah erkenden uyanıyoruz ve akşama kadar o kapalı mekanlara sıkışıyoruz. Bu nedenle özellikle tatil sabahlarında uyku, biraz daha uyku istiyoruz.

Büyüklere saygı duyulmasının öğretildiği ve hep öyle olageldiği eski bayramlarda kahvaltıdan kalkar kalkmaz büyüklerimizin elini öperdik; kafamızı kaldırmadığımız cep telefonları, tabletler yoktu ve henüz onlar tarafından esir alınmamıştık.

Özellikle aile büyüklerinin heyecanla evde beklediği, ikramlıkların ve şekerlerin hazırlandığı eski bayramlarda kendimizi video izlemeye, ‘like’ vermeye, story atmaya bu kadar kaptırmamıştık. Hal hatır soruyor, harçlıklarla coşuyorduk. Şimdi elimizdeki aletlerle ya birilerine bir şey gösteriyoruz ya da kafamızı kaldırmadan esir oluyoruz.

Sadece aile büyükleriyle değil, komşularımızla ve arkadaşlarımızla da bayramlaşırdık; herkesin birbirini tanıdığı ve selamlaştığı mahallelerde bu çok kolaydı ama şimdi rezidanslarımızda ve dev sitelerdeki evlerimizde bir tane bile komşumuz yok.

Bir başka nostalji bu da tabii, eski komşuluklar… Mahallede herkesin herkese güvenebildiği, birbirimizi emanet edebildiğimiz, derdimizi paylaşabildiğimiz komşular artık yok. Dev sitelerimize ve hemen altındaki alışveriş merkezlerine esir olduk. Birbirimizi tanımıyoruz, çoğu zaman da görmezden geliyoruz. Zaten yeterince derdimizin olduğu bugünlerde sadece eğlenmek ve iyi vakit geçirmek istiyoruz; bir de komşularımızın, arkadaşlarımızın dertleriye uğraşmak istemiyoruz.

Oyuncaklara ve eğlenceye ulaşmanın bu kadar kolay olmadığı çocukluğumuzda, bayramlarda sokağımıza gelen salıncakçıyı heyecanla beklerdik; şimdi o salıncakçıya ihtiyacımız yok, çünkü her şey elimizin altında…

Harçlıklarımızla aldığımız çatapatlar, bakkal amcanın elimize sıkıştırdığı şekerler ve salıncaklar artık yok. Her mahallede bir park olduğu gibi, o parklara da ihtiyacımız yok. Çünkü her şey elimizin altında. Bu elbette kimsenin suçu değil, değişim kaçınılmaz… Ayrıca eskiden sokaklarda ayı oynatıyorlarmış, şimdi olsa hepimiz hayvan hakları nedeniyle harekete geçeriz.

Herkesin evde çocuklar gelecek diyerek beklediği eski bayramlarda şeker toplamaya çıkardık ve arkadaşlarımızla koştur koştur her yeri gezerdik; şimdilerde taciz korkusundan çocuklarımızı tek başına sokaklara salmamız mümkün değil.

Daha önce de söylediğimiz gibi, eskiden komşuluk vardı ve insanlar birbirlerini kollardı. Tabii ki cinsel istismar da vardı ama hem görünürlüğü bu kadar yayın değildi hem de insanların cesaretinin yoğunluğu şimdiki zamana oranla azdı.

Benzer şekilde birbirimize tebrik kartı attığımız günlerin yerini önce toplu SMS, ardından WhatsApp grupları aldı. Bayram gazetesi diye bir şey vardı ama artık hiçbir gazeteyi almadığımız için onun da çıkmamasının bir anlamı kalmadı. Kendimizi kandırmayalım, değişim kaçınılmaz ve insanoğlu olarak buna bir şekilde ayak uyduruyoruz. Özlediğimiz eski bayramlar değil, çocukluğumuz ve anılarımız...

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
YORUMLAR
14.06.2018

Gerçekten çok özlüyorum çocukluğumu simdiki çocuklar cok şanssız😢

Pasif Kullanıcı
15.06.2018

zaman makinesi olsaydı eski zamanlara geri döner ve bu hale gelmesini engellerdim ama öyle bişey yok ve mümkün değil..

16.06.2018

mahallede tuğla çalıp toprağa gömüp toprpil patlatırdık. ne günlerdi be..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ